..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Paul'un Peter hakkında söyledikleri, Peter'den çok Paul'u tanımamızı sağlar -Spinoza
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Anılar > Hıdır Murat Doğan




8 Kasım 2012
Bir Motto Gibiydi Bakışın, Bir Arka Kapağı Kapatmak Gibi Gittin Sen Oysa…  
Hıdır Murat Doğan
“Seni vurmalıyım, töremizdir sevgilim; Biliyorsun, bizde yarım kalan aşkları, hep öldürürler. “


:ACCJ:
“Seni vurmalıyım, töremizdir sevgilim; Biliyorsun, bizde yarım kalan aşkları, hep öldürürler. “
Körfez, ufuk çizgisine kadar tutuşmuştu. Binaların pencerelerinden gökyüzüne tüten karartı dumanlar, şehrin ilk ışıklarının üzerine bir perde gibi çekiliyordu. Kafeteryaların metal sandalyeleri, üzerlerine tutturulmuş ahşapların yanmış kokusunu çatı oluklarındaki güvercin ölülerine taşıyordu.
Asfalt parçacıkları ayaklarımın dibinde hışırtı çıkarıyor, tentelerin metal kolonlarına takılmamak için adımlarımı yavaşlatıyordum. Kömür karası duman birikintilerinin arasından uçak pervanelerinin kulakları sağır eden sesi bir belirip bir kayboluyor, binaların bol alacalı duvarları rengini santim santim kaybediyordu.
Balıkçı tekneleri yan yatmış, deniz suyunu ahşap kaplamalarına yakıştırmaya çalışıyor, uzakta görünen alış veriş merkezi, ceset yığınlarının közlerini bir balık ağı gibi bir araya topluyordu.
Hemen yanımdan geçen kargalar, kanatlarına yapışmış petrol birikintilerini damlatarak geçiyor, bense bu yenik şehrin is ve kül birikintilerine aldırış etmeksizin tepemdeki soluk aydınlığa bakınıyordum. Paltom ayaz bir tuz ve köpük dolu çamur lekeleriyle kaplıydı. Ve kargalar, kentin bir duvar çatlağına benzeyen gökyüzünü çığlıklarıyla yırtıyordu.
Yanımdan birkaç canlı yayın arabası geçişiyor, CNN muhabiri bir işaret parmağını kulağına bastırmış, diğer eliyle yıkıntı saat kulesini gösteriyor, üzerinde UN yazan –ki doksanlarda çocukken hepimizin gerçekten un taşıdığını sandığımız- o malum dört çarpı dörtler ve paletli araçlar meydanın hemen yanındaki duvar kalıntılarının üzerinden ilerlemeye çalışıyordu.
Yürürken dizlerimin üzerindeki yırtıklara aldırış etmeksizin yakamdaki kırmızı ruj lekesini silmeye çalıştığımı hatırlıyorum. Ya da, tüm coğrafyayı unuttuğumu, bir çırpıda. Bir çırpı, koca bir ormanı yakar biliyorsun.
Dünya üçüncü dünya savaşına hazırlanıyor, NASA uzaya adam göndermekten vazgeçiyor, zira “Herkesin iyiliği için…” sloganı şimdi başka bir anlam kazanıyordu. İsyancılar uzay mekiğini uçaksavarla düşürüyor, Merkel bugün tüm dünyada yalnızlaşıyordu.
Tüm bunlar senin yüzünden biliyorsun. Armstrong, Ohio’da yatak döşek yatıyor ama, normalde tüm uzay adamları erken ölürler biliyorsun. İnsan o karanlık boşluğa bulaştığından beri, ne arıyor zannediyorsun? Elini uzatıp alabilirmisin şimdi uçuşan sesleri sonsuzluğun en dibinden?
Bir karadelik kaç “gidiyorum?” biriktirir? Bir F-16 kaç “sus” tutar kanatlarında? Bir şehir en çok hangi ayağının tekmesiyle yıkılır? Hatırladığım kadarıyla solak değildin… Gidiyordun, öyle bir sağ bir sol, gecede kaybolurken…
En çok pazartesiler acıtır canını dünyanın biliyorsun, ve tüm bunlar senin yüzünden sevgilim. Bir haftanın, neye uğrayacağını bilmediğin hikayesinin en başında, bir başına, ve eksik.
Senden sonra, demli çay bardaklarında batırdım savaş gemilerini. Şehrin ilk öpücüğüne aldandığım bütün caddeleri yakıp yıktım… Biliyorsun ama en çok, en çok baharda güzeldir kıyısı olan şehirler…
Suratıma tokat gibi çarpan, kapı, kapılar, gıcırtı ve musluk damlayışlarını sustursun istedim, bir kamikaze uçağının gurultusu. Ve tüm bunlar senin yüzünden biliyorsun…
Üzülme sen ama, senden sonra olağanüstü şeyler oldu bu şehirde.
Kahvelerde televizyonlar “Aranıyor…” diye gösteriyor seni, ve her Pazar eylem düzenliyor hala kayıp anneleri... Katırların sırtında ölüler taşınırken, bir telaş kaçırıyorum birini, uçsuz bucaksız coğrafyalarda. Ama biliyorsun, hala insanlar ölüyor, ölüyor düşler. Ve biliyorsun, sen öldürdün en çok, zihnimdeki kalabalığı… Şimdi töredir biliyorsun, git artık buradan. Bizimkiler çok uzakta olamaz…
Yüzüme baktığında arkanda kalan şehir tutuştu birden, ben seni kadraja sığdırdım.
Üzülme sen bir de, ben alışkınım. Senden sonra olağanüstü şeyler oldu, bir bilsen.
Biliyorsun sevgilim, bu ülkede katliamlar canlı yayınlanır.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anılar kümesinde bulunan diğer yazıları...
İçimdeki Çocuğun Enteresan Şekilde Bıngıldağının Kapanmayışı
Yitik Sefer Sayısı
Tanrım; Çok Saçma Ama, Bir Mucize Bölmeli Geceyi

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kimliği Kaybetmek, Kişiliği Kaybetmekten Zordur Vesselam.
Çocukluğumun Sonsuz Sayılı Günleri veya Geç Kalınmış Zamanlara Soneler.
Che Süper Bir İnsandı, Ben O Kadar Değilim.
Bir Nazi'nin Notları
Ya da Sen Sevdayı Bir de Yerküreye Sor.
Dandik Düşler Zamanı
Düş Evreninde Travma Tespiti

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Freud, Beethoven ve Haydar [Öykü]
Sophie Döndüğünde... [Öykü]
Umut... [Öykü]
Ölü Evi Fotoğrafçısı [Öykü]
Bu Rüya Feyk Ulan! [Öykü]
Evveliyatını Bilmediğim Tuhaf Acılardan Geçtim. [Öykü]
Hiç Bir Aşk Manipule Kabul Etmez [Öykü]
Ölürsem Beni Herhangi Soğuk Bir Kaldırıma Gömün. [Öykü]
Ekinoks [Öykü]
Naçizane Fikrim, Kalmandı Ama [Öykü]


Hıdır Murat Doğan kimdir?

Yazın-Çizin işlerine meraklı bir yazıcı / ama yazar değil.

Etkilendiği Yazarlar:
Beckett.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hıdır Murat Doğan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.