Dengeli bir rejimde yemeğin yeri çok önemli. -Fran Lebowitz |
|
||||||||||
|
Osman AYTEKİN Halime kadın bir akşam üzeri yine pazar yerindeydi ve pazar da dağılmak üzereydi.Yerlere atılan sebze ve meyve artıklarını topluyor ve elindeki çuvala dolduruyordu. Gün batmak üzere evine gediğinde iyi giyimli ve bakımlı iki adamla karşılaştı.Adamların birinin elinde çanta vardı. Bu adamlar kadınla bir şeyler konuşuyorlardı. Komşularından Nazife ile Şule hanım meraklı bakışlarla bu yabancıları süzüyorlardı.Şule hanım,yabancı adamları ima ederek: -Yaşlı kadının arayıp soranı yok, bu adamlar da neyin nesi? -Bilmem ki komşu.Yanlarına varsak mı? -Hele bir gitsinler Halime Teyze’den öğreniriz. Adamlar giderken yaşlı kadına dönüp: -Bir daha düşünsen iyi edersin bu fırsatlar ele her zaman geçmez,dedi.Kadın “olmaz” anlamında başını yukarı kaldırdı ve yavaşça içeri girdi,arkasından da Nazife ile Şule.Yaşlı kadın kapının tekrar açıldığını fark edince sırtındaki çuvalı bir kenara dayadı.Yaşından beklenmedik bir çeviklikle kadınlara döndü: -Ne var, ne istiyorsunuz? -Şey…Teyze bu adamlar ne istiyorlar senden?Bunu söyleyen Şule hanıma sert bakışlarla bakarak cevap verdi: -Size ne,ne istiyorlarsa istiyorlar? Elini sallayarak;”hadi bakalım dışarı.Benim işim varsa.Şimdi sizinle uğraşamam.”Kadınlar şaşkınlık içinde yaşlı kadının sözlerine bir anlam veremeden dışarı çıktılar.Evlerinin önüne geldiklerinde Nazife hanım,Şule hanıma anlamlı bakışlarla bakarak -Fazla merak etme sen, elbet bunu öğreneceğiz. Birkaç gün sonra aynı adamlar yaşlı kadının kapısını tekrar çaldılar.Kapının önünde bir müddet bekledikten sonra gittiler.Bir hafta sonra adamlar tekrar gelip de yaşlı kadınla görüşemeyince bu kez Şule hanım’ın kapısını çaldılar.Bir şeyler konuştular ve Şule hanım’la birlikte yaşlı kadının evine girdiler.Bahçeden yürüyerek sofaya geldiler giriş kapısını adamlardan biri hafifçe çaldı.Ses gelmeyince de kapıyı açıp içeri girdiler.Salona geldiklerinde karşılıklı iki oda bulunuyordu.Penceresi bahçeye açılan odanın kapısını açtılar.Halime kadının yatağında yatıyordu.Her halinden hasta olduğu belliydi.Kadın öksürükler içinde doğrulmaya çalıştı.Adamlar burunlarını tutarak: -Galiba zamansız geldik,geçmiş olsun.Yine geleceğiz.”diyerek evden çıkıp gittiler.Şule hanım içeri yayılan kokunun ne olduğunu anlamada güçlük çekerek: -İçeri fazla kokuyor Halime Teyze,yatakları bir havalandırsak…Komşuları da çağırırım…Allah şifalar versin! Bu sözler üzerine yaşlı kadın tepki göstererek: -Hayır,ben iyiyim.Koku falan da yok tamam mı? Şimdi evimden çıkar mısın?Uyuyacağım, -Teyzem teyzem yazık şu haline.Bir doktora falan götürelim, içeriye biraz da gün ışığı girsin!Bu kokular fena ediyor insanı. Yaşlı kadın,Şule hanım’ın bütün ısrarlarını geri çevirerek evinden çıkmasını sağlamış ve gözlerini tekrar kapamıştı. Halime kadın kendine biraz geldiğinde eline çuvalı alıp semt pazarlarını adım adım dolaşıyor,gördüğü yeşillikleri çuvalına dolduruyordu.Bununla da yetinmeyip evlerin önündeki fıçıları yokluyor, ekmek parçalarını topluyordu.Halime kadına benzeyen yaşlı kadınların sayıları az da sayılmazdı.Bunlardan bir kaçı televizyona haber konusu dahi olmuşlardı.Kimi kimsesi olmayan bu kadınlar için hayat ne kadar da zordu.Yakınları olduğu halde aynı duruma düşen kadınlara ne denmeliydi?!...Evlatlarının ilgisizliği onları perişan bir hale sokuyordu.Bir çoğu dilencilik yolunu tutuyorlardı.Bu durumu gururuna yediremeyen kadınlarsa ya sığınma evlerine kapağı atıyorlar ya da çaresizlik ve hastalık içinde boğuşup duruyorlardı.Bazı hayırseverlerin de yardımları olmasa daha da perişan bir ömür sürecekleri kaçınılmazdı.Halime kadın altmış beş yaşlarında,saçları ağarmış, hayatta olan iki oğlundan da hiçbir beklentisi olmayan bir vaziyette hayatını böylece idame ettirmeye çalışıyordu.Oğulları yılda birkaç defa kendisini görmeye gelseler de iyi bir iletişimleri de yoktu.Kadın biraz huysuz da sayılsa netice de oğullarının ilgisine muhtaçtı.Bütün geçmişini kendi kaderinde gören kadın, hayata küsmüş bir hal içindeydi. Düzgün giyimli adamların Halime kadını ziyaret ettikleri bir gündü.Bu kez adamlar ısrarlarında kararlıydılar.Kadına istediklerini yaptırmaktan emin bir şekilde kadının kapısını tekrar çaldılar.Fakat kadın bu kez evde yoktu.Bir süre beklediler.Kadının gelmediğini anlayınca evin önünden ayrıldılar.Sokaktan çıkmak üzere idiler ki yaşlı kadını sırtında bir çuvalla gelmekte olduğunu gördüler.Yaşlı kadını gören adamlar durdular ve kadını beklediler.Kadın evinin önüne geldiğinde adamlar da kadının yanına yaklaşarak kapıyı açtılar,açarken bir şeyler söylediler.Kadın yine başını sallıyordu.Kadınla birlikte içeri girdiler.İçeride bir miktar durdular ve dışarı çıktılar.İki adam kendi aralarında bir şeyler konuştular ve tekrar geri döndüler.Bu kez evde uzun bir süre kaldılar.Dışarı çıkan adamların bu kez yüzleri gülüyordu.O günden sonra yaşlı kadını sokakta bir daha gören olmadı.Sırtında çuvalla geçen kadının silueti sokaktaki komşu insanlarının bir süre hayallerinde belirdi.Ve yaşlı kadını merak ettiler.Kadının durumunda bir değişiklik yoktu yalnız başına ağlamaklı bir şekilde evinde oturuyordu.Evine gelenleri hırçınlık içinde karşılayan yaşlı kadın, hiç birinin de sözünü dinlemeyerek komşularını güç bela kapı dışarı ediyordu. Aradan birkaç hafta ancak geçmişti ki bu kez yaşlı kadının evinin önüne yıkım ekipleri geldiler.Evi yıkacaklar yerine yeni binalar dikeceklerdi.Halime kadının güçsüzlüğünden ve kimsesizliğinden yararlanarak imzalı bir kağıt almışlardı elinden.Bunu yaparken zor da kullanmışlardı.Fakat kadının kararı da karardı ve bu evden her ne sebep olursa olsun çıkmayacaktı.Adamlardan biri kapıyı açtı içeri girdi,bahçeden iç kapıya vardı.Kapıyı açmak istemesine rağmen açamadı.Kapının kilitli olduğunu anladı.İçeriye seslendi ancak sesine cevap alamadı.Sonra dışarı çıktı.Çok geçmeden makinalar çalıştı ve kepçeler evin dış duvarını yıkmaya başladı.Evin kapısı hemen parçalanmış yerlebir olmuştu. Mahalleli evin çevresinde toplanmış meraklı bakışlarla yıkım işini seyrediyorlardı.Kadının da yine pazara gittiği düşünülüyordu.Duvar yıkılıp da kepçe operatörü bahçeden eve doğru ilerlerken bir anda herkesi hayrete düşüren bir olay oldu.Evde yangın çıkmıştı.Alevler camları paramparça yapmış ve etrafa dağıtmıştı.Operatör,makinayı binadan geri çekmiş ve durdurmuştu.Bir kaç görevli binaya doğru koştular.Kapı hala kilitliydi.Ellerindeki kazma ve demir parçaları ile kapıyı kırmışlardı. Çok hızlı bir şekilde itfaiye gelmiş, yangını söndürmek için kalın su hortumları çekiliyordu.Bu sırada iki kişi evin içine girdiler.Salon dumanlar içindeydi.Dumanlar arasında simsiyah bir baş belirdi.Tam seçilememesine rağmen bu yaşlı kadın Halime kadından başkası değildi.Evi yıkmasınlar diye kapıları kilitlemiş ve elinde çakmakla yıkım ekiplerini beklemiş olmalıydı. Kadın zor anlaşılan bir sesle bağırdı: -Çekilin…Defolun gidin evimden!... Adamlar kadını tutup yaka paça dışarı çıkarmak istediler.Ancak kadın çırpınıyor ve onlara karşı son direncini gösteriyordu.Bir anda kendini yerde buldu.Kadını kaldırdılar. Kapıdan dışarı çıkaracakları bir anda kadın adamlardan kurtulmak isteyerek bütün gücü ile çırpındı ve yere düştü.Sonra da merdivenlerden yuvarlanmaya başladı.Son eşikte bedeni kımıltısız kaldı.Başından kanlar sızıyordu.Adamlardan birinin, güçlü kollarının, bedenini kavrayışını dahi hissedememişti. Bir anda iki adam ve kadının etrafını kalabalık çevreledi.ve uğultulu bir halde” ne olmuş?” sözü yankı buldu.Adamlardan biri öfke ile bağırıp kalabalığı dağıtmaya çalışıyordu.Buna rağmen mahalleli yaşlı kadına yardım etmekte kararlıydı.Fakat her şey için vakit çok geçti. Genç bir, adam kalabalığı yararak yaşlı kadının yanına geldiği anda yere çöktü. Hüngür hüngür ağlıyor bir yandan da “annem… annem!...” diyordu. Genç adam çok geçmeden yere yığılıp kalmıştı.Makinalar homurtusunu kesmiş,yıkıp ekipleri de dağılmıştı. Mahalleli kadının başından bir süre ayrılamadı.Gelen ambulans ile kadını götürmüşler ve sokak boşalmıştı.Kapının önünde iki kadın duruyordu.Bunlar Nazife ile Şule’den başkası değildi.Olayın şokundan sıyrılmaya çalışıyorlardı.Şule hanım: -Bak komşu dememiş miydim sana ben, bunda bir bit yeniği var diye… Gördün ya bu kokular boşuna değilmiş! -Ne demezsin…Adamlardan alacaktı paraları, kendisi de bir yurda yerleşecekti.Bu yaşta bir başına yalnızlık neyine senin?... -Evet ya..yalnızlık kapıya bastırılacak bir matak değil. Kadınlar evlerine dağılacakken bir taksi geldi ve yanlarında durdu.Taksiden bir delikanlı indi ve kadınlara: -Ne oldu bu eve böyle? Kadınlar gelenin kim olduğu anlayamamıştı.Biri merakla sordu: -Ne yapacaksınız evi, bir şey mi var? -Burada bir kadın yaşıyordu da...Kaybolmakta olan dumanları göstererek;galiba yangın çıkmış! Aynı kadın: -Merakımı mazur gör ama kadını neden merak ediyorsun?... Bu evde oturan kadın benim babaannem olur da Şule hanım: -Ev pislik doluymuş,kağıtlar tutuşmuş galiba… Nazife hanım: Torunusun demek, babanın yanında değil miydin sen? Genç, askerde olduğunu ve izinli geldiğini söyleyip yangını ve yaşlı kadını merak etmişti: -Anama…! Sözünün devamını getiremedi. Şule hanım üzüntülü görünerek: -Ananı götürdüler! Dedi.Yanındaki kadınla birlikte yavaşça uzaklaştılar.Genç ise özlem dolu bakışlarla bir eve,bir taksiye bir de uzaklaşmakta olan kadınlara bakıyor ve içinden;”İnşallah anam yaşıyordur” diyordu.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © OSMAN AYTEKİN, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |