"Bilmezlik ile ne hoştum; hayalimde ne güzellik, ne de aşk vardı." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Ülkenin hali belli, vatandaşın hali belli. Her şey ayan-beyan ortada… Amma ve lakin ilmihalimiz epey eksik. Halimizden haberimiz yok, yani halimiz hakkında ilmimiz eksik. İlmihal, eğer hal ilmi ise, ne durumda olduğumuzun farkında olmak ise; hal bilgimiz çok çok yetersiz demektir. İlmihal bilgisini sadece ve sadece abdestin farzını bilmeye, guslün farzlarını saymaya indirgediğimizden beri, etrafımızda neler olup bittiğinden, hangi fırıldaklar çevrildiğinden pek haberdar değiliz vesselam! Eskiden, hiç olmazsa haftada bir cuma vaazında, cuma hutbesinde, durumumuza dair bilgiler sunan, uyarıcı konuşmalar yapan alimlerimiz vardı, hatiplerimiz vardı. Mevcut iktidarın koltuğa oturduğu günden başlayarak uyarıcı alimlerimizin de sesleri kesildi, kısıldı ve hayatın içinden elleri ayakları çekildi. Bunların yerlerini birden bire, AB uyum yasalarını, katılım ortaklığı belgelerini cemaate yedirmeye, hazmettirmeye çalışan yeni yetme hatipler aldı. Çeşitli kılıflarla, kamuflajlarla oluşturulan sis ortamında vatan yağmalanıyor, vatan toprakları ecnebilere peşkeş çekiliyor, memleketin dört bir yanında okullar, kurslar açılıyor, haçlıları alkışlayan gençlik yetiştiriliyor. Ülke karış karış pazarlanıyor, vatanımızın haritaları başkaları tarafından çizilmeye devam ediliyor. ABD destekli kürt devletinin kurulmasına adım adım gidiliyor, İstanbul’da sur içinde Ortodoks Rum devleti kuruluyor. Patrikhanenin papazı, Amerika’dan, Avrupa’dan gelen destek mesajları eşliğinde ve sayın Diyanet İşleri Başkanı’nın alkışları arasında evrenselliğini ilan ediyor. Bu arada katılım ortaklığı belgesi açıklanıyor ki, milletimizin ve devletimizin hariçte ve dahilde ne kadar azılı düşmanları varsa alkışlanıyor ve onlara asla dokunulmaması tenbihleniyor. Yine vatanın ve milletin bütünlüğünü, birliğini dinamitleyecek dayatmalar, ödevler sıralanıyor. Peki bütün bunlar –ki saydıklarım devede kulak bile değil– namaz kılan, cuma kılan cemaati ilgilendirmiyor mu? Gazeteler, tv’ler işin başından gerçekleri gizlemeye, ters yüz etmeye sanki ant içmişler. Peki cemaat gerçekleri, halini ahvalini, ilmihalini kimden nasıl öğrenecek?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ramazan Karalar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |