..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşam kısa, sanat uzun, fırsat aceleci, deney aldatıcıdır. -Hippokrates
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > Hıdır Murat Doğan




19 Temmuz 2012
Che Süper Bir İnsandı, Ben O Kadar Değilim.  
Hıdır Murat Doğan
Abicim bari Çaykur’a saygınız olsun…


:AEEF:
En güzel sözü aslında Ulus Baker söylemişti: “Okuyun lan biraz…”

Ben çok hikaye dinledim bilir misin? Deniz’leri, Kızıldere’yi, Çorum’u, Maraş’ı…

Okudum sonra az da olsa, Auschwitz’i, Che’yi, Şili’yi, Bolivya’yı, Stalingrad’ı, Vietnam’ı…

Ha sonra gördüm, öldürülen gazetecileri, aydınları, şairleri…

Çocuktum, bi gün eve geldim… Bir profilo televizyonumuz vardı… Böyle düğmeleri çat çat diye ses çıkaran dolap gibi bişey… Annem ağlıyordu anlıyomusun? Ağlıyordu…Canlı yayında gösteriyordu televizyonlar…

Evvelinde anlamadım, yanıyordu bir bina…

Çok sonra anladım belki, çok sonra tanıdım…

Sonra çocukları öldürdüler…

Çok hikaye dinledim; işkenceleri, intihar edenleri, sürülenleri…

Aslında tarih, kitaplarda anlatıldığı kadar şanlı değildi…

Dünya’yı anlamaya başladığım bi ara, yeni bi parti kurulmuştu, büyük bir heyecanla…

İnsanlar “özgürlük” adını duvarlara yazmak yerine bağırmayı tercih etmiş falan filan…

Neyse bir ara tatilde memlekete gittim… Köyden tanıdığım genç kitleyi nerde bulurum diye düşünürken, biri tuttu kolumdan o partinin il başkanlığına gittik… İçimde oturtmaya çalıştığım “devrimci” kişiliğim inatla havada durmaktaydı… Hani bir yer tarifi yaparsın ya;

“Sola dön, yürü…”

“Yok daha kestirmesi var…”

Neyse; merdiven ışıkları cızırdayan, lağım kokulu bir binanın gıcırtılı kapılarından geçtik…

İçerde yaşlı bir adam –ki sonra il başkanı olduğunu öğrendiğim pos bıyıklı amca- masa başında sessizce oturuyor, yaşlı bir sahaf gibi gelmeyen müşterilerini beklercesine gazetesini okuyordu…

Hmm, içerden bir horultu duydum…

Girdik…

Kenarda bir soba, karşıda televizyon açık… Bilindik popüler bir program ekranda…

Televizyonun iki yanında aradığım topluluk…

Bir yandan çay içiliyor, bir yandan çekirdek yeniyor…

Eee neylersin, dışarısı soğuk…

Bir gün, iki gün, bir hafta…

Bir hafta sonunda belki ilk kez birinin ağzından konuyla alakalı bir cümle duyuldu:

“Devrim, zor değil…” gibisinden bir cümleydi…

Hani “babamın kondansatörü var…” gibi gerekli kelimenin içinde kullanılıp, görevini yerine getirmenin haklı sevincini yansıtan bir ödev cümlesi gibi bişey…

“Devrim, zor değil…”

Şimdi gülümsedim:

Omletmi lan bu?

Bir gün, iki gün, üç gün, dört, beş, altı… Bir hafta…

Çekirdek çıtırtısı, bizim köyün gençlerinden başkasına ses çıkarmayan kapı gıcırtısı, on beş kişinin pür dikkat izlediği hışırtılı televizyon, sobanın üstündeki demlik, çay kaşıkları…

Lan bi dışarı çıkın, bişey yapın, hastamısınız siz?

Devrim öyle bişey değil lan…

Birkaç ay sonra seçim oldu, iki yüz seçmenli köyde o dediğim partiye çıkan oy sayısını açıklıyorum:

İki…

Abicim bari Çaykur’a saygınız olsun…

Bi dönem bağlama çalmaya niyet ettim… Bir karşı duruş sergilemeliydim…

Türküler, marşlar söylemeliydim…

On beş sene sonra, bağlama çalmayı bırakasım gelmiyor değil…

Zira olay öyle bir duruma dönüştü ki;

Bizimkiler, iki türkü dinleyip, cümle içinde “özgürlük” kelimesini kullanınca, çayın soğumasına izin vermeyen yürekleri soğuyor devrim adına bir şey yaptıklarını düşünerek…

Abicim o iş öyle olmaz…

Yani o senin dediğin, ruhsal bir mastrubasyondur…

Babam alevi diye alevi, kürt diye kürt olmadığım gibi, en basit söylemiyle solcu da olmamalıyım…

Sembolleri hava atma unsuru haline getirerek, iki türkü söyleyerek olmaz o iş…

İnsandan, emekten yanaysanız solcusundur, sermayeden yanaysan sağcı…

Senin dediğin o diğer kavramlar sonradan gelir…

Okumazsan, araştırmazsan, kendine bişey katmazsan, en kısasından düşünmezsen, ne farkın kalır abicim diğerinden?

Neyse işte bak, biz böyle böyle büyüdük…

Bi gün hayatımıza sosyal ağ diye bişey zerk ettiler…

Gerisi daha da gülünesi…

Birbirinin kopyası adamlar türedi…

Ben de yoğun şekilde şu feysbuk denen zımbırtıyı kullandım durdum…

Birbirinin kopyası adamlar…

Dinlemeden, izlemeden, okumadan bişeyler paylaşanlar, beğenenler türedi…

Mesela şu an rahatım… Bu yazıyı yazarken, onların bunu okumayacağını biliyorum…

Zira, zordur…

Ece Temelkuran’ın deyimiyle: Bu arka’aşlar, birer yayın organı gibi çalışırlar… Che resmiyle bir sözünü birleştirip yayınlayan birinin sonrasında aynı sözü paylaşıp dururlar…

Sonra işte ne bileyim böyle sayfalardan, kopyalayıp yapıştırırlar…

Belki hiçbir zaman o sözün şairini bilmezler, yada belki şiiri o kadar zannederler…

Tamamını hiç okumamışlardır…

Fakat işte sevgiliye gönderme yaparlar, devrimci ruhlarını tatmin etmenin gururunu yaşarlar falan filan…

Deniz’in adı ezberlenmiştir, Che’ninde…

Özgürlüklerden bahsederler, ama Lenin’in “ulusların kendi kaderini tayin hakkı”nı okumamışlardır…

1899’da yazılmış aga, ne gerek var…

Marx’ın karikatür dergilerinde yayınlanan resimlerinin üstündeki baloncuklarda bir şeyler yazmasa, söylediklerinden haberleri dahi olmayacaktır…

Ki “dialektik” belki de böyle bişeydir ha?

Ben mesela, “toplumun dayatmaları…” diye haykıran, sol görüşlü, özgürlükçü, devrimci, kadın hakları savunucusu gördüm… Yani en azından o böyle diyordu…

Güzellik yarışmasına katılmayı istiyordu mesela…

Bu işte bir yanlışlık var gibi geldi bana?

Nasıl olacak o devrim?

“Yoldaş ben güzel miyim?”

Abicim hastamısınız siz, devrim öyle bişey değil…

“Haydi iç de çay koyayım…”



*Başlık Ah Muhsin Ünlü’ nün Resulullah’la benim aramdaki farklar şiirine; son söz, hatırlat da haziran sonlarında çocukluğumu yakalım şiirine bir göndermedir.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İçimdeki Çocuğun Enteresan Şekilde Bıngıldağının Kapanmayışı
Kimliği Kaybetmek, Kişiliği Kaybetmekten Zordur Vesselam.
Çocukluğumun Sonsuz Sayılı Günleri veya Geç Kalınmış Zamanlara Soneler.
Bir Nazi'nin Notları
Ya da Sen Sevdayı Bir de Yerküreye Sor.
Yitik Sefer Sayısı
Tanrım; Çok Saçma Ama, Bir Mucize Bölmeli Geceyi
Dandik Düşler Zamanı
Düş Evreninde Travma Tespiti
Bir Motto Gibiydi Bakışın, Bir Arka Kapağı Kapatmak Gibi Gittin Sen Oysa…

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Freud, Beethoven ve Haydar [Öykü]
Sophie Döndüğünde... [Öykü]
Umut... [Öykü]
Ölü Evi Fotoğrafçısı [Öykü]
Bu Rüya Feyk Ulan! [Öykü]
Evveliyatını Bilmediğim Tuhaf Acılardan Geçtim. [Öykü]
Hiç Bir Aşk Manipule Kabul Etmez [Öykü]
Ölürsem Beni Herhangi Soğuk Bir Kaldırıma Gömün. [Öykü]
Ekinoks [Öykü]
Naçizane Fikrim, Kalmandı Ama [Öykü]


Hıdır Murat Doğan kimdir?

Yazın-Çizin işlerine meraklı bir yazıcı / ama yazar değil.

Etkilendiği Yazarlar:
Beckett.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hıdır Murat Doğan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.