Umutsuzluğa düşmeyin. -Charlie Chaplin |
|
||||||||||
|
Bir arkadaşım bana "sence evlilik nedir" diye sormuştu. Ona eski bilinen bir sözle karşılık vermiştim: "Evlilik bir kaleye benzer: Dışarıdakilerin içeri girmeye çalıştığı, içeridekilerin de dışarıya çıkmak istedikleri bir kaledir." Uzun süreli birliktelikler sonrası erkek ve kadın birbirlerine öyle sıkı bağlı oluyorlar ki, birbirlerinin vazgeçilmezleri oluyorlar. Geçmişte her ne yaşadılarsa iyi ve kötü anı depolarını kilitlemişler gibi birbirlerine olan güven ve sadakatlerinden hiç kuşkuya yer vermiyorlar. Örf ve adetlerimizin yanı sıra ilerleyen yaşlarımızın verdiği olgunluk, her iki cinsi daha da hoşgörülü kılıyor. Yıllarımız bizi bize alıştırırken "diğer yarımsın" söylemlerimiz yaşlanan zamanı doğrular gibidir. Aynı yastığa baş koyan çiftler; çaylarının kaç şekerli içtiklerini bildikleri gibi, aynı bardaktan da içebiliyorlar, aynı havluya yüz silebiliyorlar. Hatta neye kızıp, neye üzüleceğini sezebiliyor, hazların ve zevklerin ortak bileşkesi oluyor evlilikleri. Son yıllarda Türkiye'de boşanma davalarının sıklığının asıl sebebinin ekonomik nedenlerle bağıntılı olarak düşünürsek de ortalamayı geçen 20 ila 30 yılı aşmış evliliklerde boşanma sıklığında artış gözlenmektedir. Benim de tanık olduğum bu ayrılıkların öyküsünü dinleyince dudak uçurtan asıl sebebin üçüncü kişi olduğunu öğreniyorum. "Kocam beni 20 yaşındaki bir kızla aldattı..." "Kocam beni uzun süredir sekreteriyle aldatıyormuş, bunu yeni öğrendim." "Karım beni komşumla aldatıyormuş," "Karımın bozulan ekonomimiz yüzünden çalışmasına izin verdim. Daha sonra eve geç kalmalar, işte daha çok zaman geçirmeler başladı. Ve sonunda patronuyla kaçtı," "Karım çocukları alıp, annesini tercih etti, kaçamağımı hoş görmedi..." "Kocam kilo aldım diye beni boşamak istiyor..." "Kocam beni internetten tanıştığı kadınlarla aldatıyor..." ve benzeri eften püften sebeplerin altında yatan, görüldüğü gibi asıl neden; yatak odalarının yeknesaklığı, cinsel isteklerin renksizliği, ortak hazlara ket vurulması, fantezilerin aynı kişiyle tıkanmasıdır. Nihayetinde farklı partner arayışlarıyla yaşamı renkli kılanlarla paylaşmak istencinden kaynaklandığı anlaşılıyor. Bunun yanı sıra hızla başlayan ilişkiler, hızla tüketilip bitirilmek isteniyor. Doyum doyumsuzluk getirirken kimilerin de ilk tanıştığı günden yalan birlikteliklerine start vermeleridir. Çiftlerin evlenmeyecek, reddedilecek kaygılarıyla taktıkları "hoşgörü" maskeleriyle asıl gerçekler raflara kaldırılıp, "ben annemden ayrılmak istemiyorum, onunda bizimle oturmasını istiyorum, yumurtayı rafadan değil katı seviyorum, evimizde bir kedi beslemek istiyorum, hayır çocuk sahibi olmak istemiyorum, vs," gibi asıl isteklerini saklayıp, baskılıyorlar. İlerleyen yıllarda, iyice oturmuş evliliklerde saklı raflardan gerçekler gün ışığına çıkartılıyor. İşte asıl o anda kıyamet kopuyor ve bir daha geri dönüşümü olmayan EVET-HAYIR sözcükleriyle evliliklere son veriliyor. Türkiye'de boşanmaların en fazla olduğu şehirlerin başını; İzmir, Balıkesir, Aydın, İstanbul, Denizli, Muğla, Ankara, Antalya, Isparta, Burdur, Çanakkale şehirlerinin önde gelmesindeki asıl nedeni ilerleyen teknoloji ve kalabalıklaşan toplumun artan doyurulamayan istekleridir. Kanımca yüreğin bekçisi sevgi olunca sadakat onun yareni olacağı kesindir. Konuyu fıkrayla noktalamak istiyorum: "...60'li yaşlarındaki evli bir çift evliliklerinin 35inci yılını sakin, romantik bir restoranda kutlamaktadırlar. Aniden önlerinde zarif ve güzel bir peri belirir ve şunu söyler: - Bu kadar uzun bir süre örnek bir çift olmanız ve hep birbirinize sadık kalmanız nedeniyle birer dileğinizi yerine getireceğim. - Ah, ben sevgili kocamla tüm dünyayı görebileceğimiz uzun bir seyahat yapabilmek istiyorum' demiş, kadın, sevgi dolu gözlerle kocasına bakarak. Peri sihirli değneğini sallamış ve gerekli tüm uçuş, gemi, otel, yemek ve eğlenceleri içeren voucher'lar kadının eline gelivermiş. Sıra kendisine gelince adam biraz düşünmüş ve: - Evet, demiş, tüm bunlar harika ve çok romantik. Ama böyle bir fırsat insanın ömrü boyunca sadece bir kez eline geçer ve artık ömrümüzün sonuna yaklaştık. Kusura bakma hayatım, ama benim dileğim benden 30 yaş daha genç bir karım olması. Kadın ve peri oldukça büyük bir hayal kırıklığı içine düşseler de, dileğin yerine getirilmesi gereklidir. Bunun üzerine peri değneğiyle bir daire çizer ve... Adam 92 yaşına gelir." Beklentilerimizin kimi zaman hayal kırıklığı ile sonuçlanması kaçınılmazdır. Özellikle uçuk kaçık hayallerin peşinde koşan insanlar için... Mutlu birliktelikleri yaşamanız dileği ile... Emine PİŞİREN 11.01.2012
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Emine Pişiren, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |