Seviyorum, öyleyse varım. -Unamuno |
|
||||||||||
|
M.NİHAT MALKOÇ Trabzon, Kanunî Sultan Süleyman’ın doğduğu, Yavuz Sultan Selim’in 22 yıl boyunca valilik yaptığı, Fatih Sultan Mehmet’in fethettiği, Gülbahar Hatun ve Ahi Evren Dede gibi büyük şahsiyetlerin topraklarında metfun olduğu bir tarih, kültür ve sanat şehridir. Fakat günümüzde şehrin bu özelliklerini yeterince ve gereğince muhafaza edemedik. Bu gibi değerlere kayıtsız kalınınca; onların bıraktığı boşluğu hiç de onaylamadığımız, arzu etmediğimiz bir kısım çirkeflikler doldurdu. Son yıllarda Trabzon’un imajı zedelendi. Karadeniz’in incisi Trabzon’un kültürel meseleleri her geçen gün çığ gibi büyüyor. Her şeyden evvel Trabzon’da bir kültür merkezi ve konferans salonu eksikliği vardır. Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezi yıkıldı. Yerine yeni ve daha modern bir kültür merkezi yapılacaktı. Fakat söz konusu merkezin molozlarının kaldırılması dışında henüz ciddi bir çalışma yapılmış değildir. Madem çalışmalar bıçak gibi kesilecekti o zaman bu binayı niçin apar topar yıktınız? Sırf bu yüzden Trabzon’da aylardan beri ciddi bir kültürel faaliyet yapılamıyor. Öte yandan Kızlar Manastırı’nın restore edilerek Çağdaş Sanatlar Müzesi’ne dönüştürüleceği dillendirilip duruluyor. Fakat bu alanda da somut bir atılım göremiyoruz. Trabzon’da çocuklarımız, gençlerimiz ve erişkinlerimiz kitap okumuyor. Kitaplarla beslenmeyen insanların edebî duygularının gelişmesini, kültür, sanat ve edebiyat alanında derinleşmesini bekleyemezsiniz. Bu hususta sayın valimiz Nuri Okutan Bey’in tüm okullarda başlattığı “her gün yirmişer dakikalık okuma çalışması”nı takdirle karşılıyorum. İstatistiklere göre Ege ve Akdeniz bölgelerindeki öğrenciler sınavlarda daha başarılı oluyorlar. Çünkü o bölgelerin çocukları bizimkilerden daha çok okuyorlar. Onun için sınavlarda kavrama güçlüğü çekmiyorlar. Okullarda yirmişer dakika okuyan çocuk, kitapların dünyasına adım atmış oluyor. Bu, zamanla bir heves hâline dönüşüyor. Bunu evdeki okumalarla ileriye götürüyorlar. Fakat gariptir ki bu uygulamaya bile karşı çıkan sivil toplum kuruluşları var Trabzon’da. Trabzon’da kültür, sanat ve edebiyat alanında maalesef ciddi teşkilatlar yok. Bir zamanlar bizler, Murat Yüksel’in öncülüğünde Karadeniz Yazarlar Birliği’ni kurmuştuk. İlk yıllarda bu teşkilat çatısı altında son derece güzel işler yapıldı. Birlik bünyesinde onlarca kitap yayınlandı.”Yunus” isimli kaliteli bir dergi çıkarıldı. Fakat bir süre sonra bu bölgenin en büyük hastalığı olan “baş olma sevdası” yüzünden söz konusu birlik “tabela birliği” seviyesine düştü. Belediye bile bu kuruma tahsis ettiği yeri geri aldı, dışarıda kaldılar. Şu anda tabela asacak yerleri bile yok. Büyük emeklerle bir yerlere getirilmiş kurum harcanmamalıydı. Son yıllarda Trabzon’da Türkiye genelinde teşkilatlanan kültür, sanat ve edebiyat oluşumlarının şubeleri açıldı. Türkiye Yazarlar Birliği, İlesam gibi… Fakat hiçbiri de ciddi işler yapamadılar. Şairleri, yazarları, kültür ve sanat adamlarını kucaklayamadılar. Yazarlardan destek bulamadılar. Daha sonra Çağdaş Yazarlar Derneği kuruldu. Aslında yeni teşkilatlar kurmak yerine, bir araya gelinip tek bir kurum oluşturulabilseydi daha faydalı olurdu. Zira birlik ve beraberlikten güç doğar. Fakat bunu bir türlü beceremediler. Türkiye’nin pek çok şehrinde çok ciddi sanat, edebiyat ve fikir dergileri çıkarılıyor. Mesela Malatya’da Türkiye çapında dağıtım ağı olan Nida ve Somuncu Baba dergileri neşrediliyor. Kayseri’de Berceste, Adana’da Güneyce, Gümüşhane’de Cümle, Bilecik’te Kardelen dergileri yayınlanıyor. Örnekleri çoğaltabiliriz. Trabzon niçin bu alanda başı çekmiyor. Trabzon’un neyi bu şehirlerden eksik ki!... Bu alanlarda öncü olamayan bir şehrin ‘kültür şehri’ olma vasfı tartışılır. ‘Kültür şehri’ ifadesini dilimize dolamakla kültür ve sanat şehri olunmaz. Kültür şehrinde her gün birkaç faaliyet olur, insanlar nereye gideceğini şaşırır. Bugün Trabzon’da aylık yayınlanan hiçbir kültür sanat, edebiyat içerikli yayın organı yoktur. Kıyı dergisi iki ayda bir, Mortaka üç ayda bir yayınlanıyor. Sürmene’de Sürmene Lisesi bünyesinde Tekne isimli pırıl pırıl bir öğrenci dergisi yayınlanıyor. Bunların dışında Trabzon’da kayda değer edebi bir yayın yoktur. Bu saydığım dergilerden biri olan Kıyı dergisi belli bir kesime sesleniyor. Kemikleşmiş bir şair ve yazar kadroları var. Oysa bölgesel dergiler belli bir düşüncenin yayın organı olmamalıdır. Şayet belli bir kitleye odaklanırsanız genel okuyucu kitlesinden destek göremezsiniz. Bu durumda hatayı kendinizde aramalısınız. Trabzon’la ilgili karamsar bir tablo çizdiğimin farkındayım. Fakat kültür alanında olumlu şeyler olmuyor değil. Mesela Zeytinlik’teki eski vali konağının Vali Nuri Okutan’ın ve Faruk Özak’ın himmetleriyle sanatçılara tahsis edilmesini çok önemli bir açılım ve atılım olarak görüyorum. Bunda emeği geçenlere, özellikle Karikatürcüler Derneği Trabzon Temsilcisi Adnan Taç’a şükranlarımı sunuyorum. Sanatçıların tek çatı altında toplanmasına zemin hazırladılar. Fakat mühim olan bundan sonraki süreçtir. Burayı verimli kullanmak gerekir. Ramazan Bayramının son günü bu binada sanatçıların, edebiyatçıların bayramlaşma merasimi vardı. Fakat katılımcı sayısı oldukça azdı. Bu da gösteriyor ki sanatçılar bir araya gelmekte zorlanıyor. Sanatçılar birbirlerini desteklemiyorlar ki halktan destek beklesinler. Eskiden Trabzon’da ramazan aylarında kitap fuarları açılırdı. Şairler ve yazarlar Trabzon’a çağrılarak okuyucularla buluşturulurdu. Bu etkinlik yıllardan beri yapılmıyor. Ramazanlar bu yüzden sönük ve heyecansız geçiyor. Gerçi Şana’daki Dünya Ticaret Merkezi’nde birkaç kez kitap fuarı düzenlendi. Fakat organizasyondaki aksaklıklar ve beceriksizlikler yüzünden ne yayıncılar, ne de okuyucular memnun kaldı. Fuar alanı şehirden uzak kaldığı için organizasyon beklenen ilgiyi görmedi. Fakat kötü örnek emsal olmaz. Önceki yıllarda Trabzon’da şairler şöleni yapılırdı. Bu etkinlik kapsamında ülke çapında ün yapmış pek çok şair Trabzon’a çağrılırdı. Trabzonlu şairler de bu organizasyonda yerini alırdı. Kitaplarda şiirlerini okuduğumuz ve büyük hayranlık duyduğumuz şairlerle yüz yüze konuşma imkânı bulurduk. Şölenlere katılan şairlerin şiirleri kitap haline getirilerek ilgililere ücretsiz dağıtılırdı. Bu faaliyetler şehre özgün bir kimlik ve hareket kazandırırdı. Yok artık böyle şeyler… Peki, ama neden? Bu kentin sanat damarı mı kurudu? Ne oldu? Bundan evvelki yerel yöneticiler belediye bünyesinde yüzlerce kitap yayınlayarak, bunları ücretsiz olarak halka dağıtırlardı. Bunun için belediyenin kasasından bir kuruş çıkmazdı. Hayırsever insanların desteğiyle yapılırdı bu işler… Gerçi bu dönemde de birkaç ciddi kitap yayını gerçekleştirildi. Fakat bu yeterli değildir. O dönemde Trabzon çeşmelerle donatılmıştı. Fakat günümüzde o çeşmelerin muslukları bile söküldü. Yerel yönetimler sanata destek vermelidir. Eskiden Trabzon’da kültür sanat faaliyetleri bugünle kıyaslanamayacak kadar yoğundu. Belediyenin öncülüğünde büyüklere yönelik şiir ve kompozisyon yarışmaları yapılırdı. Bu yarışmalara yurdun dört bir yanından insanlar katılırdı. Bunlar son dönemde bıçak gibi kesildi. Birkaç ses yarışmasıyla yetinildi. Oysa marifet iltifata tabidir. Siz şaire, yazara, sanatçıya destek vermezseniz, yeri gelince onları yarıştırarak ciddi bir rekabet ortamı oluşturmazsanız, teşvik etmezseniz sanat ağacının kökleri kurumaya yüz tutar. Böylece popüler kültür asırlık değerlerimizi siler süpürür. Her insanın kendine göre bir düşünce dünyası vardır. Düşünceler tehdit unsuruna dönüşmedikçe masum sayılırlar. Bizler Yunus’un sevgisiyle, Mevlana’nın hoşgörüsüyle büyüdük. Son yıllarda şehrimizde yapılan festivallere belli görüşteki şairler çağrılıyor. Bu şairler de bizim insanlarımız, onlar da çağrılsın. Onların başarılarıyla da gurur duyuyoruz. Fakat bizler bu şehirde yıllardan beri yok sayılıyoruz. Şahsen 17 yıldan beri bu alanda kalem oynatıyorum. Şiir, hikâye, deneme, makale yazıyorum. Türk edebiyatına hizmet ediyorum. Beni İstanbul’daki edebiyat çevreleri Trabzon’dakilerden daha çok tanıyor. Bugüne kadar 25 tane ödül kazanan bir edebiyatçının yok farz edilmesi beni yaralıyor. Mersin’de festival oluyor, beni çağırıyorlar, Nevşehir’de, Kapadokya’da festival oluyor, beni çağırıyorlar. Oralarda Trabzon’u temsil ediyorum. Fakat beni ben yapan topraklarda bu gibi kültürel faaliyetlere çağrılmıyoruz. Böyle davrananlar sanatı bile politize ediyorlar. Sonra da hiç sıkılmadan ‘Sanat evrenseldir’ diyorlar. Doğrusu bu çelişkiyi anlamakta zorlanıyorum. Gelin Trabzon için bir araya gelelim, her alanda bu şehri ileriye taşıyalım. İyisiyle, kötüsüyle bu şehir bizim… Gidebileceğimiz başka Trabzon yok. Bu böyle biline…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |