"...öyküyü yazan bilge, beşinci ya da altıncı göbekten kral torunu olduğumu ortaya çıkaracak şekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote |
|
||||||||||
|
“Aslında şimdi kendini buldurman çok kolay yolları var. Gel sana öğreteyim.” Torun hevesle yaklaştı anneannesine: “Bana öğreteceksin değil mi, anneanne. Gerçekten çok korktum. Ya kaybolursam ben!” “Öğretmem mi! O nasıl söz… Gel bakayım sen şöyle yanıma. Bak kuzum, biz büyükler bile kayboluyoruz. Ama elimizde telefon olduğundan yerimizi kolay buluruz. Çocuklar kaybolunca, çok zor tabi… Sen o anda hiç paniklemeyecek, ağlamayacaksın. Önce etrafında şu üç bina var mı onu gözlerinle arayacaksın. “ Yaşlı kadın torununun bakışlarının kendi üzerinden kaydığını anlar anlamaz, sözlerine kısa bir mola verir. Oysa çocuğun kulağı ninesindedir, onu kuzu kuzu dinlemektedir. “Üç bina mı?” diye kesilen sözün devamını bekler. Anne anne yüzüne yumuşak bir gülüş kondururken devam eder: “Evet, üç bina dedim oğlum. Polislerin binası, okul ve eczane veya sağlık ocağı…” Küçük çocuk heyecanla atıldı: “Tamamm, anladım şimdi. Annem beni devamlı sağlık ocağına götürür. Hani aşı olduğum bina var ya anneanne…” Yaşlı kadın, sözünü onaylar gibi yanıtı alınca çok mutlu olur: “Hah, işte bak, ne de güzel anlamış benim zeki torunum. Peki, binayı buldun, diyelim: O anda ne yapman gerekir?” Küçük çocuk yine işaret parmağını çenesine bastıracaktı ki, bu kez dişlerinin arasına hafiften o parmağını sıkıştırdı. “Çıt” sesini duyan yaşlı kadın, üzülür gibi yüzünü buruşturdu: “Ah, kuzum benim, sakın ha! Mikrop yuvasıdır tırnaklar. Karnında o tırnaklar büyür yara yapar. Annen makasla keser. “ Der demez durumu anladı çocuk. Aklı bir önceki sorudaydı. Hemen yanıtı bulmuş gibi atıldı: “Bana ilaç yazan doktor Ferda teyzeye giderim. Ona kaybolduğumu söylerim. Annemin telefonunu biliyor onlar.” Yaşlı kadın sevinir, ama bu sevincini kısa sürer. Kuşku uyandırıcı diğer soruyu sorar: “Aferin kuzuma. Güzel bir çözümdü. Peki, sağlık ocağının yakınlarında değil de başka bir şehirde, veya yerde kaybolsan ne yaparsın oğlum?” Çocuk hiç düşünmeden yanıtlar: “Az önce dedin ya anneanne. Bende okul ararım. Polis amcaların binasını ararım. Binaya gider, kaybolduğumu anlatırım. Onlar annemi babamı ararlar. Değil mi anneanne?” “Evett, işte böyle akıllı çocuk. Bu pazarda kaybolmandı… Peki bir de şöyle bir kaçırılma olayı ile karşılaşabilirsin…” Çocuk onaylanınca mutlu mutlu ışıldamıştı mavi yeşil renkli gözleri. Ama biraz da sıkılmış gibi yerinde kıpır kıpır duramayan muhabbet kuşları gibiydi: “Anneanne, bana mısır patlatır mısın? Sonra çocuk kaçırılmayı anlatır mısın? Yaşlı kadın sanki bir şey unutmuş gibi oturduğu yerden fırlamıştı: “Tabi, ya ben sana mısır patlatacağım, diye söz vermiştim. Sen biraz TV izle, ben hemen gelirim.” Çocuk mutlu mutlu konuştu: “Tamam, ama geçen günkü animasyon filmlerinden biri olursa çok sevinirim anneanne…” Ona çocuk animasyon çizgi filmlerinin oynadığı kanalı bulup ekranı büyüttükten sonra mutfağa yöneldi. * Devam Edecek
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Emine Pişiren, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |