..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyanýn her tarafýndan öðretmenler insan topluluðunun en fedakâr ve muhterem unsurlarýdýr. -Atatürk
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Aþk Romaný > Kemal Yavuz Paracýkoðlu




16 Þubat 2013
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/39)  
Kemal Yavuz Paracýkoðlu
Celal Kabaloðlu, oðlunun kendi arabasýyla geldiðini duyunca tepki gösterdi. “Eskiþehir’den buraya kadar araba sürecek þoför müsün sen de, kendi arabanla geldin! Seninkine cahil cesareti denilir!”


:BJEI:
Celal Kabaloðlu, oðlunun kendi arabasýyla geldiðini duyunca tepki gösterdi. “Eskiþehir’den buraya kadar araba sürecek þoför müsün sen de, kendi arabanla geldin! Seninkine cahil cesareti denilir!”
Cemal, “ben sürmedim,” diyerek Hülya’yý gösterdi. “Hülya haným sürdü. Kendisi Ýstanbul trafiðinde yetiþmiþ bir þofördür.”
Hülya, Cemal’in kendisinden ‘haným’ tanýmlamasýný kullanarak bahsetmesinden hoþnut olarak ona gülümsedi.
Celal Kabaloðlu, Hülya adý geçince, bakýþlarýný ona çevirdi. “Bizim oðlan, kendi arabamla geldim deyince, þaþýrdýðýmdan sizleri ihmal ettim; kusura bakmayýn! Hoþ geldiniz!”
Cemal arkadaþlarýný, “Halil Kaya, biliyorsun, ev arkadaþým. Hülya haným da, sýnýf arkadaþým,” diyerek takdim ederken, onlar da Celal Kabaloðlu’nu “Hoþ bulduk!” diyerek selamlamaktaydýlar.
Celal Kabaloðlu, Hülya’yý tepeden týrnaða gözden geçirdikten sonra Cemal’e, “Hülya haným, telefonda öve öve bitiremediðin yeni ihracat müdürümüz mü?” diye sordu.
Hülya, “Yalancýnýn mumu yatsýya kadar yanar, dedikleri bu olsa gerek!” diye düþünerek Cemal’e dikti gözlerini. Hoþ, kendisine iþ teklifini babasýna danýþmadan yaptýðýný söylediðinde, zaten pek inanasý gelmemiþti.
Cemal, babasýnýn sorusundan sonra Hülya’nýn ona iþi babasýna danýþarak teklif ettiðini düþünerek anlamlý baktýðýný fark ederek, babasýna cevap vermek yerine, Hülya’ya durumu izah etmeyi tercih etti. “Size iþi teklif ettikten sonra, kabul ettiðinizi babama bildirmiþtim de…”
Celal Kabaloðlu, oðlunun sözünü keserek Hülya ile Almanca konuþmaya baþladý: “Oðlum, Almanya’da doðup büyüdüðünüzü ve Almancayý çok iyi konuþtuðunuzu söyledi.”
Hülya da ona Almanca karþýlýk verdi: “Evet efendim, doðru.”
Onlar aralarýnda Almanca konuþmayý sürdürürken, Cemal, Halil’e iþaretle, ne konuþuyor bunlar, diye sordu. Halil, ona gülümseyerek susmasýný iþaret etti.
Cemal Kabaloðlu, “güzel,” diyerek devam etti. “Ýhracat iþlerimize bakan adam, yýllarca Avusturya’da çalýþmýþ. Bizim ihraç ettiðimiz maden ile ilgili iþler yapmýþ. Tecrübesiyle iþi götürüyor. Fakat, altmýþ yaþýnda ve artýk býrakmak istediðini söylüyor. Ona, iþi size iyice öðrettikten sonra býrakabileceðini söyleyeceðim. Ne dersiniz?”
Hülya, “çok iyi olur,” diye cevap verdi. “Ýþ hakkýnda hiçbir tecrübem yok. Eksikliklerimi onun sayesinde tamamlamak isterim.”
“Zor bir iþ deðil. Ýþi takip etmekten ve yeni pazarlar araþtýrmaktan ibaret bir iþ. Çabuk öðreneceðinizi umuyorum.”
“Teþekkür ederim. Umarým size mahcup olmam.”
Celal Kabaloðlu, “Olmazsýnýz. Cemal de genel müdürünüz olacak. Birbirinizi takviye ederek, birbirinizi destekleyerek yürütürsünüz…” dedikten sonra Türkçe olarak, “inþallah!” diyerek konuþmasýný tamamladý. Cemal’e hitaben Türkçe konuþmayý sürdürerek, “Hülya hanýmý tanýþtýrmak için gelmiþtiniz, deðil mi?” diye sordu.
Cemal, nihayet geliþ sebeplerini anlatabilecekti. “Geliþimizin asýl sebebi, ev arkadaþým, dostum Halil Kaya’dýr,” diyerek baþladýðý konuþmasýný, “Halil, Sosyoloji doktorasýný tamamladý. Okulunda öðretim görevlisi olarak baþlatýlmayý bekliyordu, ama üniversite rektörü kalleþlik ederek ayaðýný kaydýrdý, kendi akrabasý olan Fen-Edebiyattan mezun birini iþe aldý. Senden bu duruma müdahale ederek, Halil’in iþinin olmasý için yardýmcý olmaný istemek için geldik buraya,” diye sürdürdü.
Celal Kabaloðlu, bir an düþündükten sonra, Halil’e hitaben, ”üniversiteler, biliyorsunuz, milli eðitime baðlý deðiller,” dedi. “Özerk yerler… Rektörlere sözümüz pek geçmiyor, maalesef. Onlar da meydaný boþ bularak, istedikleri gibi at koþturuyorlar. Bir araþtýrýp soruþturayým; bakalým size bir yardýmým dokunabilecek mi?”
Halil’in tüm umutlarý, bir anda suya düþtü.
Cemal, babasýnýn bu olumsuz tavrý üzerine öfkelendi. “Baba! Halil, baþtan savýlacak birisi deðildir. Dediðim gibi benim en yakýn dostumdur. O iþe ihtiyacý var. Ne yapýp edip hallet o iþi!”

Celal Kabaloðlu, oðlunun bu öfkeli tavrýný gülümseyerek karþýladý. “Dur hele, kýzma hemen! Dostunu iþsiz býrakacak deðiliz ya! Saðlýk ve Sosyal Yardým Bakaný çok samimi arkadaþýmdýr. Ne istersek yaptýrýrýz ona… Eðer kabul ederse, Saðlýk ve Sosyal Yardým Bakanlýðýnda uzmanlýðýna uygun bir iþe yerleþtiririz dostunu.” Halil’e hitaben, “Doktoranýzý ne üzerine yapmýþtýnýz?” diye sordu.
Halil, “Yetiþtirme Yurtlarý üzerine, efendim,” dedi.
Celal Kabaloðlu, bir þaþkýnlýk geçirdikten sonra, “tamam iþte,” dedi. “Yetiþtirme Yurtlarýndan birinin baþýna müdür yaparýz Halil beyi.”
Halil, adeta þok geçirerek duyduklarýna inanamadý. Yetiþtirme Yurdu Müdürlüðü onun tahminlerinin üzerinde bir teklifti.
Celal Kabaloðlu, “Ne dersiniz, Halil bey?” diye sorduðunda;
Halil, “çok memnun olurum efendim,” diye cevap verdi.
Celal Kabaloðlu, bir tereddüdünü gidermek için, “tayin için tercih ettiðiniz bir þehir var mý?” diye sorduðunda da,
Halil, “Hayýr,” dedi. “Türk bayraðýnýn dalgalandýðý her yer tercihimdir efendim.”
Adam bu cevaptan mest oldu. Aklýna birden gelivermiþ gibi, “Bizim Bulanýk Yetiþtirme Yurdu’nun þimdiki müdürü baþka yerde görev isteyip duruyordu; onu istediði yere kaydýrýp, gitmeyi kabul edersen, tayinini hemen bu hafta içinde Bulanýk Yetiþtirme Yurduna yaptýrýrým senin,” dedi.
Onun yerine sevinç çýðlýðýný Cemal attý. “Bulanýk’ý kabul eder! Yaptýr sen!”
Celal Kabaloðlu, ona, “dur be oðlum, kendisi cevap versin hele,” diyerek gülümsedi.
Halil, “kabul ederim, efendim,” dedi.
*
Saðlýk ve Sosyal Yardým Bakanlýðýndaki Müsteþar Yardýmcýsý, bakan beyin isteðine, “doðrudan doðruya müdürlük kadrosuna atama yapamayýz, efendim!” diyerek itiraz etti.
Bakan Bey anlayamadý. “Nedenmiþ o?” diye sorarak açýklama istedi.
“Müdürlük kadrosuna atamasýnýn olabilmesi için, asaleti onaylanmýþ, kadrolu bir elaman olmasý gerekir; oysa bu arkadaþýmýz memuriyete henüz baþlayacak.”
“Tamam da, asaletini onaylayýveririz. Ne var bunda?”
“Asaletinin onaylanabilmesi için yöneticilik görevi yapmayacaðý bir alt kadroda altý aylýk bir deneme süresi geçirmesi gerekiyor. Bu arkadaþýmýzý, doktorasýna uygun olarak uzmanlýk kadrosuyla yerleþtirip, altý ay sonunda asaleti onaylanýr onaylanmaz müdüriyet kadrosuna atayabiliriz.”
“Of bre birader! Ýþin gücün, iþlerimizi yokuþa sürmek! Genel baþkan yardýmcýma ne diyeceðim ben þimdi. Asaletmiþ, kadroymuþ, filan, bana zor anlattýn durumu, ona hiç anlatamayýz valla!”
Oysa Celal Kabaloðlu, leb demeden leblebiyi anlayan tiplerdendi; bakan dostu durumu kem küm ederek anlatamazken o, her þeyi anlamýþtý bile.
“Anladým sayýn bakaným. Uzmanlýk kadrosuyla baþlatýlmasýnda, bizim açýmýzdan hiçbir sakýnca yoktur.”
*
Halil Kaya müjdeli haberi aldýktan sonra Ayvalýk’a dönmeye karar verdi. Dönmeden az önce, Bora Kavak için satýn aldýðý kitaplarý býrakmak için Eskiþehir Kapalý Cezaevi nizamiyesine giderek, getirdiði koliyi teslim etti. Bora’yla görüþmek istiyordu, ama izin verilmiyordu. Nizamiyede görevli nöbetçi çavuþa derdini anlatmak için ýsrar ediyordu. “Arkadaþýmý ziyaret etmeme izin verebilirsiniz…”
Nöbetçi Çavuþ, onun ýsrarlarýndan sýkýlarak, “Sorduk iþte içeriye. Kolini de yolladýk. Birinci derecede akrabasý olmayanlarýn girmesi yasak… Yoksa niye izin vermeyeyim?” dedi.
Halil Kaya bu defa baþka bir þey denedi. “Þöyle yapalým madem, bir not yazayým arkadaþýma.”
Görevli asker gene umut vermiyordu. “Bilmem ki… Bir þey demezlerse iletirim, ama olmaz derlerse bir þey yapamam vallahi…”
Halil Kaya buna da razý oldu. “Tamam. Bir þey demezlerse iletirsin.”
“Yaz madem….”
“Bir kâðýt parçasý rica edebilir miyim?”
Nöbetçi çavuþ onun önüne doðru bir dosya kâðýdý ile kalem koydu.
Halil Kaya, eðilip, kâðýda bir þeyler yazdý, sonra kâðýdý nöbetçi çavuþun önüne ittirdi. “Bunu iletiverin ona, yeter.”
Nöbetçi notu okuyarak, “Sevgili arkadaþým Bora, ziyaret etmek istedim ama izin vermediler. Ben, Bulanýk Yetiþtirme Yurdu Sosyal Ýþler Uzmanlýðýna tayin edildim. Bu gece Ayvalýk’a dönüyorum. Bir hafta sonra da Bulanýk’a gideceðim. Hakkýný helal et!… Selam…” diye tekrarladý. Kâðýdý katlayarak gömleðinin cebine koydu. “Tamam, iletiriz inþallah.”
Halil Kaya, “Tamam. Çok teþekkür ederim,” diyerek nizamiye çýkýþýna yöneldi. “Siz de hakkýnýzý helal edin. Allahaýsmarladýk!”

“Güle güle! Ýyi yolculuk…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aþk romaný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/40)
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/37)
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/36. )
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/10. (1. Bölüm Sonu)
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/35. )
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/38)
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/34. )
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/32. )
Mevsim Gülbahar (2. Bölüm/7. )
Mevsim Gülbahar (2. Bölüm/6. )

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bizim Köyün Ayýlarý
Paþazade... 2
Paþazade…1.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/1.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/3.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/9.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/4.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/2.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/8.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/6.

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Part - Time Seviþmeler [Þiir]
Bir "Hiçbir Þey" Olmak [Þiir]
Deliler Bayramý [Þiir]
Nazlý Nazlý Karýlar... [Þiir]
Gülbahar'ým; Can Çiçeðim! [Þiir]
Ýkimiz Ýçin [Þiir]
Hayatým [Þiir]
Halepçe [Þiir]
Senden Önce, Sensiz [Þiir]
Çapkýn Kýz... [Þiir]


Kemal Yavuz Paracýkoðlu kimdir?

Okur yazar, okuduðunu anlar, yazdýðý okunur, emekli büro memurluðundan devþirerek, kendi kendine oldu yazar. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Hiç kimseden etkilenmemiþtir, kendine özgü bir yazý dili kullanýr...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Kemal Yavuz Paracýkoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.