Bir takım şeyler görürsünüz ve "Niye?" diye sorarsınız. Ben ise bir takım şeyler düşlerim ve "Niye olmasın?" diye sorarım. -George Bernard Shaw |
|
||||||||||
|
Farkında değiller herhalde kendilerini buğunun arkasından dinleyen bir ben olduğunun. Eğer bilseler , fark etseler bu kadar canımı yakmak isteyeceklerini sanmıyorum. Üstelik her birinin sesi benim sesime öyle benziyor ki , belki de biliyorlar dinlediğimi ve sırf bu yüzden beni iyice sinirlendirmek üzere taklit ediyorlar . Sustular. Bir anda hepsi sustu , sadece bir tanesi ısrar ediyor gülmekte. Kıpırdamaya bile korkuyorum , belki hissedip tedirgin olurlarda , başka neler söyleyeceklerini duyamam diye. Biraz sessizlik. Sadece nefes alıp verdiğimi duyabiliyorum. Beynim sessiz şimdi. Uyudular mı acaba ? Hayır , bir kıpırtı var kafamın ortasında. Güç toplar gibiler , daha yüksek sesle ve daha acıtarak konuşmak için. Gülerek , kendi etrafında dönen gölgeyi seyrediyorum. Beynimi avuçlarının arasına almış , sıkıyor. “İşte diyor , bu her şeyin nedeni. Eğer etkisiz kalırsa daha çok fırsatımız olacak , konuşacak ve tartışacak hata bulmamız için.”.Diğerleri hak veriyor ve tekrar hep birlikte konuşmaya başlıyorlar. Bir tanesi çocukluğumda nasıl güvensiz olduğumu anlatmaya çalışırken bir diğeri , aslında tüm yaşananlara rağmen güçlü olduğumu iddia ediyor. Hemen yanı başlarında diğer bir grup , ikiye bölünmüş ve kavga derecesinde bir tartışmanın ortalarına gelmişler neredeyse. Konuları ise tercihlerim. Yarısı tercihlerimde ki yanılgılardan dem vururken , diğerleri aslında o anın koşullarına göre başka şansım olmadığı için doğruyu yaptığımı söylüyorlar. Arkalarında üçlü bir grup daha. İkisi , aslında hedeflediğimin yarısı bile olamayışıma kahkahalarla gülüyorlar. İçlerinden en zayıf ve çelimsiz duranı ise itiraz ediyor.”Yanılıyorsunuz “, diyor. “O hedeflediklerinin hepsine sahip ve daha da fazlası için gayret ediyor.” Kaç tanesi var kestiremediğim daha büyük sandığım bir grup , yarım kalmışlıklarımla dalga geçiyor. Sesi en gür çıkan , hiç iradem olmadığından ve başladığım her şeyi yarım bırakıp kaçtığım için sürekli eksik kalacağımdan bahsediyor. Birkaç tanesi aslında tamamladığım şeylerin daha fazla olduğunu ortaya atıp sayıp dökmeye başlıyorlar. Okulları bitirmemiş miydim , başladığım tüm kitaplar okunmamış mıydım . Diğerleri gene itiraz ediyorlar. Uzlaşamayan kocaman bir kalabalık. Geçmişin kavgasını hep bir ağızdan yapıyorlar beynimin ortasında. Birisi yüksek bir yere çıkıp olanca sesi ile haykırıyor. “Peki ya yarın ne olacak?” diye soruyor sürüye. Birkaç saniye süren bir sessizlik . Sanırım bende düşünüyorum onlarla beraber. Evet ya , yarın ne olacak? En yaşlıları olduğu hissine kapıldığım yanıtlıyor.”Dünden farklı bir şey olmayacak ki. Ben uzun zamandır buradayım , beni çok şaşırtacak bir yeniliğe hiç rastlamadım.” Yüksek sesle bağırmak istiyorum , “Yarın her şey düzelecek , bir çok şey değişecek” diye. İçimden geçirdiğim anda duyuyorlar beni. Cevap çabucak geliyor yaşlıdan.”Başkaları inanır belki sana ama beni aldatamazsın. Aynı ikilem ve alışkanlıklarla yaşayacaksın sen” diyor gözlerimin içine bakarak. İtiraz bile edemiyorum , doğruyu söylediğinden başka kabullenebileceğim bir şey yok zaten. Kendileriyle birlikte olduğumu anladıkları anda , tarzları değişiyor biraz. Ben biliyordum zaten , eğer varlığımı hissedecek olurlarsa acımasızlıklarının azalacağını. Niye sessiz kalamadım ki sanki. Yüzlerine bakıyorum ama hiç birinde varlığımdan rahatsız oldukları için riyakar davranmaya başladıklarına dair bir ifade de yok. Sadece , derin bakıyorlar ve ellerini uzatıyorlar sanki. Acaba , benimle uzlaşma çabasındalar mı? Yaşlı olan öne çıkıyor , diğerleri arkasında bir set oluşturuyorlar. Her şey , tüm dikkati ile yaşlı olanın ağzından çıkacak kelimeleri bekleyen bir sessizlikte şimdi. “Anahtar kelime bu işte” , diyor.”Yarın. Hata kelime de burada işte. Tüm yarınlarını bugün yapmadığın sürece , bizler konuşacağız ve sende acı çekeceksin. Şimdiyi , bu anı , hayatının merkezine koyduğun takdirde bizler sana saygı göstermeyi öğreneceğiz. Ertelediğin ve dert ettiğin şeyleri tartışmaktan başka bir işimiz yok burada”.Derin bir nefes alıp devam ediyor , “Farkında değil misin , dünün muhasebesini yapıp , bakiyeyi yarına devrettiğin sürece bugünü yakalayamayacaksın. Anlıyorum onu , dün ve yarın ikileminde bugünde var olmuyor olmam yaratmıştı bu sesleri beynimin ortasında. Ben ne yaptım biliyor musunuz? Bir suçluluk duygusu ile özür diledim yaşadığım andan ve bütün sesler ile gölgelere el salladım buğusu çözülmüş duvarın arkasından.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Simten K. Ataç, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |