Konuş ki seni göreyim. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Hepsi tunçtan bilekliklerle sarmalanmış ellerde taşınıyor.. bir yer sofrası hizasında eğilerek ve yalınayak.. Yankısına acısı düşmüş bir sesi kovalıyor kadın yerlerde süpürülmeyen kaldırımın yanıltıcı dokusu ve hiçbir tabanı okşamayan o ıssız uyku saatelerinden kalan ahmaklık ve köleleik korkusu.. Sana kendine dönmeni vaat eden bir alanda hizasına Güneş’in bile düştüğü taş evlerden ve kerpiçten aşklardan ve yüzüne yüzünü süren nefesten rüzgarlardan şal gibi gönlünü ayırıp sınırını şal gibi üstüne abanan yıldız okyanuslarından geçeceğim.. Üç altın tepsi göğe doğru.. hepsi tunçtan bilekliklerle bağlanmış zaman yarası kadın teni.. Ak saçlı ve kara gözlü susuşlarla sunuluyor.. bir kadın sunuyor kendini dijital kenetlenmelerle işlenmiş bir arka bahçede çok sesli ellerle dokunulmamış.. çok renkli ve eşli döşemeleriyle bir kenti henüz hiç sevmemiş.. dudaklarında aynı yarım Ay ve gülümsemesinde yıllar ince ve belirgin.. Sana neden biliyorum ki sana seni bende var eden sebebepleri bırakacağım.. Birkaç an gibi beyaz ve kıvrak birkaç adım gibi yüksek ve aynı ücrada unutulmuş ve evet yıllar öncesinden terk edilmiş birkaç gidiş daha susacağım.. Biliyorum ben de kırmızının uçuculuğunu yanık bir orman kokusundaki çınarın dimdik duruşunu ve susuşunu sonra.. biliyorum evet bir defayla her an birbirine benzeyecek.. bir defa gitmeyle o gözlerin ve dudaklarım birbirini belki de ilk defa kenetleyecek.. Yollar bir bahçe sonrası sessizliğini giymiş.. bir evle başına taç olmuş birkaç bira ot ve birkaç çocukla sana ve sensizliğe müdahil olamayacağımı ve ben artık.. iç geçiriyorum.. kesik bir kalp gibi.. uzadıkça bir an içinde ben defalarca susuyorum.. Saçlarımı bir duvakla süsleyebilirsin.. ellerime benzer eller uçuşabilir o evin herhangi büyük köşelerinde çok ufak ve belki de tombul ve bende olana benzer ellerle.. öfkeliyim biliyor musun.. içini açtıkça kesik bir öfkeyi eskiyor yüzüm.. sen benim yüzümde defalarca.. unutuyorum.. Bugün ben tam da bu odada.. sana birkaç adım daha uzakken.. sen kendi kuyundaki karanlıklardan kaçıp kendine saklanmaktasın.. bir gömü bile değil ikeN üstelik.. Biliyorum ben de renklerin tutarlılığını ve adlarını tek tek.. kirpiklerime dokunup ve aslında hiçbir adam gibi.. beni kendine sakladığını.. yollar kurduğunu ikimiz için.. beni kendine bağladığını.. unutuyorum Bir kız çocuğu oysa tek meşgalem.. o kız çocuğunun sırtındaki o izlerin yeri.. bir sırtla hatırlayıp o hiç olmadık sahiplenmelerden bölünmeleri sonra.. bir kız çocuğu kadar soyunup giyinmelerim.. saçlarımda unuttukların ve kentlere bölünen cesaretim.. Hint kumaşından bir adam gibi sanrısı o yerde bağdaş kurup bildiklerini tekrarlayan ve küfeden yılan sızlatan birkaç melodiyle seni kendime çağırıdığımı.. Unutuyorum.. Birkaç film arayalım birkaç fincan daha boşaltalım birkaç defaya bölünelim ve biz hiç ağlamayalım.. Biliyorum bir sabah diğer akşama inene dek özleyeceğimi seni yıllar böyle büyüyor değil mi? Kız kadın adımlarını böyle böler yollara.. ve yollar kendi sınırlarıyla büyük bir haritaysa ilişiyor onlara gözlerim.. bir sanat sezgisi bu.. sadece kendinle anlayabildiğin.. o kaçıştan susuşların.. oysa en büyük sevdasısın kendinin.. unutuyorum.. Akşamı çekeceğim üstüne.. üst kattakiler ve dışında kalanlarla beraber.. bir geceyi örter gibi tenine.. omzunda bırakıp sessizliğimi.. saçlarına abanacağım.. yüzüne geçirip tırnaklarımı sana kendimle acıyacağım.. Unutuyorum.. zaman sarmaşığı kollarımda.. bir asmanın en hayret verici yoksunluğuyla ben bir kentte sırılsıklam olmak için.. dallarımdan kırılarak kendimden geçiyorum.. köklerim suya değdiğim yerde kök.. adımlarım sana değdiği yerde kör ediyor beni unutuyorum.. Sen kendi sıkıntılarını beyaz bir tülle gizlemek için beni giydin kendi üstüne.. sen kendi sıkıntılarını çıkarır gibi soyundun bir anda benden.. ve ben bunları sana bildiğimi söylüyor ikeN.. sevmek en büyük iddiandır evet.. büyük iddialarla var oldu hala sol yanımda açık duran o pencere.. Gül koksun istiyorum bir çimen lekesi ve avuçlarıma batmış çakıl taşları.. al yüzler ve bayramlar istiyorum.. saçlarımdan kayıp giden ışıklarla körelen bir ebe gibi.. henüz kendi çocuğuma bile kavuşamadığım.. zaman sarmaşığında.. birkaç aşk istiyorum hepsi aynı adamla.. gelen ve ışıktan.. Unutuyorum.. gözlerim büyüyor Hatırlayamadıkça ben.. kaç nehre döküldüğümü.. kaç ses işittiğimi sayıklıyorum.. işitilen bir aşk kalmak istedim.. ki ben de bilirim çınar da yanar öfkesiyle.. aynı koku içinde bir çam gibi.. Bir gidişle benzeyecek senin her halin o aynı hisse.. defalarca gelmiştim oysa.. defalarca içindeki cinnete.. Bir kuyu biliyorum.. gözlerinin beyazıyla düşlenmiş.. derinde.. derinden işlenmiş bir kuyu biliyorum.. oyuklardan akmak istedim ve ışıktan.. Unutuyorum.. Hatırladıkça ben sen bir ezber biçimi diyeceksin defalarca.. oluk oluk gezilir bir dram böylesi.. gül koksun istiyorum bir pencere aralığından iddiasız ve tek renk.. bahçence olmasını ümit ettiğim.. bir gül kurusun istiyorum.. biraz rüzgar ve yalan.. bir son baharda yaşanılan.. ne kaldıysa elimde yeri.. süpürülüp giden birkaç an gibi.. bana dönsün yüzüm istiyorum.. dağılsın seslerin ve sensiz yalınayak ben döneyim istiyorum.. Bir masal böyle de başlar değil mi? Denizi çekiştiren gözlerin.. yerle seni bir eden öfken ve yen.. İçimde unuttuğun adınla yaşayanlar biliyorum.. uğruna vapur seferleri düzenleniyor oysa hiç olmamış bir terk kadar sert.. ve o hiç görmediğim kovalamacalar.. insan deryaları ve zincirler bağlıyken kuvvetlidirler.. Çok sesli bir koro şehir.. şehirde aksak ve kararsız yürüyüşlerimle sana da hitap eden kaçışlar biriktiriyorum.. dinle beni.. Evimi eskiten uykularınla kendine kaybolduğun yolları arıyorum.. eskiyor evim.. Yolları soyarak bir ağaca benzer duruşla köklerime tutunuyorum.. köklerimden soluyorum her yerde suların emaneti.. bir yosun şehir türküsü.. birkaç adım daha ve eski bir ezber işte.. sana hitaben mırıldandan şu rüzgar sözlüğü.. Kaç yere yazabilirdim o adını unutma.. bakışlarla düşürerek.. seslerle işiterek.. ve kokunu kavrayarak belleğimde.. aydınlatmanı istediğim her zerremde kaç defa var edebilirdim sanrılarımla seni unutuyorum.. Bir çay bahçesinde kaldı neşelerim.. üstüme hiç olmadık kapıları kapatıp uzun bir denize bıraktığın günden beri.. gülmek bilmeye eş değermiş hatırladım.. Ben yıkık bir sur dibinde sabaha dek kendine sargın sabah gözler eşliğinde ise; insan kancalarına dolanan unutulmuş ve terk edilmiş bir ‘şey’ gibi.. anlamsız bir çatışmadan arta kalan bir kadın olabilirdim ancak.. Babaların ve aşkların dolaştığı kır düştükçe saçlarımda büyüyen kızıllarla oynadığım.. o günlerin hatrına.. kızıl bir gül ile.. susuyorum Geçmişime gömülüsün.. bir sabah bende unuttuğun o bakışların geldiği noktada.. bu kadar öngörüsü yüksek karalarına ellerime neden bağlandığını bilmiyorum.. Seni sarsıyorum farkındayım.. yerine koymak istediklerin ve bende öldürdüklerin yerine.. neyi var edebileceğimi unutuyorum.. Kentler susuyor ve gölgeler.. ve emrediyor bana! sessiz gözlerim.. seni günlere değdireceğim diye.. hiç unutmayacağım yüzünü.. yüzün bir tarh biçimi.. içinde bende gizli sesleri ve renkleri büyüsün diye.. açmayacağım ardını.. bir kapı kapanmayacak.. ve ben sol yanımdan sızıp duran kırık pencere habercisi.. bu masalın dipsizliğiyle tokatlayacağım terbiyemi..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © iLkEsU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |