"Hemen yüzüne gül suyu seperek Leyla'yı ayılttılar." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
“Bir milyon şair gelse, anlatamaz aşkımı…” Titrek bedenime hapsettiğim hüzünlerim… Ve daha kimselerin bilmediği bir o kadar yalnız gecelerim var, rengi soluk-karanlıktan bile. (seninle telefonda konuşuyormuşum gibi yazıyorum işte!) -“hep seni yaşıyorum” desem, sonraları güller eksem gördüğüm her yere… Sessiz müziklere seni söylesem ve ben bir tek senden bahsetsem mahşerde… Çok mu ayıp olurdu? Seni sevmekten çektiğim ızdırapları cehennemde ki hangi ateş söndürür ki-sensizliğinde gölgemi kaybetsem neye yarar ki-bu beden, söyler misin? Sen yoksan ve hiç olmayacaksan; Allah’ım bana ayrı bir cezanı ver! Cehennemden daha beter olsun… (bak yüreğim kanıyor; sen akıyorsun damarlarımdan…) …(d)üşüyorum sensiz bir gecede, uçurumlarda ceset oluyorum. Hayalinle öpüşüyorum; inan bana çok koyuyor, sessizliğin bana… Yüz yerimden vurulmuş gibiyim, delik-deşiğim, aşkından başka çoğaldığım tek şey yine aşkın… Hep o senli aşkın/ bende içimi kemiriyor; ölmek başka bir şey yaşamanın yanında… Tıpkı sensizliğin gibi… Susuşun gibi… (konuşmuyorsun ama duyuyorum ben yine de…) “Yokluğunda yüz mevsim devirdim bu bedenimde… Sonuç: yine yoktun” Fırtına koparıyorum dallardan, kuşların kanatlarından… Telaşlı bir ikindi vakti ağlıyorum. Bir sen geliyorsun aklıma, sesin yankılanıyor içeriğimde. Düşüyorsun olağanca güzelliğinle, şaşırıyorum… Galiba sadece senin varlığınla hayata sarılıyorum… (şiirlerde adın geçiyor/ dinle bak!) Bir milyon şair gelse anlatamaz aşkımı Ne sözler sensindir! Ne de harfler… Bir tek sen varsındır içimde tarifsiz Sadece sensindir “seni seviyorum” da ki… Bir şiirden doğurmadım seni. Zaten yakışmazdın da, çünkü hiçbir söz(cük)le anlatılamazdın. Yanılmadım. Anlatmadım, sadece anlatılamayacağını ispatladım şairlere… İhtimallere kanmadım. Düşünmedim sensizliği ve kimsesizliğimde yalnız bir renk gibi siyaha çaldım hayallerimi… Üstelik zaten siyahtı düşlerim de… (sanma ki gece siyahtır/ oysa güneş yok diye ölür tüm renkler…) “ Hüzün kokan aşkları biliyorum… Ama olsun ben yine seni bekliyorum!” —bilmiyorsun ama ben en zor tümcelerden geldim sana; çevirdim hayallerimi çıkmaz sokaklardan… Adını “sen” diye, değiştirdim tüm güzelliklerin. Artık mutlulukta sensin, aşkta ve en çok ölüp tekrar doğmakta… (bak her şeyde “sen” diyorum, duy artık!) …güller de kurur artık, güller de… Küserse çiçekler sevgiliye, hangi söz acıtmaz ki ve hangi kurşun kanatmaz yaraları… Söyler misin? Sen bende bir var olup-kaybolursan hangi çiçekle beklerim kapında ve daha kaç sonbahar ayaklarının altında ezilmek için yapraklarını döker? Ağaçlar da susarsa sevgilim, nefes alamayız sakın ha unutma! (bir gidersen iki gel-ki yeryüzü biz olsun) —bir milyon şair değil; sen gel yeter ki tarifinle, hani yüreğindekiyle… ( yürek burkulmalarında ki tozlu yazılar–15 ) Emre onbey
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © emre_onbey, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |