Avukatlar da bir zamanlar çocuktular herhalde. -Charles Lamb |
|
||||||||||
|
Geçenlerde kumanda aletiyle kanallarda gezinirken bir haber çok ilgimi çekti ve dikkatle izlemeye baþladým. Bu haber beni önce çok þaþýrttý sonra da uzun uzun düþündürdü. "Onlar on yýl önce evlendiler, þimdi on beþ çocuklarý var. Üç ay sonra sahip olacaklarý çocuk sayýsý on sekize çýkacak" diye söze giren spikerin, anlatmaya devam edereken yüzünde bir gülümseme belirmiþti. Bu gülümsemenin altýndaki þaþkýnlýðý her ne kadar gizlemeye çalýþsa da izleyicilere yansýmasýna engel olamamýþtý doðal olarak. "Yine süslü cümlelerle kurgulanmaya çalýþýlmýþ bir haber" demeye kalmadan ardýndan görüntüler gelmeye baþladý. Kameralarýn görüntülediði kenar mahallede toprak bir avlu içindeki gecekondu tipi bir evin bahçesinde genç bir baba, kýrk-kýrk beþ yaþlarýnda görünen bir anne ve on beþ küçük çocuk. On yýl içinde beþ kez doðum yapan üç ay sonra bir doðum daha yapacak olan bu annenin iki doðum arasýndaki zaman dilimini þöyle bir hesaplayacak olursak sanýyorum bir ya da bir buçuk yýl ara ile hamile kalmýþ. On yýllýk evli bir ailenin en büyük çocuðu en fazla dokuz yaþýnda olursa diðerlerinin yaþýný varýn siz hesaplayýn. Kucaðýnda çocuklarýyla kameralara göðsünü gererek poz veren baba, heyecanlý bir þekilde peþ peþe sorular soran spikere "Allah'ýn takdiri" derken yaþýnýn yirmi sekiz olduðunu söyleyen ama on yýl içinde her defasýnda üçüz dünyaya getirerek beþ kez doðum yapan anne de sorulara dilinin döndüðünce yanýtlar veriyordu. Yaptýðý bunca doðumlarýn, çocuk büyütürken çektiði eziyetlerin bedeninden gençliðinden ve güzelliðinden alýp götürdüðü yýllarýn verdiði yorgunluðun yanýnda, maddi zorluklarýn yarattýðý çöküntü bedensel çöküntülerle birleþince kadýncaðýzýn kýrk-kýr kbeþ yaþýnda görünmesi kaçýnýlmaz oluyordu. Bu ilginç olay "Allah'ýn takdiri"ydi elbet. Kontrol altýna almak da insanlarýn taktirine kalýyor bence. Ýkiz, üçüz, dördüz altýz bebeklerin dünyaya geldiklerinde birkaçýnýn yaþamýný kaybettiklerini ya da bir kýsmýnýn daha anne karnýndayken öldüðünü hep duyarýz. Allah üçüzlere uzun ömürler versin, olayýn en ilginç yaný ise üçüzlerden hepsinin yaþýyor olmasýydý ve bu çok sevindiriciydi. Haber bitmiþti. Ben: "Acaba daha ne zamana kadar sürecek bu üçer üçer çoðalma" diye hala düþünüyordum. Kenar bir mahallede bir oda dolusu çocuk... Ev ev deðil, sanki bir çocuk yuvasý. Bunca küçük çocuk... Ne yerler, ne içerler?... Nasýl barýnýrlar?... Baba: "Bize yardým eli uzatýn, çocuklarýma bakamýyorum!" diyordu kameralardan seslenerek. Bu haber günlerce her kanaldan ayrý ayrý gösterildi gösterilmesine ama yankýsý öyle çabucak kaybolmadý. Memeleketimizin ücra bir köþesinde geliþen haber konusu ulusal düzeyde seyrini sürdürürken daha sonra yabancý ülkelerin çok ilgisini çekmiþ olacak ki kamerasýný kapan yabancý muhabirlerin yaptýðý roportaj sayesinde uluslararasý bir boyuta ulaþtý. Gerek yurt içi gerekse yurt dýþý televizyon kanallarýndan aileye ve çocuklara yardým eli uzatýlacaðý sözleri verildi. Aradan bir-bir buçuk ay geçmiþti ki akþam haberlerinde yine ayný aile ile igili haber çýktý ekranda. Sonuna yetiþtim galiba çünkü spiker soruyordu anneye "Nasýl korunuyorsun?" diye. Anne boynu bükük bir þekilde "Valla ben bu güne kadar hiç korunmadým. Zaten korunma nedir, nasýl korunulur hiç bilmem ki," diyordu. Kimileri korunmayý bilmediðinden, peþpeþe çocuk dünyaya getirir, bu iþe dur diyemez, kimileri ise bir çocuðun hasreti ile yanar yanar tutuþur da evlat sahibi olamaz. Gitmedikleri doktor, baþvurmadýklarý çare kalmaz. Sonunda ya uzun yýllar sonra bir evlada kavuþur ya da kavuþamamanýn hasretiyle göçer giderler. Bir tarafta aile planlamasýný bilmeyen ya da uygulamayý reddeden, bir tarafta çocuk sahibi olabilmek için yanlýþ çarelere baþvuran bazý aileler. Her iki grup da ayný topraklarda doðup büyüyen, ayný suyu içen , ayný havayý soluyan , ayný törelerle yetiþtirilen kiþiler olmasýna raðmen, sonuçlarý ne olursa olsun maðduriyetlerinin bedellerini ya psikolojik ya da bedensel olarak aðýr bir þekilde ödemek durumunda kalýyorlar. Eðitimsizlik, gelenek ve göreneklere baðlýlýk, toplum baskýlarý, yetiþme tarzlarý, ihmalkarlýk ve daha nice nedenleri göz önüne alýnca þaþýrmamam gerekirdi diye düþündüm sonunda... Nur Ersen
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Nur Ersen, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |