Öküzün rengini dışında, insanın rengini içinde ara. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Duyduklari karsisinda,karnina cok sert bir yumruk yemis gibi hissetti kendini. Gerci daha once hic karnina yumruk yememisti, o hissi bilmiyordu ama, bu durumu tarifleyecek en uygun sozcukler kesin bunlar olurdu diye dusundu. Bir fetustu ve anne karnindaydi sanki, kuculmus, kendine kapanmis duruyordu, rahat nefes alamiyordu. Karnindan sanki tum vücuduna yayilan garip bir agridan baska bir sey duymuyordu. Aynaya bakmaktan korkuyordu; o kadar ki yuzunden ates cikiyor olabilirdi, belki de gozleri yuvalarindan cikmisti kimbilir, yuzundeki hayalkirikligi, şaşkinlik ve kizginlik, bir parça da kirginlik içeren, o garip ifadeyi gozunde canlandiramiyor, bu kez kendini gormek istemiyordu. Kendini o kadar cok seviyordu ki, cogu zaman aglarken bile aynaya koşturup kendini izliyordu ancak şu anda ne ayna ne de kendisi umurundaydi. Yuzeyel yuzeyel, hizla soluyordu, duydugu tek sesti zaten nefes alis verisleri.. Ara ara kulaginda yankilanmiyor degildi sevdigi insanin o sozleri: onun gitmek icin cabaladigini söylemisti, sustugunu cunku konusursa onu daha cok taniyacagini, ne kadar cok tanirsa da ondan o kadar uzaklasacagini bildigini, soylemisti. Kotu biri degildi, taninmaktan bir korkusu da olmamaliydi aslinda, belki de gizemini kaybetmekten korkuyordu diye dusundu, ama bilmiyordu tabii ki. Anlayamiyordu, paylasmak icin bunca caba sarfederken kendisi, nasil gitmek istedigimi sanmaya devam edebiliyordu ki, evet, anlayamiyordu. Peki ya o? O ne kadar anlamisti ki? Bunca cabasina ragmen bencilce paylasimsizliginin aciklamasi bu muydu? Saçma bir varsani miydi sebep? Aklindan ya binlerce dusunce ayni anda geciyor ya da hic bir sey gecmiyordu. Bombostu zihni ya da cok doluydu, sadece ne dusundugnu bilmiyordu. Bulaniyordu, bulantisini bastirmak icin ayaga kalkip birseyler icmeyi dusundugnu hatirliyordu, cunku kusarsa nefessiz kalip olmekten korkuyordu, cunku tum dusunceler midesindeydi kussa tum dunyayi kusabilirdi hic durmadan. Kusmamaliydi. Birseyler yerse gecerdi belki. Ayaga kalkacak gucu yoktu. Guvende hissetmiyordu kendisini, büzüs büzüs duruyordu, kendine gömülmüstü. Cocukken de boyleydi, ne zaman yalniz hissetse kendine gomulup huzurlu hissederdi kendisiniii.. Simdi huzurdan uzakti, kaygiliydi, nefes alamiyordu, bunca zamandir nasil anlatamamisti kendisini, nasil bu kadar yanlis anlasilmisti. Neden bu kadar zordu? İsin icinden cikamiyordu, karmakarisikti. Düşündükçe nefesi kesiliyordu, biraz daha böyle devam ederse düsüncelerinde bogulacagini biliyordu. O anda gözünden yaşlar bosalmaya basladi hizla, hickirarak agliyordu, titriyordu. Hersey gececek, diyordu kendine, hersey gececek, korkma, üzülme, diyordu. Usulca kalkti büzüşerek uzandigi yatagindan. Aynaya dogru yürüdü ve aynadaki kendine bakip, aglayinca gercekten güzellestigini fisildadi ona. Sonra yatagina döndü yeniden, artik hicbirsey dusunmuyordu. Garip bir huzur duyuyordu, aklinda iyi ki ben, başkasi degil ben'im düşüncesi, yüzünde muzip bir gülümsemeyle uykuya daldı.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © sirin aydin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |