Bulanmadan ve donmadan akmak ne hoştur. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Günün uykulu halini, sabahları seviyorum. Baştan çıkaran yatağa dönmek düşüncesi, soğuk suyun ürperten dokunuşları, anlık kaybolmuşluk hissi, geceden kalan düş kırıntıları ve akıldaki yapılacaklar listesinin neresinden başlarım belirsizliği. Sabah serinliğinin insanın teninden geçip kemiklerine kadar nasıl işlediğini bilirim. Mevsimin kış olmasından değil, çocukluğumda gittiğim yaz kamplarından. Sabahın en uykulu vaktinde annemin beni uyandırıp, diğer çocuklarla birlikte bizi götürecek otobüsü beklerken öğrendim. Durduramadığım bir titreme yayılırdı tüm uzuvlarıma ve o an vaz geçerdim, hem denizden hem macera dolu kamp günlerinden. Geniş bir ailede büyümek farklı olmalı; çocukluğumda özenirdim böyle ailelere. Düşünürdüm ki öyle ortamda yaşanan her an bir mutluluk, neşe patlamasıdır diye. Çocuk aklı. Nasıl olduğunu elbette ki öğrenemedim, tahmin edebilirdim sadece. Büyük olasılıkla güzel anlar da yaşandığı gibi, kaçıp haykırasın geldiği, çekilmez zamanlar da oluyordur, tıpkı hayattaki gibi. Kalabalık ailede büyüyen çocuklar büyük bir oditoryumdaymışçasına hayatı öğrenirler, herkesten bir şeyler kapıp büyürler, bence. Ben, annemden öğrendim. Gün boyu yanımda olmayan, işten yorgun argın gelen, vardiyalarında uyuyakaldığım, onsuz uyandığım annemden. Konuşkan bir çocuk olmadım; sessizce annemi izlediğimi hatırlıyorum: üzüldüğü, sevindiği zamanlarını, onu mutlu veya mutsuz edenleri. Beni hiç şımartmadı, iyi ki yapmamış. Uzun uzun konuşmadı benimle, lakin ben onu hep duydum... Tüm kontrolcülüğüne, disiplinine rağmen ne kadar sevgi dolu olduğunu anladım. Saygıyı ondan öğrendim, onu bana anlatmadı, göstermedi, kendisi öyle yaşadı. İnsanları yargılamadığını gördüm, ekmeğini tereddütsüz paylaştığını gördüm ve hiç unutmadım... İyi bir insan olduğum iddiasında değilim. Yaptıklarım, başardıklarımla övünmedim ve yapamadıklarımla yıkılmadım çünkü hayat aşılacak bir dağ, finiş çizgisinde ödülü kapacağım bir yarış değil. Hatalar yaptım ve onları sorun etmek yerine dersimi aldım. Sessiz çocukluğumdan yüreğime yürürken çok şey anladım, hiç kimsenin bana anlatıp, gösterip öğretemeyeceği. Ve ruhumu tamamlayan diğer parçamı bulduğumda yüreğimin derinliğini keşf ettim, sabahlarıma tarifsiz, heyecanlı bir özlem eklendi... Aşk elimi öyle sımsıkı kavradı ki yüreğim sıcacık kaldı. Sevgimi rahatça belli eden biri olmadım. Çocukken bile sarılmalardan, öpüşmelerden hoşlanmazdım. Oysa ağlayan birini gördüğümde elimi kolumu nereye koyacağımı, ne tarafa bakacağımı bilemem. Çaresizlikle göz göze geldiğimde kalbime ince uçlu bir hançerin saplanması ile canım yanar. Yaptığı herhangi yanlış yüzünden utanç duyan bir insanı görmezden gelmek, kendisine çeki düzen vermesine bir fırsattır diye düşünmüşümdür. Karşımdaki arkadaşım da olsa uzun uzun sohbet edemem, kelimeler anlamını yitirdiğinde insanın dilinde kekremsi bir tat kalır. Kalabalık dostluklara inanmadım hiç, olsa olsa kalabalık eğlenceler vardır. İnsanın bir-iki can dostu olur, bence. Onlarla paylaştığı sıkıntılar değil, koşulsuz güven ve anlayış olmalı... İnsan dünyaya bir şeyleri değiştirmek için gelir, en azından herkesin aklından geçmiş bir saliselik düşünce bu. Kimileri başardı, kimileri sunulanla yetindi ve kimileri egosunun ihtişamında kendini kaybetti. Ben, kendimi değiştirdim... Hayat daha bir kolay yaşanılan, daha uyuşturucu kıvamında ve insan naturası hala birkaç asırlık bir bilmece. Bu konuda bilimsel araştırmalar, çeşitli teoriler, iddialar olsa da bir insanı tanımak mümkün değil. Yaşayış biçimi, alışkanlıklar, fiziksel özellikler bilinebilir, lakin ruhun sonsuzluğu feth edilemez. Bunun farkına varanlar Aşk'ı, inanmayı, sabr etmeyi ve yürekten gülümsemeyi bilir. Bunun farkına varanlar Aşk ile o bilmecenin çözülüşünü izledi... Nasıl birisisin?.. eylül
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © eylül, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |