..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir insan bir kaplanı öldürmek istediğinde buna spor diyor, kaplan onu öldürmek istediğinde buna vahşet diyor. -Bernard Shaw
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yazarlar ve Şairler > Meryem Rabia Taşbilek




1 Ağustos 2007
Kaleme Yemin Olsun  
Meryem Rabia Taşbilek
O yazıcı üç çeşit yazı yazdı; Birini o okudu başkaları değil, Birini o da okudu başkaları da, Birini o da okumadı başkaları da... Şems-i Tebrizî Her zaman aynı akıcılıkta "özümüzden gürlemez" cümleler. Her daim fikirlerimize tahayyül ettiğimiz beceri ve çeviklikle giydiremeyiz kelimeleri. Sözün özü ya biçilen cümelenin gölgesinde asimile olur veyahut kursağımıza düğümlenenleri kaleme alıncaya kadar hararetini, tesirini yitirir... Zira tesirini yitirmeyen, başka hiçbir kelamın gölgesinde kalmayan tek kelam vardır. Özümüzü, kelamamızı görünen veya görünmeyen şekliyle ne denli o ilahi kelamla yoğurusak elimizdeki kalem de o denli kavi ilerler kağıt üzerinde.


:BCHI:

O yazıcı üç çeşit yazı yazdı;

Birini o okudu başkaları değil,

Birini o da okudu başkaları da,

Birini o da okumadı başkaları da...

Şems-i Tebrizî


Yazanın dahi tekrar okuyamaya cesaret edemediği, yüzleşmenin en doğru vaktini beklediği için yazamadığı veya kendinden başka kimsenin okumasına müsade etmediği yazıları, ifşa ettiği yazılarından daha fazladır.

Bazen kelimeler, kesik kesik İstanbul'un sahile vuran dalgaları gibi vurur içimizin kıyılarına, bazen de bir kuyudan çekilen urgan gibi birbirine düğümlü cümleler halinede takılır boğazımıza. Yazdıkça, içimizin kuyularında nçektikçe cümleleri gırtlağımıza birşeyler sürtünür. Yazmak da acı çekmenin başka bir şeklidir ama yazı yazabilen için, içinde birikmiş kelimeleri kağıda dökememek daha can yakıcı olduğundan çeresiz kalem ömürlük bir yoldaş ilan edilir.

Genelde her kelimeyle ayrı bir duygusal, zihinsel bağımız vardır ve en hırçınlarının bile başını okşayarak, koluna girerek mürekkebe bulanmalarına ikna ederiz. Severiz hepsini, beklemediğimiz ağızlardan çıkan dikenli olanlarını bile; sınırlı harfelerden sonsuzu zorlama istidadını, imkanını yaratanın hatrına severiz. Bazen kelimelerden bir buket derer, yüzlerde tebessümler dokuruz. Bazı vakitler anne şefkatinde bir el gibi salıveririz de kağıdın üzerine yazımızı okuyabilen bir yetimin, bir mahsun yüreğin içini okşamasına niyet ederiz. Kimi zaman da masaya vurulan bir yumruk gibi kağıda konduruveririz, itirazlarımızı, hazmedemediklerimizi, sessiz birer eylem heyecanıyla... Beklenmedik bir anda Lokman hekim gibi kelimeleri ruh değirmeninden geçirip aşıklar için merhamvari yazılar hazırlayanlar da vardır...

Bazen kurak, susuzluktan kırılan ülkelerde bir kuyu açmak gibi yüreklere sondaj vurur cümleler. Bazen de kendi serabımızda kayboluruz. Ütopik hayaller der kimileri hayatı kalemle yoğurmanın ardına düşenler için. Somut realitelerle, istatistiklerle kafayı bozan, terazisi sadece kar, zarar ekseninden dışarı çıkamayanlar kalem ehlinin bu iğneyle kuyu kazma azmini bir çeşit delilik addederler. Fakat yine de söz yerini bulduğunda, taş gediğine koyulduğunda asla verdikleri deli raporunu kabul etmezler. Büyük bir iştiyakla düşünce suçu kavramının gereğini hayata geçirme konusunda birbirleriyle yarış ederler. Bu güçlülerin üstünlüğünün ahkam kestiği dünya denen beldede sığı çemberlere hapsolmuş dert sahbi insanoğlunun çemberinde gül oyadır kelimelerle dans etmek. Acının verdiği sancıyla herkesin dans etme iç güdüsünün dışa vurumu da farklıdır. Bazen öyle acı çekeriz ki kalem kağıda dokunmadan evvel kelimeleri o hınçla duvardan duvara vururuz. Öyle ki kağıdın üzerine uzandıklarında okunacak halleri kalmamıştır, muhatabının karşısına çıkarmadan evvel dinlenmeye bırakırız. Bir müddet içimizin kara deliklerinde özümüzün mayasıyla mayalanmaları için zamandan yana sabrederiz.

Her zaman aynı akıcılıkta "özümüzden gürlemez" cümleler. Her daim fikirlerimize tahayyül ettiğimiz beceri ve çeviklikle giydiremeyiz kelimeleri. Sözün özü ya biçilen cümelenin gölgesinde asimile olur veyahut kursağımıza düğümlenenleri kaleme alıncaya kadar hararetini, tesirini yitirir... Zira tesirini yitirmeyen, başka hiçbir kelamın gölgesinde kalmayan tek kelam vardır. Özümüzü, kelamamızı görünen veya görünmeyen şekliyle ne denli o ilahi kelamla yoğurusak elimizdeki kalem de o denli kavi ilerler kağıt üzerinde.


"Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir.

O Rab ki kalemle yazmayı öğretti.

İnsana bilmediği şeyleri öğretti."

Alak suresi/1/2/3

"Nûn. Kaleme ve (kalem tutanların)

yazdıklarına andolsun..."

Kalem suresi/1


Ve kalemi yaratan, kalemle yazmayı öğretene şükürler olsun! Rabbim kendi yazılarımızı bile "özümüzün gürlemesine" vesile kılsın. Ve muhatabının dimağında en hayırlı tesirleri halketsin...





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Surda Bir Gedik Açmak
Dün Gece Güneşi İizledim Sabaha Dek
Cinnet Modern ve Truman Şov
Birini Anlamak İçin Onun Ayakkabısıyla Yürümek
Kendini İyileştiren Bir Yara Gibi
Sudan Çıkmış Balık Sendromunun Mutlu Versiyonu
Bir Gül Tohumu Ekmeli Küllerimize/bosna - 1
Lal Muhabbet/ler
Benim Sadık Yarim
Tarih & Dünya En Güzel Asrın Tekerrürüyle Taçlanmak İstiyor!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Gecede Kaç Kişi Bu Şehirde?.. [Şiir]
Kalbimin İncir Bahçesi Sükûtumun Gizli Lehçesi [Şiir]
Bileklerimde Budanmış Gül Dalları [Şiir]
Kork Putlarının Elinde Patlamasından [Şiir]
Özledikçe Irmaklar Doğuran Gözlerim [Öykü]
"Köprüler Üstünde Şaşırdığım Bir An; Yüreğin Arafta Atıyordu" [Öykü]
Pencere Önü Düşünce Rutinleri [Öykü]
Kuş Bakışı/bosna/4 [Öykü]
Otantik Eğitim Metodları [Öykü]
Dilsiz'in Ben Tercümesi [Öykü]


Meryem Rabia Taşbilek kimdir?

Beni çabucak anlamak istemeyin yeter. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Kur'an, Aliya İzzetbegoviç, Ali Ural, İlhami Çiçek, Cahit Zarifoğlu...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Meryem Rabia Taşbilek, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.