..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hayaller olmasaydı, umutlar dünde kalırdı. - Dolmuş atasözü
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Modern Şiir > OSMAN AYTEKİN




29 Ocak 2007
Her Tahayyul Ufkunda Bir Asya'lı Yaşar  
OSMAN AYTEKİN
Düşler ırmağında derin bakan mutlaka bir çift göz vardır.


:CJGC:
Düşler ırmağında derin bakan mutlaka bir çift göz vardır. Yalnızlık, özlem ve hüzünleri kuşanmak, nasıl bir duygudur? Bu ırmaktan da öte, aşağıya aldığımız şiir de görüleceği üzere insanı alıp ta, uzak iklimlere götüren ve duygu kesafetini yaşatan şiirler vardır.
Serbest şiirler yazan, ancak şairliğini açığa vurmada alçakgönüllü bir duruş sergileyen Yasemin CAN, bakalım şiirinde neler söylemiş.

Asyalı'ya
Bir de sen varsın Asyalı, düşlerimde sen varsın...
Ben ki tanrıçalarla yıkanırken
Akdeniz’in turkuaz sularında
Hera’yı kıskandıran tenimi
Yalnızca ay yaladı,
Bilesin Asyalı.

Ay yine erken doğdu
Nilüferli havuzda parlıyor.
Yabanıl ezgiler sararken akşamı
Lirim de, yüreğim de ağlıyor
Duydun mu Asyalı?

Yapayalnızım..
Olimpos’un tanrıları da yalancı çıktılar
Zeus bile gözlerini kaçırdı
Ah yalan! Her şey yalan..
Törenler yapılsa da
Asil olduğunu ilan eden kanı bozuklar için
Yaşananlar hep yalan.

Bir de sen varsın Asyalı
Düşlerimde sen varsın..
Beyaz atın rüzgârları kıskandırıyor.
Kılıcın, yiğitliğin timsali.

Ben... Ya ben Asyalı?
Sarayın loş koridorlarında
Şarap kokusu muyum?
Yoksa Türkmen çadırında süt buğusu mu?
Bunu bir tek sen bilirsin,
Tarih bilmez,
Söyle Asyalı.

Ah Asyalı
Bir bilsen neler oluyor
Teodosius var ya
İşte o çılgın
Bir öfke ile Vesta Tapınağı'nda aldı soluğu
Ve söndürdü kutsal ateşi..
Varsın sönsün be Asyalı
Söyle, yüreğimdeki ateş ne olacak?
Anlat hadi!

Bakır Dağları’nda güneş batıyor.
Bakır kızılı ve hüzünlü.
Bulutlar beyaz derdin hep.
Öyle derdin..
Ama çare yok ki karanlıklara
Yok... Biliyorsun...

Dün akşam Olbia’dan haberciler geldi
Gemici Markus dümen kırmış
Güneşin battığı yere.
Sonra da martılar çığrışırken
Ellerinde şarap kadehleri
Yeminler etmişler intikam için.

Ah Asyalı, ben de yeminler etsem diyorum
İntikam için değil, aşk için.
Ama olmuyor..
Olamıyor.

Biliyorsun
Ben bu kentin mahzun kraliçesiyim.
Derinlerde sızılarım olsa da
Yüzümde ay parıltısı bir gülümseme,
Kadersiz halkımın gururu adına..


Çimenlerin söylediği şarkıları dinle Asyalı
Biraz soluklan.
Bırak atın da su içsin göz yaşlarımdan
Her bir çiy tanesi ruhumdan döküldüler
Gör hadi ve dokun..
Dokun yalnızlığıma..
İyi bak ve söyle
Akdeniz mi derin, gözlerim mi,
Yoksa yapayalnız gecelerim mi..

İşte böyle Asyalı..
Tarihler ne yazarsa yazsın
Sakın inanma..
Bir selamını gönder
Bana yeter.
Bilmelisin ki;
Şair yüreğin her günbatımında
Beni sessizce öper...
Her insanın bir Asya’lısı vardır. İnsanın yüreğinde yanan ateşler vardır ve bu ateşler çoğu kez insanı derinden sarsar. Böyle bir yürek yangınlığında insan bir şeyler söylemek ister ve çaresiz kalır. İşte Asya’lı şiirinde “Anlat hadi!” suali bu çaresizlik içinde:
“ Bakır Dağları’nda güneş batıyor.
Bakır kızılı ve hüzünlü.
Bulutlar beyaz derdin hep.
Öyle derdin..
Ama çare yok ki karanlıklara
Yok... Biliyorsun...”
Bu dizelerde görüldüğü gibi tasvir zenginliği içinde kendisi cevap verir. Zira yürek yangınlığı artık hüzünlerle sarmalanmıştır. Şair, Ahmet Haşim gibi sembollere sığınır. Gemici Markus, güneşin battığı yere yönelişindeki tavsifdeki yeminleri hatırlatan şair alegorik bir serzenişte bulunmaktadır:
“ Ah Asyalı, ben de yeminler etsem diyorum
İntikam için değil, aşk için.
Ama olmuyor..
Olamıyor”
Bütün ümitsizliklerinde sızıları yankılanmasına rağmen yüzündeki “ay parıltısı bir gülümseme” bize hem Türkçenin duruluğunu hem de şairin yürek güzelliğini ifade eder. Artık yürekteki yangınlık dışa vurmuştur. Son dizelerde bir sanatçının izlenimci tasvirleriyle donattığı bir tablo vardır. Artık nefes almalı ve yalnızlık görülmelidir, dokunulmalıdır ancak hakikatte; görmekte, dokunmakta hülyadan öte bir şey değildir. Zira insanoğlu gördüklerini görmez, görmediklerini görür bir halde olduğuna göre gözlerin derinliğinde çoğu zaman kaybolmaktadır. Bu durum her bakan göz için de geçerli bir husus da değildir. Bu nedenle şair; derinliği en etkili bir şekilde ifade etmek arzusuyla şöyle seslenir:
“ Dokun yalnızlığıma..
İyi bak ve söyle
Akdeniz mi derin, gözlerim mi,
Yoksa yapayalnız gecelerim mi..”
denizle geceler eşdeğerdir ve ancak yalnızlıkla bir anlam kazanabilir. Çoğumuz bazı hallerde tarumar oluruz ve yalnızlığı hissederiz. İşte böyle bir yalnızlıkta gecelere sığınırız zira seven bir yürek için yalnızlık iyi bir limandır.
Yaşanılan bütün olumsuzluklara karşılık insanın yüreğinde sevgi bir ümit halesiyle belirir ve adeta insanı sessiz sedasız sarıverir ve her gün batımı belki bir muştudur bu. Düşlerde yaşayan insanın duygularında, yer yer yüreğini kanatan ama acıtan ruhta yok olmayan bir sevginin izdüşümünde bir Asya’lı mutlaka vardır. Şair bu ruh halini güzel bir dil ve gönül gözüyle bizlere göstermektedir. Ancak düşlerin üzerimizdeki etkilerini düşündüğümüzde keyfe keder duygularla böylesine sevgileri kuşanmalıyız diyesi geliyor insanın.
Yasemin Hanım, her ne kadar da şiirde mütevazi bir duruş sergilese de Türk şiirine hizmet edeceğini düşünüyoruz. Şiirlerinde lirizm, sadelik ve samimiyet kokuyor



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ressam Mehmet Başbuğ ile Söyleşi
Bir Gülün Müjdesi

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Elif Kız [Öykü]
Hikaye [Öykü]
Yıkım [Öykü]
Denemeler [Deneme]
Hüzün Duyguları [Deneme]
Denemeler [Deneme]
Dilimiz [Deneme]
Düzen Dışı Bir Şair [Eleştiri]


OSMAN AYTEKİN kimdir?

Resim sanatı ve edebiyat yüreğimi kanatlandıran bir yaşama biçimdir. Matbuatı teneffüs ettiğimden olacak kendimi basın yayın içinde doğmuş gibi hissediyorum

Etkilendiği Yazarlar:
cemil meriç,necip fazıl,erol güngör,sait faik, peyami safa,abdurrahim karakoç,sezai karakoç,sevinç çokum,malik aksel,tolstoy,gogol,dostoyevski,cengiz aytmatov


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © OSMAN AYTEKİN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.