Yaşamdan korkmayın çocuklar. İyi, doğru bir şey yaptınız mı yaşam öyle güzel ki. - Dostoyevski |
|
||||||||||
|
Samiri isminde biri altından bir buzağı yaparak ve ondan garip sesler çıkartarak İsrailoğulları'na gerçek ilahlarının bu olduğu yönünde telkin vermiş ve bir çok insanı bu sapkın inanç etrafında toplamayı başarmıştı...Hz.Musa(a.s)'ın gördüğü manzara karşısında yaşadıklarını ifade eden sözler Kur'an'-ı Kerim'de de geçtiği gibi;.. "İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak eder misin Allahım!!" olmuştur... Cuma namazında dünyevi meşgale ve kaygılarını bir nebze olsun manevi iklimlerin havasında dağıtmaya ve kimyevi enerjisini oradan alacağı taze atomlarla ikmal etmeye çalışan beni minberden haykıran İmam efendinin sözleri yeniden dağıtmaya ve atomlarımı parçalamaya yetti;.. -Muhterem cemaat dün gece camimizin dış demir kapısı çalındığı için sizlerden....,diye başlayan,gerisine zaten daima aşina olduğumuz o cümlelerin tamamını dinleyemeden vücudumda tepeden tırnaklarıma doğru hücum eden bir kimyasal reaksiyonun varlığını hissettim... Merhum Üstad Cemil Meriç'in "Bu Ülke"sinde son dönemlerde yaşadığımız çirkinlikler ve moral dejenerasyon bardağı zaten doldurmuştu ama "Minberden gönüllere" diye sitayişle bahsettiğimiz o müstahkem mevkiden bizlere yapılan bu "ilam" bardağı taşıran son damla oldu!.. Nerden nereye gelmişti bu millet?.. Ve gidiş nereyeydi?.. Benim dinlediklerim,okuduklarım sadece "tarihsel birer illüzyon" muydu?.. Yoksa çocuklara anlatılan masallar mesabesinde birer “mitoloji" mi?.. Peki diyelim ki ,benimkiler sadece birer vehimdi ama ya Akif'in serzenişleri?.. "Kaç hakiki müslüman gördümse hep makberdedir, Müslümanlık bilmem amma galiba göklerdedir"... "Bir zamanlar biz de millet,hem nasıl milletmişiz, Gelmişiz dünyaya medeniyet nedir,öğretmişiz"... "Ordinaryüsler silsilesi" olarak tarih literatürümüzün baş köşesinde yer alan Fuat Köprülü’ler,Osman Turan’lar,İ.Hakkı Uzunçarşılılar'ın yazdıkları ve çeşitli kaynaklardan aktardıkları o tarihi vesikalar da yalan olamazdı ya!.. Sadece merhum Osman Turan hocamızın "Selçuklular döneminde Konya ve Sivas şehri" başlığı altında tarihi vesikalarla bu iki vilayetimizin sahip olduğu o zamanki bütçenin muasırları olan İngiltere ve Fransa devletlerinin bütçelerinin birkaç katı olduğu bulgusu... Ve yine Yavuz döneminde halkın (şimdilerde zengin hanımlarımızın boyunlarında ziynet eşyası olarak taktıkları pahalı altınlar,Reşat,Hamit vs...) ilk defa altın ile alış-verişe geçtiği... Paris'te bazı seminerlerine katılma şansı bulduğum ünlü oryantalist ve tarihçi Prof.Gilles Weinstein'in yazma eserlerden ortaya koyduğu Kanuni dönemi bulguları... Ve o devletin sergilediği muazzam ihtişam… -ki,bunu kendileri de kabul ederek birkaç defa "Palaid des Congres" de "Soliman le Magnifique-Muhteşem Süleyman" adı altında seminerler ve sergilerle ortaya koymuşlardır- Ve yine Prof.Weinstein sıkça ABD'ye davet edildiğini,orada Osmanlı konusunda seminerler ve paneller sunduğunu,ABD'de muazzam bir Osmanlı arşiv çalışması ve araştırılması yapıldığını teyit etmesi... Ve tabii bütün bu üstatların derledikleri eserlerde adı geçen "sadaka taşları"... Hani "Veren el alan elden üstündür" ilkesini hayata geçiren insanların bütün dünyaya namzet olacak bir "sosyal dayanışma harikası"... Geceleyin gücü nispetinde altın,gümüş akçeleri gizlice bırakan cömert eller ile yine geceleyin ihtiyaçları kadar akçeyi oradan gizlice alan utangaç eller...Bu gizlilik ise vereni "gurur",alanı ise "hakir"olma zilletinden kurtaran bir ince ruh nakışı... İşte o ruhun kimi zaman "civanmert" yiğitlerin sinesinden damlayan kanlarla,kimi zaman yüreği "hasret kokulu" anaların gözyaşlarıyla hamur edip yoğurarak ortaya koyduğu o muhteşem "Yürek Atlası"..;Diyar-ı Bakır'dan Arz-ı Rum'a,Şanlı Urfa'dan Kayseri'ye, Kars'tan Sivas'a,Malatya'dan Konya'ya kadar uzanan...Her biri bir "yürek ve namus nuru" olan eserlerin nakışlarında görürdük biz o muhteşem ruhu ve "sosyal dayanışmayı"... Ve o devasa eserler kendilerini yapan eller ve o ellere komut veren ruhun ne kadar engin ve kahraman bir ruh olduğunu haykırırdı gözlerimizden yüreklerimize!.. Ve o kutsallar için baş koyan,yüreğini koyanların ülkesinde yaşananlar!!.. Şimdi evet şimdi utanıyorum,şimdi ağlıyorum... Baş koyduklarımızı,gönül koyduklarımızı soyan ve satanlara mı yoksa onlara bu zemini hazırlayanlara mı,hangilerine Hz.Musa(a.s) gibi "yürek manifestosu" koyalım?!!... Veya Akif gibi;.. "Üç beyinsiz adamın uğrunda üç milyon halk, Bak nasıl doğranıyor,kalk baba kabrinden kalk, Diriler yetişmedi imdadına sen bari yetiş, Arnavutluk yanıyor,hem bu sefer pek müthiş!"... diyerek "iç isyanlarımızı" mı haykıralım?.. Övündükleri Versailles şatosundan tutun tarihi binalarına varıncaya kadar "temizlik kültürü"nden bi-haber olan,insanları yaşadıkları çağda ekmeğe muhtaç eden ve düşünenleri Engizisyon odalarında diri diri yakmaya mahkum eden mirasın varisleri bugün kendi işsizine ev ve aş verirken,maaşa bağlarken mazide yaşananları sadece bir "hayal" ya da "tarihsel illüzyon" diye düşünüyor;.. Hicaz'dan Viyana'ya kadar her toprakta kendi "ruh izleri"ni nakşeden bir medeniyetin çocuğu,öyle bir mirasın sahibi olarak,şu düçar olduğu vehamet karşısında yaşadığı "paradoksu" izah edemiyor; o mu "Ben" yoksa bu mu "Ben" sorusunun ikileminde boğulup duruyor... Evet! Daha önce taşlara hayat vererek "cami kapıları"nı süsleyen o insan şimdi o kapıyı sırtlayıp giderken bize ise sadece;.. "İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak eder misin Allahım!!" demek kalıyor...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © lütfi akarçay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |