Dünyada birbirinin eşi ne iki görüş vardır, ne iki saç kılı, ne de iki tohum. -Montaigne |
|
||||||||||
|
Müstakil kızgın ve kırgın saçlarına bakarlar sonra ; Güneş yanığı saçlarına, kızıl sularıma değmek için yaparlar bunu çünkü her sabah suya değdiğim yerde kan ağlar Güneş; kızıllar batar bir yerlere ve saçlarıma değmek için Güneş yanığı saçlarında dövünmeye bakarlar, bakarlar... Müstakil yalnız; tüm sokak Gece çöker; soğuk yorganı altında tüm sokak; derin uykulara yatarken sokakta iri bir gece ve gece.liğini giyer sokak, iğne atsan yankı yapacak kadar yalnız kaldırım taşları, türlü geometrik şekillerle şimdi o da uyku süslü ... Uyumayan sokak lambalarıdır; mum kafeslenmiş gibi içinde zengin ışıksal oyunlarla gözlerimde ince bıyıkları uzayıp kısalmalarda ... Evimin bir yerlerinde, başım ağrıyor; odada hiç uyumayan pencerem açık ağzıyla kuru havayı üstüme üflüyor ... Pencerem, demir parmaklıklarla çevrili evim; haritada Dünya, meridyen ve paralelleriyle nasılsa öyle çevrilmiş; hapsoluyorum bir Dünya . Pencereme tüneyip ayaklarımı salıyorum sokağa ... Evim; her odası balkon her balkon dört duvar evim; demirden parmaklıklarıyla kemiklerimi kırar gibi üstüme abanır, uyku yakar... Saat geceyi geçmiş; odamda kırmızı ampule dolanmış krem rengi bir abajur yanar, içimde kuru hava, pembe beyaz duvarlarımda mor hareler dans mı eder? Gölgemi duvarlara iri figürler, iri figürler ... Yudum kahve, soğuk şekerli bir koku; bayat bir tat; akar ağzıma işte ... Saçlarım kızıl.cık sopası; değdiği yeri yakıyor; omuzlarımdan aşağı ağlar gibi salıyor bildiği her şeyi tepetaklak ... Odamda odam boyu bir halı; solumda komodin, üstü türlü kadınsı çocukluklarla dolu objeleri taşıyor. Yapayalnız soluğum, elimde izmarit sızısı; kahvem tok serin; içimi doldurmakta ... Ucu, sonu, dibi, sesi olmayan bir arazide pusulamı arar gibi arıyorum; s e n_i ... Saat pusulayı çoktan geçmiş ; kokunu andıran renkler? Dilime koysam, damağımda eriyecek tatlar? Dilemekteyim ... Evimin bekçi kulübesi; çardak, şu çardakta seni dilemekteyim; sen multihacminle üzüm kuvvetinde asılı dururken, seni toplamak,toparlamak niyetindeyim ... Gece boynundan öper; ben ayak parmaklarımı sayıyorum, annem sayardı... Gece kalbinden öper; ben dans ediyorum penceremde görüş saatlerinde odama aldığım gecenin kollarında; Bu evden soruyorum seni; oturuyorsun hani öyleyse şu andan bulurum ben seni ... Önünde tok bir fincan, yudumladığın yerden anarım seni ... İzmarit kokusu parmakların ve gözlerin; kapana sıkışmış fareler gibi can çekişmelerde, uyuşuk bedeninde can bulmalardayım ... İyi geceler seviyorum seni Uyumuyordum hani ben, o geldiğin günden beri; yatakta uyuşur sana uyanır kaldık; sabahlarım ve ben işte bu yüzden akşam saatlerini daha çok seviyorum şimdilerde; akşam vurulduğu yerden kızıl kan akıtmalarda ufka ; ben yaşadığım.ız o akşam saatlerimizi özlüyorum .. İri gözlerinde çocuk nefesleri ve o nefeslerin ince ses telleri ; o kirpiklerden tutardın ya hani beni öyleyse dudaklarından şarap içmekteyim ... Uyku satardık, ellerimizle kalp yapar; bardaklara atardık ve sonra yağmur, bardaktan boşalırcasına kalp saçardı.k ... Ne de güzeldik biz . Yüzünle güzel oldum; gözlerim yeşil saçlarım kızıl, oldum... Ben o sessiz yürekte akmayı özledim söylediğim gibi; aka aka özlerim, damar damar özlerim, sus olsan da aksan da özlerim ... ''Gittiğimi mi sandın, oysa hep sendeydi aklım; gün olur çıkargelirim gün olur üç gün sonra ordayım; gitme hep.. ol'' Sen o uyuttuğun, yemek yedirdiğin, banyo filan yaptırdığın 'sen'e dikkat et, O'na bana baktığın gibi bak ... Tüm bu geceler, evler biliyorsun evimle, sokağımla başı boş kaldım ...Serseri hayvanlarım kol gezerken gecenin koynunda çapak gibi evime battım; Dünya haritada kol gezer, volta atar, ipin ucunu arar; hapsolmuş kafesten hücremde, mum yakarım. Mumdan kafesler gibi hücremi de yakarım… Her hücremde varsın ... Dünya, üstünde yılların ağır izi altında kalmış sızısıyla kalbine lav pompalar ; söylemiştim .. Müstakil çığlık, sokakta ışık, şık sokakta başlı başıma bir ev tuttum ... Gecenin soğuk yorganı ılık rüzgar altında üstüme titrer; annem titrer ... Seviyorum seni; gökkubbenin sıcak avcunda uykusunda dönen Dünya gibi; voltadan görüş saatleri atmak gibi; geceler boyu başımda türlü zenginlikte ışık oyunlarım ve ayak parmaklarımla; evimle, başım boş kalarak seviyorum . Dilimin ucunda; soğuk tat, aşırı doymuş şekerli çayda kahveni yudumlar gibi; çardakta, orda, burda ve yarın seviyorum. Müstakil yalnız Dünya, kalbine lav pompalarken seni Dünyam kadar anlayabildim; bir Dünya da özledim ... Saçların kızıl.cık sopası kızıl bir yalnızlıkta ve bakarlar saçlarına bakarlar sonra; güneş yanığı saçlarına, kızıl sularıma değmek için yaparlar bunu çünkü her sabah suya değdiğim yerde kan ağlar Güneş; kızıllar batar bir yerlere ve saçlarıma değmek için Güneş yanığı saçlarında dövünmeye bakarlar, bakarlar... duvara düşmüş gölgem ve üstünde uyuduğum yatak; yapayalnız iki kişi; bir Dünya bekledim ben seni. Seni çok ...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © iLkEsU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |