Gerçek sanat, gizlenmesini bilen sanattır. -Anatole France |
|
||||||||||
|
1970'li yıllar... Sokakta insanlar birbirini öldürüyor. Herkes vatan için ölüyor ve ailelerin başı sağ oluyor. Asala denen musibet var ediliyor, yığınla yetişmiş diplomat öldürülüyor. Ailelerin başı sağ oluyor. Seksende 50 idam ve sayısız, güya hastalık sonucu ölümle ailelerin başı sağ oluyor. Arkasından PKK denen soysuz çıkıyor, kadın, erkek, çoluk, çocuk demeden öldürüyor, ailelerin başı sağ oluyor. Bu alçaklarla verilen mücadelede yığınla gariban ailelerin çocukları askerde ölüyor, ailelerin başı sağ oluyor. Faili meçhulleri hiç saymıyorum, ailelerin başı sağ oluyor. Çözüm süreci adı altında bu soysuzları davul zurna eşliğinde karşılayıp, her tür ihtiyaçlarını karşılayıp, sokaklarda kimlik kontrolü yaptıracak özgüvene sahip duruma getirerek yeniden öldürme içgüdülerini tetikliyoruz ve onlar da öldürmeye başlıyorlar, ölenlerin ailelerinin başı sağ oluyor. Diyarbakır, Mardin, Urfa, Şırnak, Batman gibi illerde gerek sivil, gerekse asker ve polis bu saçma süreç yüzünden peyda olan alçaklar tarafından öldürülüyor, ailelerin başı sağ oluyor. Kuzey Irak'tan getirilip Suriye topraklarına Türk ordusunun korumasında geçirilen Peşmerge denilen PYD ya da YPG denilen varlıklar, gerek Fırat-Kalkanı operasyonunda, gerekse şimdi Afrin operasyonunda karşımıza çıkıyor, kendi elimizle, kendi korumamızda getirdiklerimizi yok etmek için uğraş ve şehit veriyoruz ve hâlâ ailelerin başı sağ oluyor. Ben bu durumdan bir bok anlamış değilim. Anlasaydım zaten politikacı olurdum ve bugün bir yığın kişi benim peşimde dolaşır, anlamlı anlamsız her sözümü alkışlardı, değil mi? Ben artık kırk yıldır "vatan sağ olsun" ve "Başımız Sağ olsun" demekten yoruldum. Ne olur, bu son olsun. "Vatan Sağ olsun", Hiç bir şehit ailesinin başlarının sağ olmayacağını biliyorum. Bundan öncekilerin de başları sağ olmadı; ya eriyip toprağa girdiler, ya gözyaşlarıyla çocuklarının mezarlarını sulayarak çiçeklendirdiler. Bu yüzden "şehit ailelerine Allah sabır versin" diyorum. Sürç-i lisan eyledikse affola. 11 Şubat 18 Göcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2025 | © Osman AKTAŞ, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |