Sevmek bir baþkasýnýn yaþamýný yaþamaktýr. -Balzac |
|
||||||||||
|
Geçmiþte kendi köleci deklarasyonunu yayýnlamýþ olan El monarþisi, þimdi; oligarþi içindeki her biri farklý bir El sahipliði ile farklý El ahdi içerikli öykülerini; "tevhidin öyküsü" haline getirmelerine sýra gelmiþti. Tevhidin öyküsü de “o tevhidin manifestosu” olacaktý. Bu nedenle oligarþi içinde oluþan yeni kitlenin belleði üç aþamalýydý. Ýlki ilahi ortaklarýn kolektif belleði. Ýkincisi tek ve mutlak irade olan kölece baðlýlýða taat ile köleci El belleðiydi. Ve üçüncüsü çok sahiple yapý içinde beliren oligarþi tevhidi olan oligarþi tevhidi bellekti. Oligarþi tevhitle olan bellek bu üç belleðin bir belirip; bir kaybolan firarileriyle oligarþin bellek içinde duruluyordular. Yani yeni öykü, bu üç bellekten oluþan öyküydü. Yeni öykü; oligarþin entegrasyonunu yapmýþ olan bu üç aþamalý sosyal hafýzalý; sosyal belleðin yaný baþýnda taat, itaat, ibadet, masiyet ve kurbet oluþla ifade edilmesiydi. Bunlar bu üç sosyal hafýzayý ve sosyal hafýzanýn sahipliklerini belli eden, saygý gösterenle, saygý görenlerin tazim ve yüceltilmeleriydi. Ýþte bu tazim ve yüceltmelerin taat, itaat, ibadet, masiyet ve kurbeti öyküleri de groteski olan kiþisi anlamalarýn tazimle yüceltilmesini düzenleme olmakla; groteski yansýmalarý susturur bastýrýr olacaktý. Kiþi bu üç belleði ve bu üç beleðe özgü taat, itaat ve ibadetleri toplum içindeki sahiplik algýlý sýnýfsal hiyerarþi biçimleriyle öðrenmiþti. Oysa kiþideki groteski algýlar eskiden beri sosyo toplum dýþý algýlarla gelen süreçler yansýmalý bellek enstrümanlarýydý. Kýsaca þimdi kiþinin groteski yansýmalý hafýzasýnýn yanýna, üç aþamalý olmasýyla itaatçe sosyal bellekler konumlanmýþtý. Þimdi kiþinin groteski belleði de, bu yeni ve en son entegrasyon olan oligarþi tevhitle bellek ile ve bu belleðin taat, itaat, ibadet, kurbet, masiyetiyle anlaþýlýr ve kontrol edilebilir olacaktý. Üç aþamalý bellek yansýmalý hayali gölgelerden ve groteski bileþenlerden oluþan oligarþin bellekti. Oligarþi belleði; oligarþi disiplini üzerinde kendi tekil El sahipli kültür ahdine gidiyordu. Oradan da hayal meyal olan ilahi ahdin gölge yansýmalarýna gidiyordu. Bunlarýn zihni çatýþmalarýný susturup bastýrýyordu. Oligarþi dili hep o eski kolektif yapý içindeki ve mutlak monarþi dönemi içindeki El eksenli hikâyelerin dilini kullanacaktý. Geçmiþteki o El eksenli hikâyelere vurgu yaparak, yeni tevhit dili içinde o vurgulara atfen yeminlerini ediyordu. Geçmiþte sahipliði olan bir efendiye; sahipliði El tarafýndan Turu Sina Daðý olarak Turu Sina’da verilmiþ ise yeni oligarþinle, yeni El; “ Turu Sina’ya ant olsun ki biz…” diyen bu yeminle sözüne baþlayacaktý. Oligarþi El’i eski ahitlere atýf yapýyordu. Yani oligarþinin yeni El’i; eski El kolektif yapýya karþý tanýnma yapan sahiplik meþrulaþmasýna vurgu yapýyordu. Tevhidi El, bu eski anmayý yapmasý ile o eski ahdi tanýmýþ oluyordu. Bu tanýyýcý tutumuyla hem eski El inanýcýlarýný kendisinde sayýp, onlarýn güvenini kazanýyordu. Hem de kendisi, güvenlerini kazandýðý eski akitlilerin ahit din meþruluðu üzerinde kendisi de meþru ediyordu. Bir taþla iki kuþ vuruyordu. Kendi inanýcýlarýyla eski ahdi yapan monarþin El’in yanýndaki oligarþi Eli, yaptýran olmakla eski El ile kendisine “biz” diyordu. Bu tanýma üzerinde kendisi de tanýnmýþ ve meþrulaþmýþ oluyordu. Bu köleci geri baðlaným yasasýydý. El yanlýþlýkla ya da çeviri hatasý olukla veya tesadüfen “biz” demiyordu. Bu biz kavramý monarþin El dönemine ve El’in meþrulaþmasý üzerindeki meþrulaþmaya geri baðlaným yapan atýftý. Ya da üzerinde geçilen müruru zaman gerisindeki geçmiþin birçok eller sentezli gerçek durumlarýný belirten hükmi söylem olmakla oligarþi Eli “biz” diyordu. Biz diyen bir tek El olan oligarþi tevhidi El’di. Ama biz dediði “kendi tekilleþmesini anlatan sürecin hafýza aktarým diliydi”. Bunun için biz demesinde hiçbir yanlýþlýk yoktu Oligarþi tevhitçi yeni El, bu eski ahdi tanýmakla hem o eski ahdi ve o eski ahit baðlýlarýnýn sözleþme ahitlerini yeni oligarþiye iman sözleþmesi olmasýný meþru kýlýyordu. Hem de o ahdi tanýmakla o ahdi yapanlar nazarýnda kendisini meþru kýlan bir tanýnma ve taat itaati oluyordu. Monarþin El döneminde El’in kendi baðlýlarý dýþýndakileri tanýma ve onlara tanýnma zorunluluðu yoktu. Ama ittifak eden monarþi birliði içindekilerin o eski El ahitlerini tanýma, tanýtma zorunluluklarý vardý. Ýþte bu yeni tanýma ve tanýnma þekli olan taat ve itaatle "oligarþi tevhitçi El", her biri bir El ahdi olan eski ahitleri oligarþiye tanýtýp; kendisi de oligarþi içindeki o eski köleci kültürlü hafýzalara sesleniyordu. Köleci oligarþi ittifaký içinde Turu Sina sahibi oluculara inanýcý ahdin içinde olan inanýcýlar varsa; Turu Sina Sahibi El ile onun inanýcýlarýyla arasýnda olan bu ahdi sözleþmeli, eski bir hafýza geleneði varsa; oligarþi tevhitçi El söze þöyle baþlýyordu; "Turu Sina’ya ant olsun ki biz …" diyerek sözüne yeminle baþlýyordu. Devamla o sahipliði irade edenin de kendisi olduðuna yemin edip, ikinci bir hüllenin transferleri içine giriyordu. "Turu Sina’ya ant olsun ki biz…" diye baþlayan hitaplarý biz oligarþi öncesi müruru zaman dilinden ve monarþin El öncesi müruru zaman diliyle anlayacaktýk. Ki bu son biçim dil oligarþi tevhitçi El'in dilidir. Oligarþiye ait bu aþamadan sonra oligarþi tevhitçi dil yeryüzü sahipliði olan El'in dili olmakla Lugal El Lugal’in dili olacaktý. Oligarþi tevhitçi dil kendisinden önceki ahit sözleþmelerine atýf etmeye baþlarken "Ýbrahim'e ant olsun ki..." diyecekti. "Nemruda, Firavuna ant olsun ki..." diyerek sözünün devamýný getirecekti. Oligarþi tevhitçi birliðe katýlanlar olmakla eski ahitti El aitlerinin oligarþiye katýlma seremonilerinin taat ibadetlerini tasvir etmek için "ant olsun ki o saf baðlayýp duranlara" diye yemin sözü verip yemin ediyordu. Oligarþi yolunda, oligarþi mana anlayýþýna taat; itaat ve ibadetle yaklaþan o eski ahit üzerine olup ta yeni ahde tazimle olanlara da "ve o yolda zikir okuyanlara ant olsun ki..." diyordu. Eski olan El süreçli ahitlere yeminli vurgu oligarþinin yeni diliydi. " Ve ant olsun ki beyti Mamura (Ýbrahimi Eve)"; "Ve kasem ederim ki Tura, Tur’da yazýlan (ahit) kitaba" diyordu. Oligarþi dönemi yazýlý dönemi de içerir. Yine ön ittifaklar dilinde yukarý topraklar olan gök kavramý; oligarþi zamanýnda þimdiki gökyüzünü ifade eden anlam olmakla yeni bir tarihi hafýzaya dönüþmüþtü. Dinlerdeki gök ve yer kavramý "ön ittifaklý müruru zamana baðlý hafýzaya hitap ve tazim olan duygu ve mesajlarý anarak" yeni sürecin öncesine devam olmakla, meþrulaþmasýydý. Bu meþrulaþma eski hafýzadaki anlamý bilerek meþrulaþma, deðildi. Eski kutsalýn aktarým dili olmasýna katýlan bir devam içinde olmaya istinaden meþrulaþmaydý. Yeni sürecin, kendisinden öncesine atalar yolu olmanýn devam olmakla meþrulaþmasýdýr. Zaten okültizm de buradan doðacaktý. Gel gör ki "yeni sürecin öncesine devam olmayý anarak meþrulaþma" içindeki gök kavramýnýn eski hafýzadaki anlatýmý müruru zaman nedenle þimdiki anlama ve anlatým diline göre oligarþiyi öyküleme diline göre anlatýlan aktarýmda eskinin gerçek iliþki olan mana dili kaybolmuþtu. Kaybolan ön ittifaklý gök kavramýndaki geri baðlaným olmasý gereken mana süreci ya da eski mananýn bek raundu izafe edilirken eski gök "yeni gök kavramý" oligarþini süreçteki anlatýmýn diliyle þimdiki yýldýza kaymýþtý. Eski ahde göre “yukarý yer topraklarý demek olan gök”; þimdiki meþrulaþýþý dil içindeki gök yýldýzlý bulutlu semaydý. Gök söyleyiþindeki çeviri ve anlam buydu. Eski anlamýnda eser kalmamýþtý. Sözcük gök olarak duruyor kullanýlýyor ama eski gerçek iliþkileri anlatan dil olarak hiç bilinmiyordu. Göðün eski ahide göre de anlamýný yýldýzlý bulutlu baþucundaki sema sanýyorlardý. Yukarý yer topraðý denen gökte aþaðý topraklar demek olan “yere” indiler”, söylemli hafýza aktarým dili içindeki anlamýn oligarþi dili çevirisinde anlamý þöyleydi. “gökte inen yýldýz” çevrili oluyordu” , Hâlbuki yukarý yerde gelenler yani gökte yere ineneler yýldýz deðil Akatlardý. Yukarý toprak olan gökte yýldýz deðil Akadlar bulunuyordu. Atalar yolu olan aktarýmlar oligarþiye göre çevrilen anlatýmlarla hikâye oluyordu.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |