..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Hayranlığı o dereceye vardı ki; yere düştü ve kendinden geçti." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun)
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Kemal Yavuz Paracıkoğlu




8 Haziran 2012
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/7.  
Üzgünüm Kardeşim...

Kemal Yavuz Paracıkoğlu


Gülbahar çaresizlik içinde etrafına bakındı. Gözüne kestirdiği bir kayayı yerinden oynatıp, kucaklayarak yerden kesti, dizleri hizasında yar kenarına getirip aşağı attı. Attığı kaya hedefine ulaşmadı, teröristin başı yanında öteki kayalara çarparak parçalandı.


:BJDA:
Gülbahar çaresizlik içinde etrafına bakındı. Gözüne kestirdiği bir kayayı yerinden oynatıp, kucaklayarak yerden kesti, dizleri hizasında yar kenarına getirip aşağı attı. Attığı kaya hedefine ulaşmadı, teröristin başı yanında öteki kayalara çarparak parçalandı. Terörist, yukarı baktı, tehditkâr el kol hareketleriyle inmeyi sürdürdü. Gülbahar geriden yeni bir kaya buldu, bu seferki öncekinden daha uzakta ve ağırdı. Kayayı zorlanarak yarın kenarına yuvarladı ve aşağı doğru ittirdi. Terörist, taşın yuvarlanmasını duyup, döndü. Döndüğü an kaya tam suratının ortasına denk geldi. Darbe ile arkaya doğru tökezledi, havada dönerek kayalıkların altındaki bir taş yığınının üstünde, tam da aşağı atarak öldürdüğü Karabaş’ın yanı başına düştü. Gülbahar öfkeyle bağırdı: “Geberdin işte!”
Alican avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Çaresiz çığlıkları koyun dibindeki yarlarda yankılanıyordu.
“Bir şeyler yap Gülbahar! Kurtar beni!”
Gülbahar çırpınmakta ama bir şey yapamamaktaydı. Küçük bir kaya parçası bularak olanca gücüyle Alican’ı götüren teröriste doğru attı; ama isabet ettiremedi. Yılmadı. Hızlı hareketlerle yeni taşlar bulup atmaya devam etti. O telâşe ile hiç birini isabet ettirememekteydi. En sonunda taşlardan birisi yan tarafa çarpıp sekerek adamın kafasına geldi. Adam dengesini kaybedecek gibi olup sallanınca, Alican adamın giysilerinden tutarak sırtı, sonra da bacağı boyunca aşağı kaydı ve bir çıkıntıya düştü. Hemen toparlanıp ayağa kalkmayı başardı. Sağına soluna bakındı, yarın dik duvarı üzerinde seçtiği bir patikadan yan yan ilerleyerek teröristten uzaklaşmaya çalıştı.
“Kaç Alican! Kaç Alican!”
Adam kendi canının derdine düştüğünden o anda onu unutmuştu.
“Hızlı! Hızlı! Alican... Allah’ım hızlandır, Allah’ım! Hadi Alican! Hızlı! Hızlı!”
Adamı meşgul edip kardeşine fırsat yaratmak için teröristin üstüne adeta taş yağmuru yağdırmaya başladı.
Yükünden kurtulmuş olan terörist Alican’ın tam altında bir çıkıntıya zıpladı, silahını çıkarttı ve Alican’a doğrulttu. Gülbahar tepeden, adamın onun attığı taşları umursamadan Alican’a bir şeyler söylediğini görmekte ama ne söylediğini anlayamamaktaydı.
Alican, kendisine doğrultulan silahı görünce tutunduğu kayaya bir sinek gibi yapıştı, kaldı. Hareket edememekteydi. Parmakları kasılıp kalmış, tutunamamaktaydı. Başını yukarı kaldırıp bağırdı:
“Ablaaa! Ne yapayım!”
Gülbahar, çaresizlikle haykırdı:
“Durma Alican! Koş, Alican!”
Teröristin üzerine bir taş, sonra bir taş daha fırlattı ama ikisi de hedefe ulaşmamıştı.
Alican, tekrar ağlayarak, bağırdı:
“ Nereye? Nereye koşayım?”
“Ne olur Allah’ım! Ne olur, şu taşlardan bir tanesiyle vurayım adama! Ne olur!”
Gülbahar, yeni birkaç taş daha attıysa da adam hafif sakınmalarla onlardan koruyordu kendini. Son bir ümitle bağırmayı sürdürdü:
“Alican, pes etme!”
Alican, son bir gayretle ilerlemeyi sürdürmek için çabaladı.
“Kaçamıyorum. Bir şeyler yap Gülbahar! Kurtar beni!”
Gülbahar, çok daha büyük bir kaya parçasını kucaklamış, atmak için taşırken, kardeşinin ve teröristin olduğu yerden bir silah sesi geldi. Sonra müthiş bir acıyı yansıtan o çığlık: “Ahhh!”
Kucağındaki kaya parçasını bırakarak koşturup geldi, beline kadar eğilerek yardan aşağı sarktı. Alican’ı göremedi. Terörist kayaların arasından ötekilerin yanına doğru yalnız başına ilerlemeye başlamıştı. Sesini duyurup yanıt alabilmek umuduyla seslendi.
“Alican... Kardeşim... Alican... Alican... Kardeşim.”
Aşağıda, az önce aşağıya düşürerek öldürdüğü ufak tefek teröristin ayakucunda, yerde, yüzüstü yatan Alican’ı gördü. Dizlerinin üstüne çöktü. Artık taşları atacak mecali bile kalmamıştı ve kolunu hissetmemekteydi. Çaresizliğine öfkelenerek ağlayıp inlemeye, çırpınmaya başladı:
“Alican... Alican kardeşim... Kardeşim ölmüş, kardeşim! O daha çok küçüktü... Neden? Neden? Neden? Nasıl kıydın Alican’ıma, pis katil? Alican...”
Çığlıkları, her yandan yankılanıyordu.
“Kurtaramadım seni, kardeşim. Bir şey yapamadım kurtarmak için… Üzgünüm… Üzgünüm kardeşim…”
*



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın 1. bölüm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/3.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/1.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/9.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/4.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/2.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/8.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/6.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/5.

Yazarın roman ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bizim Köyün Ayıları
Paşazade... 2
Paşazade…1.
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/40)
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/37)
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/10. (1. Bölüm Sonu)
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/36. )
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/39)
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/35. )
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/38)

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Part - Time Sevişmeler [Şiir]
Bir "Hiçbir Şey" Olmak [Şiir]
Deliler Bayramı [Şiir]
Nazlı Nazlı Karılar... [Şiir]
Gülbahar'ım; Can Çiçeğim! [Şiir]
İkimiz İçin [Şiir]
Hayatım [Şiir]
Halepçe [Şiir]
Senden Önce, Sensiz [Şiir]
Çapkın Kız... [Şiir]


Kemal Yavuz Paracıkoğlu kimdir?

Okur yazar, okuduğunu anlar, yazdığı okunur, emekli büro memurluğundan devşirerek, kendi kendine oldu yazar. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Hiç kimseden etkilenmemiştir, kendine özgü bir yazı dili kullanır...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kemal Yavuz Paracıkoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.