“Ne Yaptın Kardeş?”
Bir süredir Türkiye, CHP lideri Deniz Baykal ile aynı partinin milletvekiline ait olduğu öne sürülen kaset skandalıyla çalkalanıyor. Buna çalkalanmak değil siyaset arenasında neredeyse tsunami etkisi yarattı da denilebilir.
Partiyi asla bırakmayacağı sanılan Baykal istifasını verdi. CHP’liler istifa kararı açıklanırken gözyaşına boğuldu. Baykal için gerçek ya da timsah gözyaşları döküldü.
Kaset olayının bir tarafı mağdur ilan edilirken diğer taraf ise unutuldu, unutturulmak istendi ya da kaderine terk edildi.
     İstifanın ardından yaşananlar ise kimilerine göre partiyi ikiye böldü, kimine göre ise partide değişim rüzgarları esiyor.
     Türk siyaset tarihinde çok önemli bir yer işgal edilecek günler yaşıyoruz vesselam!..
     Son yıllarda, seçim sonuçlarına göre “Halk CHP’ye Muhalefet Görevini Verdi” söylemleri ile karşılaşan CHP, yaşanan bu sürecin sonrasında nasıl bir noktada olacak, bunu yaşayıp göreceğiz.
     Baykal istifa etti, “geri dön” çağrıları devam ederken iktidara karşı son yılların en etkili muhalefetini yapan partinin önemli ismi Kemal Kılıçdaroğlu aday olmayacağını açıkladı.
     Ama 22–23 Mayıs kurultayı yaklaşmaktaydı ve Kılıçdaroğlu’ndan partisinden neredeyse %95 destekle başkan adaylığını açıkladı.
     Şimdi zihinlere yerleşen iki önemli soru işareti var:
     Birincisi internete düşen görüntüler CHP’ye AKP tarafından hazırlanan bir tuzak mı?
     Eğer tuzaksa şu aşamada CHP’ye hazırlanan bir tuzak olmaktan çıkmış, sadece Baykal’a hazırlanan bir tuzak halini almıştır.
     İşte burada Bekir Coşkun’un şu satırları geliyor insanın aklına:
“Baykal, gidiyormuş gibi yaparak dönecekti ki. Kılıçdaroğlu gelmiyormuş gibi yaparak geldi. Politika belki böyle bir şeydir: Gibi yapmak. Nitekim internet görüntüleri ortaya çıktığı zaman çoğumuza CHP’ye tuzak gibi gelmişti. Oysa tam tersi gibi; kaset AKP’yi götürüyor. Seçime giderken; yepyeni bir CHP… Toplumun benimsediği, güven duyduğu bir genç lider… Şimdilik inandırıcı, sevimli, sempatik, ilginç...”
İkinci düşünce ise Mevlana’nın Mesnevi’sinde anlattığı bir öyküyü hatırlatıyor bana:
Bir gün kara bir akrep yolculuğa çıkar. Yolu epeyce uzundur, yorgundur ve acıkmıştır. Uzun ve geniş bir dereye rastlar. Karşıya geçmek için uygun bir geçit arar fakat bulamaz. Derken derede yüzen birkaç kurbağa görür ve kendisini karşıya geçirmeleri için yalvarır ve kendilerini sokmayacağına dair söz verir.
Kurbağalardan birinin sırtına binerek karşıya geçmeye çalışırken suyun ortasında kurbağanın ensesi gözlerine takılır. Dayanamaz sokar ve kurbağanın kolunu bacağını felç eder. (İkisi beraberce dereye düşüp boğulur.)
Kurbağa; “Ne yaptın kardeş?” diyince Akrep; “Ne yapayım, ben akrebim ve akrepliğimi göstermek zorundayım” der.
     22–23 Mayıs Tarihinde CHP Kurultayı yapılıyor.
CHP’de belki de bir dönem daha kapanacak.
İşsizlik ve yolsuzluk söylemleriyle halkın karşısına çıkan CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin kuruluşunun 87. yıldönümünde Genel Başkanlığına adaylığını açıkladı.
CHP’nin 1946 sonrası döneminde, “Halkçı Ecevit” ve “Karaoğlan” sloganlarıyla meydanlara çıkan Bülent Ecevit döneminde, 1973 yılında yüzde 33,30, 1977 yılında yüzde 41,38 oranında tarihinin en fazla oyunu aldığı biliniyor.
Bakalım, 24 Mayıs 2010 tarihi bizlere CHP, Deniz Baykal ile yola devam mı diyecek, yoksa ‘işsizlik’ ve ‘yolsuzluk’ sloganlarıyla yeni bir imaj çizen Kemal Kılıçdaroğlu ile CHP’de yeni bir dönem mi başlayacak?
Bunu hep birlikte göreceğiz.