..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþamak ne güzel þey be kardeþim. -Nâzým Hikmet
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Aþk Romaný > Kemal Yavuz Paracýkoðlu




19 Aralýk 2012
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/13. )  
Kemal Yavuz Paracýkoðlu
Sarýmsaklý’da, Sahil yolundaki bir emlakçi dükkânýnda, Ümmühan, çantasýndan çýkarttýðý iki ayrý anahtarlýktaki anahtarlarý þiþman emlakçiye verirken sýký sýkýya tembih ettiði konu, eþyalarla ilgiliydi.


:ICI:
Sarýmsaklý’da, Sahil yolundaki bir emlakçi dükkânýnda, Ümmühan, çantasýndan çýkarttýðý iki ayrý anahtarlýktaki anahtarlarý þiþman emlakçiye verirken sýký sýkýya tembih ettiði konu, eþyalarla ilgiliydi. “Sakýn devir teslim sözleþmesi yapmadan sokma kimseyi Haluk amca!” diyordu. “Geçen sene koskoca çamaþýr makinesini götürdüler adamlar da, biz evi teslim alýrken çamaþýr makinesi yoktu, deyip çýktýlardý iþin içinden…”
Haluk amca dediði emlakçi, “Benim hatam deðildi kýzým! Baban bulup getirmiþti adamlarý” diyerek itiraz ediyordu. “Bana komisyon vermekten imtina eden babandý…”
“Haklýsýn, babamýn öyle salakça iþleri vardýr, arada bir. Tamam… Her on günün bir günü senin iþte… Eþyalarý sayarak teslim et, sayarak teslim al…”
“Tamam, tamam, iþimi öðretme bana…”
“Ýyi madem… Biz gidiyoruz! Gitmeden evleri de dolaþacaðýz bir.”
Halil Kaya, anladýðý kadarýyla, yazlýklarýný emlakçi aracýlýðýyla pansiyon olarak kiraya verdiriyorlar, diye yorumluyordu onlarýn bu diyalogunu…
Haluk amca, sessiz sedasýz kenarda oturarak hiçbir lafa girmemiþ olan Halil’e merak ederek baktýktan sonra, “Bu delikanlý kim? Pek tanýdýk gelmedi…” diye sorunca,
Ümmühan, “O, niþanlým!” dedi. Baktý, Halil’in beti benzi attý, gülmeye vurdu; “þaka þaka! Niþanlým deðil!…” Baktý, bu itiraftan sonra Halil sakinleþti, beti benzi düzeldi, biraz daha fazla gülerek, “Sözlüm!” dedi.
Haluk amca da ateþe barutla giderek, “Yalan söyleme kýz! Niþanlansan, ya da sözlensen benim haberim olmaz mý? Bu delikanlý, besbelli ki, sevgilin!” demez mi?
Halil’in bir anda tepesi attý. “Amca, bu kýzýn, benim sevgilim, yada sözlüm olmasý kabil mi?” diye sordu.
Haluk amca þaþýrarak, “niye ki? Fýstýk gibi kýz iþte,” dedi…
Halil Kaya, kýzýn fýstýklýðýna söyleyecek bir sözü olmadýðýnýn bilincindeydi de, kastettiði o deðildi… Ama, neyi kastetmiþti, onu da þu an belirleyemiyordu. “Tamam da,” dedi; “ ben onun abisi sayýlýrým… “
Ümmühan daha fazla uzatmak istemedi. “Doðru söylüyor,” dedi. Sonra, Halil’e döndü, “Haydi, aslan abiciðim, gidelim!… Haydi, Allahaýsmarladýk, Haluk amca!”
“Güle güle, kýzým! Babana selam söyle!”
“Baþüstüne!”
Dükkandan çýktýklarýnda Halil’in huzursuzluðu üzerindeydi. “Bak, Ümmühan…” diye bir çýkýþ yaptý, sustu.
Ümmühan, gayet sakin, onun lafýný söylemesini bekledi bir süre, sonra konuþmadýðýný görünce, “efendim, abiciðim, seni dinliyorum?” diyerek gülümsedi.
Halil yeniden, “Bak kýzým!” diyerek söze baþladý; “Bu muhabbet beni sýkmaya baþladý! Anlýyor musun?”
Ümmühan, hala iþin gýrgýrýndaydý. “Hangi muhabbet? Abiciðim…”
“O muhabbet iþte!” diye tekrarladý Halil, “Görmüyor musun, birbirimize hiç uygun deðiliz biz! Þuna bak! Sana laf anlatýrken kafamý havaya dikip öyle konuþuyorum! Boynum aðrýyor seninle konuþurken! Beni, yanýnda cücen olarak mý gezdireceksin?”
Ümmühan, dizlerini kýrdý, boyunu onunla ayný hizaya getirerek yürümeye baþladý. “Böyle nasýl? Bundan sonra senin yanýnda hep böyle yürüyeceðim…” Ayný þekilde yürümeyi sürdürdü.
Karþý kaldýrýmdan geçip giden bir kadýnýn, geçtikten sonra dönüp onlara baktýðýný fark etti Halil, “þaklabanlýk yapýp, milleti kendine güldürme! Doðru dürüst yürü!” diye çýkýþtý.
O kýzdýkça Ümmühan’ýn keyfi yerine geliyordu. “Bak, sana bir fýkra anlatacaðým,” dedi. Ve ayný yürüyüþü sürdürerek, baþladý anlatmaya, “Ormandaki hayvanlarýn çiftleþme zamaný geldiðinde, ormanlar kralý, bütün hayvanlarý karþýsýna dizmiþ, demiþ, herkes eþini seçsin. Seçtiði eþiyle de araziye gitsin. Bir saat içinde de iþini görsün gelsin!… Seçmiþ eþini bütün hayvanlar. Herkes boyu boyuna, huyu huyuna benzer bir eþ bulmuþ kendine, sonra da çýkmýþ araziye…Aaammaaaa, bizim maymunla zürafaya, eþler kapýþýlýnca, uygun eþ kalmamýþ. Hadi demiþler, bari biz de ikimiz eþleþelim. Eþleþmiþler, araziye gitmiþleeer… Bir saat geçerken baþlamýþ bütün hayvanlar geri dönmeye. Ormanlar kralý geri dönenleri sorguluyor, tamam mý? Tamam denilince salýveriyor. Nihayet gelen, giden kalmayýnca, ormanlar kralý, yaverlerine, herkes geldi mi, gelmeyen kaldý mý diye sormuþ, yaverleri de, kaldý demiþler; maymunla zürafa gelmediler henüz. Allah Allah! Niye gelmediler ki? Bekleyelim biraz daha bakalým, gelirler belki! Beklemeye baþlamýþlar. Bekle babam, bekle… En nihayet, maymun yerlerde sürünerek, zürafayla çýkmýþ gelmiþ. Ormanlar kralý, ulaaan, neeerdeee kaaaldýnýz!? diye kükreyince, maymun baþlamýþ anlatmaya, ey majesteleri, bu eþim ile gittik araziye, iþimizi tam göreceðiz, eþim demez mi, ben öpüþmek de istiyorum. Ne yapabilirdim? Mecburen týrmandým tepesine, öptüm; indim aþaðýya dürttüm… Çýk yukarý öp, in aþaðý dürt, çýk yukarý öp, in aþaðý dürt… Vallahi iflahým gevredi iþimi tamamlayýncaya kadar…”
Halil Kaya, fýkra mý hoþuna gittiði için, yoksa kýzýn bu patavatsýzlýðý mý hoþuna gittiði için, bilmeden baþladý gülmeðe.
Ümmühan, dizlerini biraz daha büküp, kýçýný iyice yere yaklaþtýrarak yürümeyi sürdürürken, þaklabanlýðýna devam etti. “Yaþasýn, güldürdüm! Ýlk kez, benimle güldü!…”
Halil’in neþesi gerçekten de yerine gelmiþti. “Haydi býrak þöyle yürümeyi artýk! Tamam, boynum filan aðrýmýyor… Geçti boynumun aðrýsý.”
Ümmühan, “bir þartla…” dedi.
Halil, ses çýkartmadý.
Ümmühan, “þuradaki çay bahçesinde, bana çay ýsmarlarsan!” diye ekledi.
Halil, ucuz bir þart olunca, “Tabii ki, ýsmarlarým,” diyerek kabul etti.
Ümmühan, bacaklarýný doðrulttu, düzgün yürümeye baþladý. Uzanýp koluna girdi oðlanýn, oðlan silkindi, çýkarttý kolundan, Ümmühan bir daha saldýrdý, itiþerek girdiler çay bahçesine, herkes onlara bakýyordu.
Nisan’ýn bu ilk günlerinde her taraf tenhaydý henüz ve masalarýn yarýdan çoðu boþtu. Denize göre yüksek bir yerdi çay bahçesinin olduðu yer, denize tepeden bakýyordun. “Bu, tepeden bakmak, deyimini beðenmedim,” diye düþündü Halil Kaya, kýza bakarak. ”Herkes her þeye tepeden bakmaya baþladý…” Gözünün önüne dün eve geldiklerinde Erol Soylu’nun tepesinden bakýþý ve tepe noktasýnda ki kelliði görüþü geldi. Garsona doðru, karþýdan iki çay iþareti verdi; elini kaldýrdý, zafer iþareti verir gibi iki parmaðýný açtý, sonra onlara, havada bir iki defa daire çizdirdi.
Karþýnda ki bir insan ile ayný anda, ayný þeyi düþünmenin bir anlamý varsa, O, zafer iþaretli çay iþaretini düþüncelerinde þekillendirdiði ayný anda, Ümmühan’ in, ayný düþüncelerindeki biçimiyle konuþmuþ olmasýnýn da bir anlamý olmalý; evet, “elini kaldýrýyorsun, zafer iþareti yapar gibi parmaklarýný açýyorsun ve havada parmaklarýna daireler çizdiriyorsun,” dedi kýz; “bu anlatýmbilime geçmiþ olan, ’çay getir ulan,’ demenin iþaretidir.” Galiba bu kýzda þeytani bir þeyler vardý…/ ya da, “kalbi çok temiz ve hisleri çok güçlü…”
Halil Kaya, ‘çok konuþuyorsun,’ anlamýnda, sol elini aðzýnýn yanýna kaldýrdý, parmaklarýný birbirlerine doðru oynatmaya baþladý, sonra, “Peki, bu iþaretin literatüre geçmiþ olan anlamý nedir?” diye sordu.
Kýz, “Anlatýmbilimi,”diyerek kelimeyi kendi kabul ettiði biçime göre düzelttikten sonra, “Susma, anlat da, dinleyelim ulan, demenin… Peki, anlatayým : Ben, en çok, kendimden kýsa boylu erkeklerden hoþlanýrým. Ayrýca, yirmi dört yaþýna geldiklerinde saçlarýnýn tepeleri dökülmüþ olmalý ve kýrk yaþýna geldiklerinde ise kafalarý iyice kel olmalý…” Sustu. Tam o anda garsonun çaylarý getirmiþ olmasý, Halil Kaya’yý bir sözcük bombardýmanýndan mý kurtarmýþtý, acaba?
Halil, kýza biraz daha sevecen yaklaþmakla, onu bazý þeylere ikna edebileceðini sanarak, laf sýrasýný ona kaptýrmamak için de acele ederek, olanca sevimliliði ile, “Ümmühan’çýðým,” dedi; “bu evlenme esprisini sürdürmeyelim artýk, ne olur!”
“Bir daha söyle…”
“Bu evlenme esprisini, diyorum…”
“Yok, onu deðil… O cümleye baþlarken söylediðini!”
“Ümmühan’cýðým…”
“Evet, onu… Bir daha söyle…” diyerek baygýn bakýþlarla oðlanýn aðzýnýn içine bakmaya baþladý.
Halil, sabýrla, “Ümmühan’cýðým,” diye tekrarladý.
Kýz o baygýn bakýþlarý oðlanýn gözlerine dikerek, “bir saat boyunca tekrar et!” dedi.
Halil, “Seninle, ciddi konuþamayacak mýyýz?” diye tepki gösterdi.
Kýz ýsrar ederek, “bir saat süreyle bana, ardý ardýna, Ümmühancýðým, dersen, konuþuruz…”
“Yahu, Allah aþkýna, bak, ne güzel, abi kardeþ gibi, oturmuþuz, þakalaþýyoruz…” Cümleyi zor toparladý. Toparlayabildi mi, onun da tam farkýnda olmadan kelime kelime bir þeyler söyledi iþte. Söylediklerine, bir anlam katsýn diye az önceki cümleyi, bu defa ‘Ümmühancýðýmý katmadan tekrarladý. “Býrakalým o evlilik esprisini bir kenara…”
Ümmühan ciddileþti bu defa da. “Neden? Espri yapmýyorum ki, ben!”
Halil Kaya, “benim bildiðim, evlenme teklifini erkekler yapar,” diyerek konuyu sürdürebilmek için her yolu denemeye baþladý.
Ümmühan, soðukkanlý, “beni utandýrmaya mý çalýþýyorsun?” dedi.
Halil Kaya, acaba bu yoldan ikna olacak mý, diye düþünerek, “sadece, böyle davranmaný yadýrgýyorum,” dedi.
Ümmühan, onun bu taktiðini de boþa çýkartmaða kararlý gibiydi. “Yadýrgama! Ben de, teklifin senden gelmesini arzu ederdim ama, senden böyle bir teklif gelmezdi… Onun için utanmazlýðý aldým ele!“
Halil Kaya, “Benden gelmese bile, bir baþkasýndan mutlaka gelir. Çünkü, sen çok güzel bir kýzsýn,” diyerek ýsrarlý davrandý.
Ümmühan, sade bir dille, “Ben,” dedi; ”baþka bir erkeðe deðil, sana aþýk oldum!”
Halil Kaya, “bu iþ iyice zývanadan çýktý, Allah’ým aklýma mukayyet ol,” diye düþünerek, ”Öyle sanýyorsundur… Yýlda bir iki defa karþýlaþýlan bir erkeðe aþýk olunmaz…” diye ýsrar etti.
Ümmühan, net bir þekilde, “oldum!” dedi. “Sen kendin yoktun ama, hayalin hep vardý!”
Halil Kaya, “Bir hayale aþýk olduðunu sanýyorsun, sen!” diyerek sesini az biraz yükseltti. “Benim duygularýmýn önemi yok mu?”
Ümmühan, hazýr cevaplýlýkla, “Benim aþkým ikimize de yeter! Sen de beni seversin, nasýl olsa!…” dedi. “Bak… bugün azýcýk azýcýk baþladýn bile!”
“Neye?”
“Beni sevmeye…”
Halil yine sevecen tavrýna bürünerek, adeta yalvarmaya baþladý. “Seni kýrmak istemiyorum… Ne olur vazgeç bu sevdadan! “
Ümmühan, kaþlarýný çattý, sert sert bakarak, “Vazgeçemem! Evleneceðiz!…” dedi.
Bu öyle bir tavýrdý ki, Halil, korkar gibi oldu. Þaþýrarak, “evlenecek miyiz?” diye tekrarladý.
Ümmühan ayný tavýrla, “Evet!” dedi sertçe.
Halil, dalga geçmek isteyerek, “Ne zaman?” diye sordu.
Bu defa sesini daha da sertleþtirerek, “Sabah ezanýndan önce!” dedi.
Halil Kaya, O’nun böyle deli mimikleriyle konuþmasý karþýsýnda, dalga geçmeyi sürdürmek için, ya da bir anda boþ bulunarak, salakça, “Niçin sabah ezanýndan önce?” diye sordu.
Ümmühan, onu gafil avlamanýn keyfiyle gülmeye baþladý. “Biraz,erken olsun diye! Ha! Ha! Ha!…”



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aþk romaný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/40)
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/37)
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/36. )
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/10. (1. Bölüm Sonu)
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/39)
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/35. )
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/38)
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/34. )
Mevsim Gülbahar - (2. Bölüm/32. )
Mevsim Gülbahar (2. Bölüm/7. )

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bizim Köyün Ayýlarý
Paþazade... 2
Paþazade…1.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/1.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/9.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/3.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/4.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/2.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/8.
Mevsim Gülbahar - 1. Bölüm/6.

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Part - Time Seviþmeler [Þiir]
Bir "Hiçbir Þey" Olmak [Þiir]
Deliler Bayramý [Þiir]
Nazlý Nazlý Karýlar... [Þiir]
Gülbahar'ým; Can Çiçeðim! [Þiir]
Ýkimiz Ýçin [Þiir]
Hayatým [Þiir]
Halepçe [Þiir]
Senden Önce, Sensiz [Þiir]
Çapkýn Kýz... [Þiir]


Kemal Yavuz Paracýkoðlu kimdir?

Okur yazar, okuduðunu anlar, yazdýðý okunur, emekli büro memurluðundan devþirerek, kendi kendine oldu yazar. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Hiç kimseden etkilenmemiþtir, kendine özgü bir yazý dili kullanýr...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Kemal Yavuz Paracýkoðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.