Dengeli bir rejimde yemeðin yeri çok önemli. -Fran Lebowitz |
|
||||||||||
|
Evet, þiirin geniþ, kuþatýcý ve diriltici evrenine çaðýrýyor aslýnda dostlarým… Ýnsaný kirlerden, belki yaþadýðýmýz günlerin kara’sýndan ancak þiirin temizleyebileceðine inanýyor. Haksýzlar mý? Günlerin, gündemin akýþýna býraktýnýz mý kendinizi, adým adým umutsuzluða, tükeniþe sürükleniyorsunuz demektir. Oysa insan, akýntýnýn önünde durmalý, tersine çevirmeli akýp gideni. Ne kadar durabilirsiniz akýntýnýn önünde, tükeniþi diriliþe, kara’yý ak’a döndürebilir misiniz? Yazýcýnýn kudreti de direncinin gücüyle ölçülür. Sözcüklerini siper ettikçe sele, yitirilmekte olan kaleleri bir bir geri aldýkça ve “direnenler”, “diriltenler” korosuna sesini kattýkça var olur, yaþama þansý bulur. Bu denli büyük karamsarlýklarýn önünde tek tek sesler deðil, ancak bir anlamlý sesler korosu durabilir muhakkak. Öyleyse akýntýnýn önünde durmak isteyenler seslerini düzenli bir melodide birleþtirmeli. Birlikte güçlü ve ölümsüz þarkýlar söylemeli. Tek tek ne de çabuk yitiyor sesler… Ne çabuk karanlýklarda kayboluyor… “Þiire dön Yuþa abi, þiire…” Sen eskimeyen, yitmeyen, su verilmiþ sözlere dön. “Aç topraðýn kapýsýný yaz gelsin” diyor ya “Su Yandý” þairi Rýdvan Memi. Topraðýn ardýnda yaz. “Uykular cennet/düþler yosun kokusu” Þiir tükenir mi, umut tükenir mi, “bir bin yýl” geçse aramýzdan. Bir “Yaslý Mýzýka” geceyi bölüp durmaz mý hep: “ne tuhaf! sisli bir akþamýn ürperten inceliði derin bir uðultu çýkarýr göðsünden… ýsrarlý vedalar! ki yaslý bir limana gömülmeli, bir bin yýl var daha… bir gülün izini silmek için erken koptu fýrtýna.. kopsun, bir çiçeðin teninde aramýzdan bin gülün sessizliði geçerken” Ve hakikaten “kendi yalanýna inanan adam”mýdýr þair, Can Bahadýr? Ne kalýr söyleyin, zamanýn önünde, ne kalýr? Zaman geçer, insan göçer; günler varýr varacaðý limana, geride bir tek ölümsüz mýsralar kalýr. Bundan mýdýr -ve tabii ki bundandýr- bilinmez, her þair, yalnýz þiirleri kalsýn ister kendisinden. Vasiyeti yalnýz þiirleri üstünedir. Mal, mülk, çoluk çocuk uçup gider, o gidiþ… Zamaný aþan bir selam gibi kalan, yalnýz mýsralardýr. Ýskender Pala, topraðý kazýp kazýp Ferhat gibi, Divan þiirinin incilerini çýkaran adam, “Ve gazel yeniden…” diyor, yeni bir kitapla, gazel þerhleriyle… Aþkî’nin bir gazelini yorumluyor orada; “vasiyet” gazelini. Gazelin son beyti: “Lûtf edip ömrüm, unutma Aþkî’nin bu þi’rini Yâduna al gâh, gâh aný anunla yâd kýl” Vasiyetinin son mýsralarýnda þair, ömrünü yele verip savuran sevgiliye “Ömrüm!” diyor. “Ömrüm! Lûtfedip Aþkî’nin bu þiirini olsun unutma! Kâh bu þiiri yâdýna al; kâh þu zavallý aþýkýný bu þiirle yâd kýl.” Bir þairden ne kalýr mýsralardan baþka? “devr-i daim konuþmalarla avunacak çocuklarým benden geriye kalan üç-beþ þiirle belki de” (Hüseyin Atlansoy) Külebi, “Tereke”sinde, daðýtýr neyi varsa; aslolaný, en büyük hediyesini þairlere býrakýr: “Daha ben ölmeden paylaþýn/Sabrým zamaným karýmýn olsun/Ýþte boþ cüzdaným cebimde/Oðullarýma kalsýn” “Dostlara býraktým türküleri,/Gözlerimi delikanlýlara./Hayallerim hepsine yeter./Bolca daðýtýlsýn kýzlara.” “Gövdemi þölen ettim böceklere,/Mezarýma milyonlarca dolsun./Özgürlüðü duyardý saçlarým/Bütün þairlere selam olsun.” Ya þiirler Külebi? Þiirleri en güzel kadýnlar mý saklar, onlar mý bilir kýymetini? Böyle inanýyor olmalý þair: “Ben öldükten sonra bu mýsralar Kadýnlara yadigâr olsun” Þiirlerinin daðýlýp gitmesinden korkar bir þair en çok. Vasiyetinin baþ köþesini þiir defteri alýr. Haksýz mý Cahit Sýtký korkusunda? “Ben ölürsem ölürüm, bir þey deðil; Ne olursa garip eþyama olur. Bir hayýr sahibi çýkar mý dersin, Mektuplarýmý iade edecek? Ya kitaplarým, ya þiir defterim? Yanarým bakkal eline düþerse.” Doðru dersin ey okur! Þiirsiz durulmaz bu “kara” gidiþin önünde. Bu kayganlýðýn, bu yitimlerin, bu kirli çaðýn önünde þiirsiz ve duasýz durulmaz. Ya, siz beni ne ile sanýrsýnýz?
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |