Her insanda insanlığın tüm durumları vardır. -Montaigne |
|
||||||||||
|
montlu" resmi görevlilerin kırmızı ışığı veya bir başka kuralı "ihlal"etmemi değil,150-200 metre ilerdeki "otopark"a arabamı parketmemi söylemeleri şaşırtıcı gelmiyor... Ve uzaktan bazı görevlilerin de neşeli kahkahalar içersinde orada bir şeyler yiyip içtiklerini görünce "şark insanı"nın klasik "fatalist-kaderci" yaklaşımıyla "statüko"ya boyun eğmekten başka çareniz olmadığını anlıyor,kendinizi "arazi"ye uyduruyorsunuz... (Burada görevinin kutsallığına inanan ve onu bir "namus ve şeref abidesi"olarak algılayan insanlarımız hariç tutulmuştur...) A.Yıldırım'a,belki de,birçoğumuzun aşina olmadığı,kabullenemediği bir "değişim"e yelken açtığı,bizim yıllardır içiçe olduğumuz ve yaşadığımız"kısır alışkanlıklarımız"a,arkas ı gelmeyen ve bizi "büyük hedefler"den alıkoyan"küçük sevinçlerimiz"e bu "DEĞİŞİM" adına "sekte" vurduğu için kızdık,kızıyoruz;öfkelendik,öfkeleniyoruz... Halbuki o gelmeden önce "mutlu ve küçük bir dünyamız" vardı;yeşillikler ve çiçekler içinde,pembe panjurlu,pardon,nefis kokuların yayıldığı "küçük bir antrenman sahamız","20 bin kişilk izbe bir stadyumumuz",bazı "böyyük adamlar!!!" ın harçlığıyla aldığımız mütevazi oyuncularımız ve de hır-gürle elde ettiğimiz 3-5 yılda bir gelen şampiyonluklarımız vardı... Türkiye'yi "esir" alan "konjonktür hazretleri" ile "statüko"yu en iyi kullanan,bunu "medya" ve "taraftar" gücüne çeviren ama içinde bulunduğu konum itibarıyla "çağdaş spor normları"ndan ve "uluslararası rekabet koşulları"ndan uzak bir "camia"ydık... O geldi... Ne olduysa ondan sonra oldu... "Dünya kulübü,tesisleşme,altyapı ,finansal kaynaklar..." gibi "konjonktür ve statüko'nun emzirdiği bizler"e tamamen yabancı olan "kavramlar" ortaya koydu,bunları hayata geçirecek "atılımlar..." gerçekleştirdi... Medya karşısına geçip"hamasi nutuklar..." çekmiyor,"statüko'nun spordaki uzantıları" ile "lobi" faaliyetleri yürütmüyor,maçlardan önce veya sonra "tehditkar çıkışlar" sergilemiyor,"medya maymunları" ile "yarenlik" etmiyordu... "birileri"nin yıllardır aç kaldıkları sportif başarıyı yakalayabilmek adına giriştikleri "ucuz ve kolay yol"u değil;Türkiye gerçeklerine "aykırı" ve "zor" olanı tercih etti... Bu tercih,"statüko ve konjonktür hazretleri" ne "savaş" anlamına gelen ve şimdiye kadar siyasette,ekonomide,sanatta ve kültürde bu"savaş"ı verenlerin kimi zaman "linç",kimi zaman "idam" edildikleri bir "tercih" idi!.. bu tercihin adı "değişim" ya da"statüko"ya isyandı... bu "değişim"in spordaki adı a.yıldırım,markası "fb idi... ama unutulmamalıydı ki; bu yolda statüko'nun döşediği "dikenler" ve "taşlar" ile onların "gönüllü bekçileri" vardı..! kimbilir;kolay olanı tercih etse ve harcadığı milyon dolarların çok daha azına malolacak şekilde"statüko'nun spordaki prensleri"ne yatırım yapsaydı biz,statükonun çocukları,onu asmayıp,alkışlayacaktık.. . Öyleki,kimi zaman bizlerin "sportif linçler"nden bir nebze kurtulmak,"doymak bilmez egolarımız"ı tatmin etmek ve de hizmetlerini sürdürebilmek için "statükonun gerekleri"ni yerine getirerek inandığı değerlerden "taviz" vermek zorunda kaldı... Sonrasında pişman olacağını bile bile...MD ve Oğuz sadece bunlardan ikisiydi..!!! artık o da anladı ne kadar "zor" ve"sonu acı" olan bir yola girdiğini... biliyordu "değişim"in sancağını taşıyan jean d'arc'ın ve diğerlerinin başına neler geldiğini... "arena"da konuşan o "yüz"üyle,jest ve mimikleriyle,konuşma tarzıyla "racon'a ters..." bir adam profili çizen sayın başkanım.., daha küçük adımlar ve gayretlerle 3-5 kişiyi yanınıza alarak "karanlıklar prensi ve statüko'nun sadık hizmetkarı" olmak varken bizi "boyumuzdan büyük işler"e sokup kendinizi de"statüko'nun günah keçisi,değişim'in kurbanı" ettiniz... lütfen sayın başkanım... Bizi kendi küçük dünyamızla başbaşa bırak!! Biz,"hakemleri kendi korumamız altına alarak...." ve buna benzer büyük adımlar!!! atarak"statüko ve konjonktür hazretleri" ile kolkola yolumuza devam ederiz... en basit trafik kuralının dahi "statüko'ya emanet"edildiği bu ülkede "değişim" çok pahalı bir lükstür..!! lütfen!! bizim tarihimiz arkasından "ağıt yakılan" kahramanlar ile doludur!.. hayattayken "linç" edilseler bile... Sevgiler,
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © lütfi akarçay, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |