..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür -Atatürk
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Cemal Zöngür




6 Nisan 2019
Akıl ve Oluşum  
Düşünerek Sorgulayan Kişiler Toplumda Çoğunlukta Olmadıkça, Gerçek Akıl ve Adalet Hep Ütopya Kalacaktır.

Cemal Zöngür


Her birey, grup, toplum ve devlet yönetimleri, kendilerine göre bir akıl oluşum yöntemi bulmuş olsalar da, bunların çoğu derince sorgulanmaya muhtaç. Çünkü insanın doğal hücresel beyin yapısı sürekli ne, nedir, neden nasıl, niçin? Gibi aklın almayacağı kadar sorusal emir kipiyle doludur. Nöronsal emir kipleri her zaman bilimselliğe dayandığından, bunu zahmetli ve uğraştırıcı gören hantal, tembel ve asalak kişilikler, sürekli içgüdüsel egoya göre tercihte bulunurlar


:AJEA:

Akıl; (Us) insanı hayvandan ayıran temel yapıdır. Aynı zamanda bu düşündedir de. Ancak akıl insanda doğuştan var olan bir özellik değil. Sadece aklın oluşmasını sağlayan milyarlaca hücre beyinde hazırdır. Beyin gelişimi tamamlanmasıyla hücreler harekete geçerek, usun oluşmasında temel göreve sahiptirler. Filozof Bacon'un belirttiği gibi, “İnsanın doğasında akıldan çok delilik vardır” der. Delilikse, diğer ifadeyle hayvani özellik demektir.

İnsan doğduktan en az yedi yaşına kadar akılsızlığıyla, işlenmemiş madene benzer. Özellikle bu yaşa kadar çocuklar anne başta olmak üzere, baba ve çevresindeki hareketlere bakarak yaşamını yorumsuz içgüdüsel sürdürür. Her şey doğal tepkime şeklindedir. Beyin gelişimi tamamlandıktan sonra, insanın sürekli doğal tepkimeyle yaşaması düşünülemez. Çünkü doğal tepkime, insan beyinindeki hücrelere her zaman yeterli cevabı verememekte. Bu yüzden insan; ya insanileşmek zorunda veya hayvanlar seviyesindeki yaşama döner. İkisinin arası zaten deliliktir. İşte Hayvan ile insan arasındaki bu önemli çizgi, şu özellikle birbirinden ayrılıyor. İnsan beyin yapısı aklın alamayacağı derecede derinlikli, çok fonksiyonlu üstünlüğe sahip olduğundan, insanı sürekli bilinçli olmaya sürükler. Bu hazine derinliği canlı hayvan türlerinin hiçbirinde bulunmaz. İnsan beyin hücre zenginliğinden kaynaklı, hep ileriye doğru sıçrama yaparak, insanlaşma özelliğini öncü ve aktif duruma getirir. Fakat beyindeki sıçrayışlar her insanın anatomik ve psikolojik yapısına göre farklı gerçekleşip, bazıları akıllı insan konumuna gelirken, bazıları yarı insan veya yarım akıllı aşamada kalırlar.

Beyin hücrelerindeki sıçrayış, çocukluk evresinin tamamlanmasıyla bu hareketi gösterir. Hücrelerin en somut işaretleri bak, git, sor ve incele biçimindedir. Bu tepkimeleri doğru, istekli yönlendiren kişiler zeki ve akıllı insanlardır. Yanlış ve yarım yönlendirenler akıl yoksunudur. Hücresel tepkime ya da sinyallerin doğru yönlendirilmesinin formülü ise, sorgulama ve analitik davranmaktır. Fakat çoğu kişi beyinden gelen bu uyarılarla analitik davranmak yerine, kendisini yormayan basit egoist duygularla cevap olmaya çalışır. İnsanların bugüne kadarki pratiklerinden anlaşılacağı gibi, çoğunluk sorgulayıcı analitik yaşamak yerine, içgüdüsel basit egoyla hareket etmektedirler. Analitik davranmayan toplumlarda bireyler, ya hayvanidir veya yarım akıllı delilerdir. Toplum ve bireylerde aklın oluşup oluşmadığını, bu noktadan rahatlıkla anlamak mümkündür.

Her birey, grup, toplum ve devlet yönetimleri, kendilerine göre bir akıl oluşum yöntemi bulmuş olsalar da, bunların çoğu derince sorgulanmaya muhtaç. Çünkü insanın doğal hücresel beyin yapısı sürekli ne, nedir, neden nasıl, niçin? Gibi aklın almayacağı kadar sorusal emir kipiyle doludur. Nöronsal emir kipleri her zaman bilimselliğe dayandığından, bunu zahmetli ve uğraştırıcı gören hantal, tembel ve asalak kişilikler, sürekli içgüdüsel egoya göre tercihte bulunurlar. Bunu o kadar fazla öne çıkarırlar ki, gerçek tüm doğruları kıymetsizleştirmekte hiçbir sakınca görmezler. Ve utanmadan bunun adını akılcılık ya da en iyi düşünce koyarlar.

Evrensel değerler gereği, her ne kadar bireysel özgürlükler ve tercihleri sorgulamak doğru olmasa da, bunun her durumda geçerli olmadığı bilinmesi gerekiyor. Çünkü insan doğası toplumsallığa göre gen haritası programlanmıştır. Yapabildiği kadar toplumsalcı evrensel değerleri öğrenmek gibi bir mecburiyeti var insanın. Bu da bilimsel sorgu ve analitik düşünceyle gerçekleşen bir durumdur. Aklın veya düşüncenin oluşumuyla ilgili böyle bir gerçeklik olduğu halde, çoğu birey, toplum ve devlet yönetimleri somut bilimsellik yerine, daha çok bilim dışı egoist duygulara hitap eden dini vb. soyut söylencelerle yetinirler. Birey ve toplulukları buna sürükleyen iki önemli sebep vardır.

Birincisi kişilerin fiziki hantal yapıları, ikinci nokta çevre ve yaşanılan toplumsal sistemin gerici yönlendirmesinden kaynaklanır. Beyin hücreleri her insana insan gibi yaşa diye çeşitli sinyaller verirken, düşünsel ve fiziksel açıdan hantal kişilikler buna uymazlar. Uyabilmesi için sorgulama mekanizmasına ehemmiyet verecek iradeye sahip olması gerekir. Bu da bilimsel emek ve çaba demektir. O yüzden uyuşuk asalak karakterdeki kişilikler, her şeyin hazır eline gelmesinde yardımcı olduğunu düşündüğü, din ve çeşitli hileci yöntemler tercih edilir. Soyut tercih ve hilelerle aklın oluştuğunu ileri süren cambazlar, bu sayede önemli maddi çıkar elde edebiliyorlar. Ancak bunun temelindeki çirkeflik, insanların duygu ve emekleri sömürülmeden mümkün olmayışıdır.

Çevre, hayvan, doğa ve insan hakları çiğnenerek elde edilen ihtiyaç dışı varlıklar, insanın aptallığını gösteren en büyük akılsızlık kanıttır. Ve şu nokta bilinmelidir ki, istisnaların dışında, dünya topluluklarının çoğunda hırsızlıklar son bulmadığına göre, insanlarda henüz gerçek akıl oluşmamış demektir. Aklı oluşmayan insan ya tamamen hayvanidir veya yarım akıllı delidir. Bu karakterdekilerin en çarpıcı özellikleri hiçbir şeyde sınır ve kural tanımayıp, sorgusuz sualsiz her şeye özenen maymun iştahlı olmaları. Diğer taraftan akıllı olmanın temel özellikleriyse sabır, mütevazi, dost canlısı, insana, hayvana ve doğaya değer verip sorgulayıcı kişiliktir. Aynı zamanda mümkün olan kaynaklarla ölçülü yaşarken lüks, özentili ve gereksiz araçlardan uzak durandır.

İfade edilmeye çalışılan akılcı karaktere uygun dünyada parmakla sayılacak kadar az insan vardır. O zaman şu önemli noktaları belirtilmek durumundayız. İnsanların büyük çoğunluğu yarım akılcılıkla aptallar sürüsünü oluşturuyorlar. Bunun yanında insanı, insaniyete dönüştüren akıl gücü çok az kişide mevcut olup, sayısal açıdan azınlıkta kalmasıyla, akılsızların işi daha da kolaylaşmakta. Böylece aklın oluşumunda sihirli anahtar olarak “Sorgulama” en temel ilke şeklinde karşımıza çıkıyor. Büyük, küçük, kutsal olan olmayan her şey sorgulanmadan, akıllı olunduğunu söylemek ukalalık veya deliliktir. Doğada yaşamı sorgulamayan iki canlı vardır. Bunlardan birisi hayvanlar, diğeri basit çıkarları için sorgulamanda sürekli birilerinin arkasından giden yarım akıllı delilerdir.


Cemal Zöngür



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
Şehitlik Duygusu ve Yitip Giden Canların Ağırlığı
Kime Göre Ahlak Neye Göre Ahlaksızlık
Kariyerizm ve Kıskançlık Kişilik Bozukluğu Mudur?
Türkiye Burjuvazisi Artık Konuşmasın (2)
Düşüncenin Gelişimi ve Toplumsal Körleşme
İnsan, Üst İnsan ve İkiyüzlülük
İnsan Beyninde İyilik ve Kötülüğün Düzeni
İnsan Niçin Yaşar
İnsan, Düşünce, Alt Düşünce ve Üst Düşünce
Alevilikte İnsan Tanrı ve Tanrısal Bağlılığın Özü

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Geri Kalmışlık ve İrrasyonalist Siyaset Nedir?
İlkeli Mücadelenin Felsefi Diyalektiği
Siyaset ve Fetişizm
Kadın Katliamları Neden Önlenemiyor?
Faşizmin Tarihi ve Türleri
Kuran'a Göre Ilımlı İslam Mümkün Mü?
İslam Mezhepler ve Tarikatlar
İslam'da Güncelleme (Reform) Mümkün Mü?
İnsanın Dine İnanışı, Dinden Kaçışı
Kuzey Kore İnsanlığın Sonuna mı İşaret Ediyor?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dinlerin Doğuşu ve İslam'ın Gerçek Özü (1) [Deneme]
Lider mi Toplumu Şekillendirir; Toplum Mu Lideri? [Deneme]
Hz. Ali ve Ehlibeyt Alevi Midir? [Deneme]
Dinlerin Doğuşu ve İslam'ın Gerçek Özü (3) [Deneme]
Tbmm'de Yedi Maddelik Anayasa Değişikliği Neyi Çözer? [Deneme]
Dinlerin Doğuşu ve İslam'ın Gerçek Özü (2) [Deneme]
Alevilerin Kapılarına Saldıranların Açık Kimliği [Deneme]
"Türkleri Yeniden Tanımak" Araştırma Kitabımı Yazma Nedenim : [Deneme]
İşte Türkiye'nin Yaşam Kalitesi ve Mutluluk Karnesi..! [Deneme]
İslamiyet Yeniliğe Açık Bir Din Midir? [Deneme]


Cemal Zöngür kimdir?

Ben Cemal Zöngür, Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi mezunuyum. Sosyoloji, Tarih ve Siyaset üzerine araştırmalar yapmaktayım. Yayınlanmış bir kitabımın dışında çeşitli gazetelerde yüzden fazla makalelerimde yayınlanmıştır. Ve iki kitap dosyam yayına hazır durumdadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Tam bağımsız Tarih ve Siyaset üzerine yazan her Yazar


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.