Materyalist bir dünyada yaşıyoruz, ve ben de materyalist bir kızım -Madonna |
|
||||||||||
|
Deniz, barın aynasında uzun uzun kendisini seyretti. Sarışın başına, yemyeşil gözlerine, küçücük kalkık burnuna baktı, yuvarlak omuzlarına... Barmenden bir viski daha istedi; bir yudum aldı, tekrar kendisini seyretmeye koyuldu aynadan.Alkolün etkisiyle başı hafifçe dönüyordu. Alkole dayanıklıydı. Erkenden başlar, çok geç saatlere kadar içerdi. Saçlarına takıldı gözleri, ipeksi, ışıl ışıldı. Az mı şampuan reklamlarına çıkmıştı, saçlarının güzelliği sayesinde şampuan gündeme oturmuş, çok tutmuştu. Arada dizi filmlerde küçük rollerde oynuyordu. Asıl mesleği mankenlikti. Aranılan, sevilen ve çok da tutulan bir mankendi. Mayo, bikini defilelerinin, iççamaşırı reklamlarının, güzel vücudu sayesinde, aranılan yıldızıydı. Star olmasa bile, ismi pek hafızalarda kalmasa bile, yeşil gözlerini bir gören bir daha unutamıyordu onu. Ya o ipeksi, omuzlarına dökülen sarı saçları, kuaför eli değmeden doğal hali bile ipeksi, ışıl ışıldı, dolgun, kendiliğinden sarı rengin birkaç tonuna bürünürdü. Asıl yeşilin binbir tonu gözlerindeydi, gözlerini bir görenin onu bir daha unutması olanaksızdı. Gözlerini çok iyi kullanırdı. Önce erkeklerin gözlerinin ta içine bakar, bu bakış erkekleri iliklerine dek titretir, içlerine işler, bir daha unutamazlardı. Çantasından bir sigara çıkarıp yaktı. Dumanını yukarıya doğru halkalar çıkararak yavaşça üfledi. Sevdiği bir oyundu bu. Viskisinden irice bir yudum daha aldı, tekrar aynadan kendisini izlemeye koyuldu. Üniversite sınavını kazandığı için Bursa'dan gelmişti İzmir'e. Bursalı olmakla övünürdü hep, baba tarafı İzmirli olsa bile, o kendisini Bursalı görüyor, Bursa'yı ve Bursalılar'ı çok seviyordu. Bursa, doğup büyüdüğü kentti, bütün hayatı, hatıraları hep Bursa'daydı. Ya sevdiği, çocukluk aşkı Erden şimdi ne yapıyordu, kimbilir kiminle nerelerdeydi? İçini bir hüzün kapladı. Erden'in çocuksu gözleri, masum yüzü aklına gelince içi burkuldu. Bir onu sevmişti gerçekten, bu kentin gece hayatında Deniz'i tanımayan yoktu. Zengin playboylar onu elde edebilmek için ne dümenler çeviriyorlardı. Çoğuyla beraber oluyordu, ancak bu birliktelik yüzeyseldi, almak-vermek üzerine kurulmuştu. Mutluluk, sadece almaktı, vermekti, türlü dümenler çevirerek çok şey bilmekti. Bu çevrede kalabilmesi buna bağlıydı. Gerçek anlamda bir Erden'i sevmişti. Erden de üç yıl önce onun kaprislerine dayanamamış, Bursa'ya dönmüştü. Severek ayrılmışlardı, gidiş o gidiş...Bir daha aramamıştı Erden.Onun da hala kendisini sevdiğini, kimseyle evlenmediğini biliyor ve bundan tuhaf bir mutluluk duyuyordu. İsteyeni, çevresinde dolananı çoktu oysa, ancak Deniz kimseye yüz vermiyor, yüzeysel birliktelikler kuruyor; böylece çocukluk aşkının hatıralarına ihanet etmemiş sayıyordu kendini. Böyle yapmaktan büyük bir keyif alarak huzur buluyordu. Fakültenin ikinci sınıfında baştan çıkarmışlardı Deniz'i. Öncelikle bir iki küçük defile, bir iki reklam filmi derken; ardından baba parasıyla yaşayan genç playboylar, gece hayatı, başını döndürmüş, okulu bırakmıştı. Bu hayatın ta içine dalmıştı, istese de çıkamıyordu. Öyle bir tutkuydu ki bu, erkeklerin en yakışıklısı, en zengini, en bakımlısı, en güçlüleri etrafında pervane oluyor, bir dediğini iki etmiyorlar; onların sınırsız güçlerinden yararlanıyor, açılmaz kapıları açıyordu. Bu görkemli yaşamın öyle bir cazibesi vardı ki, bu hayatı bırakıp Erden'e bile dönmek istemiyordu. Şimdilerde otuzunu tamamlamış, çok güzel, olgun, gece hayatının en ince detaylarını dahi büyük bir ustalıkla bilen, piyasanın kurdu bir kadındı Deniz. Güçlü insanların gücünden yararlanıyor, normal insanların karşısına Hayber Kalesi gibi çıkan aşılmaz kapıları aşıyordu. Dokunulmazlar sınıfının vazgeçilmez bir bireyiydi, bir telefonla yaptıramayacağı iş yoktu. Barmene dönerek : "Bir duble daha lütfen", dedi, barmenin uzattığı viski bardağını aldı, düşünceli bir şekilde baktı, küçük bir yudum alarak barın üstüne bıraktı. Ailesinden ayrı yaşıyordu, yanında kimi kimsesi yoktu. Koca dairede, hizmetçisini de saymazsak bir başına yaşıyordu. Aslında bu kalabalıkta, bu insan çokluğunda yalnızdı, yapayalnız...Bir gizinizi anlatamazdınız, bir sorununuzu paylaşamazdınız; herşey yüzeyseldi. Hiçbir şey göründüğü gibi değil, diye geçirdi içinden. Beklediği adam da gecikmiş, canı sıkılmıştı.Sıkılıyordu, artık içini hüzün kaplıyordu; yoksa bu hayattan bıkmış mıydı? Hayır, hayır, asla...Bu hayat olmasa yaşayamazdı. "Erden'le olsam herşey başka olurdu," diye mırıldandı."Hayatım çok daha güzel olurdu." Barmen atıldı : "Efendim?" "Sana demedim, mırıldanıyordum." "Affedersiniz..." Viski bardağında kalan son içkiyi de bir dikişte bitirdi. Nerede kalmıştı bu adam? Bu gece de bunun kaprislerine katlanacağım, diye düşündü. Barın aynasından, beklediği adamın içeriye girdiğini gördü. Yüzünde zoraki bir gülümseme : "Hoşgeldin sevgilim,"dedi,"nerede kaldın?" "Fabrikada işle ilgili bir sorun çıktı, hallettik sonunda..." dedi adam hesabı öderken. Deniz'e döndü : "Hadi sevgilim, gidiyoruz, arkadaşlar bizi bekliyor." Birlikte, yeni başlayan bir geceye doğru gittiler... ERDEN ERKİN / BİR DENİZ VARDI
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ERDEN ERKİN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |