Yaşamın tanımı yoktur. -Halikarnas Balıkçısı |
|
||||||||||
|
Bir Tokat türküsü dolandı dilime. "Hey On beşli on beşli"... Türkünün nakaratında "Fistan aldım Endazesi on yediye." Bunu niye söyledim? Bizim eğitim bakanlığı da fistan almaktan daha kolay geçici kararlar alıyor. Bizim bakanlık kararlarının ömrü fistan kadar uzun olmuyor. Tek uzun olan, hatta fistandan da uzun olan karar 12 yıl kesintisiz eğitim. Mustafa Kemal Atatürk "Eğitimde feda edilecek tek bir kişi bile yoktur" diyor. Biz de bu sözü alıyoruz; ya yanlış anlıyoruz, ya doğru anlamak işimize gelmiyor. Eğitim okulla sınırlandırılamaz. Sınırlandırılırsa, atın önüne et, itin önüne ot kaymak olur. Kişilerin mizaç ve karakterine uygun olmaz. Kişiyi istemediği bir şeye zorlarsanız, o kişide karakter bozukluğu başlar. Tıpkı şimdi yetişmiş ve yetişmekte olan nesil gibi. Her tür çaba gösterilerek toplumsal değerler yok edildi. Sonra yok olan değerler okullarda verilmek istendi, isteniyor. Yok edilen değerlerin Okullarda verilmesini isterken, sinema, tiyatro, TV programları, diziler, yazılı basın sektörü, aile ve toplu kullanılan mekânlarda eğitimi bozarsanız okullar işlevlerini yerine getiremez. Eğitimi genele yayarsanız Mustafa Kemal Atatürk'ün vecizesi doğru anlaşılmış olur. Tabii bunun oluşması için de kişisel çıkar ve iktidarda kalma kaygısının olmaması ve Atatürk düşmanlığının da önüne geçilmesi gerekir. Atatürk'ün anlatılması ve anlaşılması, okullarda yıllık planlara işlenen Atatürkçülük demek değil, Atatürk'ün bu ülke için yaptıklarını anlatan dizi, film, tiyatro, belgesel, broşürler, konferanslar ve en önemlisi bunun bir vatan sevdasının anahtarı olduğu devlet kurumları tarafından yaygınlaştırılmalı ki, istendik davranış değişikliği gerçekleşebilsin. Eğitime baktığımızda, yirmi yıldır atanan bakanlar ya kendilerini olağanüstü yaratıklar sanıyor ya da kendilerinden önce bakanlık yapan kişilerin bir boktan anlamadıklarını topluma anlatmaya çalışıyorlar. Bakanları bu makama atayanlar da bakanların hiçbirinin yaptıklarından memnun olmuyor, ama toplumun gerçekten ihtiyaç duyduğu değişim yapılmasına da fırsat ve imkân vermeyerek, sanki çok daha iyi şeyler yapacakmış izlenimi yaratmayı sürdürüyorlar. Sayın Bakan Yusuf Tekin 1, 5 ve 9. sınıf müfredatlarının tamamen değiştirileceğini, çağın ihtiyacına uygun müfredat hazırlanacağı açıklamasında bulunuyor. Bundan sanki ara sınıfların müfredatı mükemmelmiş mantığı çıkıyor. Bu değişiklik, boka batmış elbisenin yarısını yıkayıp yarısını yıkamamak gibi bir şey olduğunun ya farkında değil, ya umursamıyor. Çünkü bir sonraki atanacak bakan da aynı şeyleri bunun için söyleyip farklı değişikliklere gidecek. Sayın bakan buna fırsat ve imkân hazırlıyor. Yusuf Tekin yaptığı açıklama ve değişiklikler doğrultusunda kendinden önceki bakanlarla ilgili, kendisi bakanlık yapan, ama çağın gereklerinden haberi olmayanlar izlenimi vermekte. Müsteşar olarak çalıştığı dönemde bugünkü eksikleri o gün tespit edemediği için mi birlikte çalıştığı bakanlara söylemedi, yoksa nasıl olsa aldığı destekler sonucunda gelecekte bakan olunca kendisinin yapacağı rahatlığıyla mı tehir etti? Belki de eğitim personelini itibarsızlaştıracak kararlarla uğraşıp imzalamaktan müsteşar olarak bütün bu çabalara fırsat bulamadı? Sayın bakan, o günlerde yapılanların bir boka yaramadığını, şimdi onların da silbaştan değişeceğini söylüyor. Sayın bakanın kendi üniversilerimizden öğretmen olarak mezun olup, atama bekleyenlerin atanmayıp, Afgan, Suriyeli, Pakistanlı, Hindistanlı ya da bilmem nereli kişileri öğretmen olarak atanmalarının eğitime katkısı ne olacağına dair bir açıklaması oldu mu? Okullarda ahilik üzerine öğretmene seminer veriliyor. Kullanılmayan bir meslek ahlakı ve töresi hangi kafayla toplumsal değişim yapma yetkisi olmayanlara ya da ahiliği uygulama yetisi olmayan kişilere anlatılıyor. Ahilik töresi, 28 Şubat akabinde zorunlu eğitimin 8 yıla çıkarılması, arkasından AKP iktidarında zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıyla öldü. (Ben zorunlu eğitim diyorum ya, sayın bakan 2013 yılında karma eğitimin zorunlu olmadığını söylemişti. Bizde eğitim zorunlu değil, mecburi) Ahilik okullarda öğretilecek ya da uygulanacak bir ahlak, bir töre değil. Ahiliğin anlatılmasını isteyenler bunu kavrayamamışsa, artık ahilik sadece bir nostaljidir. Bu mantıkla bakan kişiler bu ülkenin kaderini oluşturacak kararlar alıyorlar. İktidarın yönettiği ekonomi, adalet, aile ve sosyal güvenlik, eğitim, tarım ve orman alanları, hayvancılık, elinde bulundurduğu medya birer yalan, birer hayal, birer varsayımsa, sözün bittiği yerdeyiz. Ki muhalefetin de her fırsatta iktidarı iktidarda tutma çabası da ülke üzerinde tuz biber. Şimdi sayın bakan, Yabancı Dil, Türkçe ve Türk Dili ve Edebiyatı derslerinin sınav sistemlerini, 1, 5 ve 9. sınıf müfredatlarını değiştirerek eğitimi düzelteceğini ya sanıyor, ya sandığını sanarak oyalanıyor. Bu da 80 küsur milyonun (mültecilerle beraber yaklaşık 95 milyon) kaderiyle oynuyor. Bir de ülke genelinde yapılacak olan ortak sınavlar var. 1970'lerden beri uygulanan sayıları iktidar ve bakanlara göre değişen yüksek öğrenim sınavları, açık öğretim, açık lise sınavları, kamu personeli atama mülakatları, KPSS ve yurtdışı okutmanlık ve öğretmen sınavları hep Türkiye genelinde yapılan sınavlar. Ben merak ediyorum, bugüne kadar 12 yıl zorunlu eğitimin ve bu sınavların ne faydası oldu? Zorunlu eğitim süresi ne kadar uzadıysa, ahlak ve karaktersizlik de buna bağlı olarak büyüdü. Alt yapısını oluşturamadığınız zorulu eğitimi yirmi yıla çıkarsanız ne olacak. Ancak insanları öğrenci göstererek ülke işsizlik oranını kağıt üzerinde aşağı çekersiniz. Adi suçlarsa aynı oranda diplomalı olarak devam eder. Meslek liseleri ve sınavsız alınan meslek yüksek okullarının işlevleri yok edildi. Buna bağlı olarak ahilik denen sosyal ağdan oluşan meslek eğitimi ve ahlak da yok edildi. Sayısız üniversite açılıp, öğretim üyesi yetişmeyince önlerine gelen öğretim üyesi olarak atandı. Üniversite eğitimi de önce örselendi, sonra iktidar yanlısı olmayan öğretim üyeleri gelen baskıyla, kimi emekli oldu, kimi yurtdışına gitti, kimi de türlü suçlamalarla görevlerinden alındı. Sayın bakan bu süreci herkesten iyi bilir. Özellikle de akademik kariyerin kişilere mahsus nasıl verildiğini? Liselerde dönem sınavlarından biri bakanlıkça ortak yapılacak. Eminim bakan bu kararıyla ülke sorununu kökünden çözmüş olacak. Sahi önlük olayı ne oldu? Öğretmen başarısının önemli bir dayanağı olan önlükten bakanlık vazgeçti mi? Oysa önlük giymeyen öğretmenler derste verimli olamıyorlar. Allah rızası için, ya bu millet için gerçekten bir şey yapın ya da milletin kaderi üzerinden elinizi çekin ki, millet kendine gelebilsin. Sürekli uyutulan hastaya döndük millet olarak. Rüyalar arası seyahat yapıyoruz. Sürç-i lisan eyledikse affola... 2 Ekim 23 Gölcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |