..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir takım şeyler görürsünüz ve "Niye?" diye sorarsınız. Ben ise bir takım şeyler düşlerim ve "Niye olmasın?" diye sorarım. -George Bernard Shaw
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Politik Olaylar ve Görüşler > Ramazan Karalar




30 Eylül 2009
Onu Tanımak ve Anlamak  
Onu Tanımak ve Anlamak

Ramazan Karalar


Bütün umutların tükenmeye başladığı bir dönemde Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Türk Milleti için bağımlı yaşamaktansa ölmek daha iyidir” diyerek Samsun’a çıkması ve bağımsızlık mücadelemizi başlatmasının yıldönümünü yaşıyoruz. Bir ulusun dirilişinin başladığı 19 Mayıs’ı yaşıyoruz.


:BBJF:
Onu Tanımak ve Anlamak
Bütün umutların tükenmeye başladığı bir dönemde Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Türk Milleti için bağımlı yaşamaktansa ölmek daha iyidir” diyerek Samsun’a çıkması ve bağımsızlık mücadelemizi başlatmasının yıldönümünü yaşıyoruz.
Bir ulusun dirilişinin başladığı 19 Mayıs’ı yaşıyoruz.
Özgürlük ve bağımsızlık mücadelemizin başladığı dönemden bu yana tam 89 yıl geçti. Bu zaman zarfında zaman zaman sahneye çıkan “…dahilî ve harici bedhahlar...” Laik Türkiye Cumhuriyetini parçalamak, bölmek için çeşitli senaryolar ortaya koymuşlardır. Aynı senaryonun bir parçası olarak Emperyalist güçler tarafından bir çok ülkeye uygulanan “Ekonomik Soykırım” bugün Türk Ulusuna uygulanmakta ve buna ülkeyi yönetenler yıllardır sessiz kalmaktadır.
Lozan görüşmeleri sırasında İngiliz temsilcisi Lord Curzon’un, baş delegemiz İsmet İnönü'ye söylediği şu söz çok önemlidir: “Gün gelecek paraya ihtiyaç duyacaksınız. Para için gelip önümüzde diz çökeceksiniz. Ve biz, verdiklerimizi teker teker sizden geri alacağız."
Bugün toplumun eğitim, sosyal ve ekonomik durumundaki bozukluğa bağlı olarak demokratik yapısında yaşanan temsil zafiyeti, bölücü ve dinci kesimin tarihte görmediğimiz bir azıtma ortamını da beraberinde getirmiştir.
Laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmak için AB ve ABD desteğinde bulunmaz bir fırsat ele geçirdiklerine inanan bu topluluk; hiçbir zaman sevemedikleri ve karanlık emellerine ulaşmada en büyük engel olarak gördükleri iki hedeften Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratarak etkisiz hale getirmek, Atatürk’ü de kötüleyerek unutturmak hayali içinde akılsızca ve ahlaksızca eylemler sergilemekten çekinmez olmuşlardır.
Yabancı ülkelerin ders kitaplarında öğrencilere tanıtılan ve hayranlıkla anlatılan Yüce Önderimiz, büyük emeklerle kurup emanet ettiği Cumhuriyet’in ekmeğini yiyen, makam koltuklarını işgal eden gafiller tarafından ders kitaplarından çıkarılmak ve yavaş yavaş tarihten silinmek istenmektedir.
Oysa bu zavallılar ve onların yoldaşı bölücüler, Yüce Önder’in her şeyden önce insan tarafını tanımak ve anlamak için birazcık okumak, öğrenmek gayreti içinde olsalar, şartlanmış beyinlerinde, hınç dolu ruhlarında yeni bir pencerenin açıldığını hissedecekler, yavaş yavaş ta olsa akıl, bilgi ve duyguyla harmanlanmış bir dehanın çağdaş aydınlığına doğru yol alarak Onu sevmeyi öğreneceklerdir.
-Her gün geçtiği yolun üzerindeki iğde ağacının kesildiğini görünce ağlayan,
-Sevdiği köpeği Foks öldüğünde matemini tutan,
-Yalova’da köşke zarar veren ağacın bir dalı kesilmesin diye köşkü kızaklarla kaydırtan,
-Savaş sonrası Çankaya’da çalıştırılan ve ayrıldıklarında çantalarında Gazi markalı sigara çıktığı için görevli personel tarafından dövüldüklerini gördüğü Yunan esirlerden özür dileyerek sigara ve para ile onları uğurlayan,
-İçki içmeyen ve beş vakit namaz kılan Mareşal Fevzi Çakmak yemekte olacağı zaman masaya içki koydurmayıp limonata ile yetinen,
-Ramazanlarda Hafız Yaşar Okuyan’a, gündüzleri Hacı Bayram Veli ve Zincirlikuyu camilerinde şehitlerimizin ruhu için hatim okutan, akşamları da huzurunda okuttuğu sureleri derin bir hazla dinleyen,
-Ankaralılar tarafından kendisine hediye edilmek istenen Çankaya’daki evin tapu tescilini, 1. İnönü savaşını kazanan orduya bağışlanmak üzere Milli Savunma Bakanlığına yaptıran,
-Yurt gezilerinde, Kara Fatma, Satı Kadın gibi Kurtuluş Savaşı’nın kahraman Türk kadınlarını buldurup ellerini öpen, vefalı, şefkatli, merhametli, inançlı, saygılı, dürüst, yüreği sevgi dolu bir insan olan Atatürk.
Her şeyimizi borçlu olduğumuz böyle bir Önder nasıl sevilmez?
Onun; parasal yardım yaparken bile ne kadar zarif bir tutum sergilediğini Yaveri Muzaffer Kılıç’ın şu anısı çok güzel anlatıyor.
“Bir gün Atatürk’le beraber Abidinpaşa’dan gelip Samanpazarı yoluyla Ulus’a geçiyorduk. O zamanlar Samanpazarı’nda bulunan üç beş dükkandan birisi Ali Efendi isimli kitapçıya aitti.
Kitapçı dükkanının kepenklerinde, nefis bir halı asılmış duruyordu. Harp yıllarının sonu olduğundan hiçbir yerde, hele Ankara’da böyle güzel bir şey görmek pek şaşırtıcı olduğu için bu halı Atatürk’ün de dikkatini çekti. Hemen arabayı durdurup indik. Beraberce dükkana yürüdük.
Kitapçı Ata’yı görünce;
-Buyrun Paşam, diyerek heyecanla bir emri olup olmadığını sordu. Paşa da bu halıyı çok güzel bulduklarını ifade ettiler ve ne için durduğunu sordular. Kitapçı;
-Paşam, bu halı bir müşterimin. Paraya ihtiyacı olmuş, satılması için bana bıraktılar. Benimle bir ilgisi yok, dedi.
Atatürk, böyle güzel bir halının çok kıymetli olduğunu, bunu halı sahibinin nereden almış olabileceğini öğrenmek istediler. Kitapçı ezile büzüle;
-Paşam, emanet koyan isminin söylenmemesini özellikle rica ettiler, müsaade ederseniz ismini söylemeyeyim, dedi.
Bu sefer Atatürk daha çok merak edip;
-Çocuk, belki halıyı almak isteyeceğiz. Kimin ve kaça olduğunu öğrenmek isteriz, dediler.
Kitapçı;
-Paşam 40 lira istemişlerdi, deyip yine halı sahibinin ismini vermedi. Atatürk halı sahibini iyice merak edip ısrar edince de, kitapçı istemeyerek ve sıkılarak;
-Abdülhalim Çelebi Hazretlerinin Paşam, dedi.
Abdülhalim Efendi, Mevlana sülalesinden gelmiş, Konya milletvekili olarak Meclis’te görev yapıyordu. Kapısı herkese daima açık, cömert, gayet güzel konuşan, Mevlevi kalpağı ile gezen,
akıllı, sevimli, hoş sohbet, özü sözü doğru bir kişiydi.
Atatürk, bu cevabı alınca çok duygulandı ve bana dönerek dükkana 40 lira bırakmamı emretti.
Hemen parayı bıraktım. Kitapçı halıyı koşarak indirip paket yapmaya koyuldu. Bu arada Atatürk, Abdülhalim Efendi’nin kişiliğinden övgüyle bahsederek;
-Abdülhalim Efendi, evdeki halısını satacak kadar parasız kalıyor ama, kapısını kimseye kapamıyor diyerek onu övdü. Sonra da kitapçıya dönerek;
-Bana bak, halıyı biz alıyoruz. Fakat halıyı Abdülhalim Efendi’nin evine yollayınız, biz oradan aldırırız. Akşamüzeri de kendilerine bir kahve içmek için geleceğimizi söyleyiniz. Dediler.
Kitapçı bu davranışa şaşırmış bize bakarken, arabaya binip uzaklaştık. Aynı akşam Abdülhalim Efendi’nin evine gittik. Kendisi bizi avlu kapısında karşıladı. Eve girince baktım halı, kapı arkasında paketli olarak duruyordu. Mütevazı evinde minderlere oturuldu, kahveler içildi.
Abdülhalim Efendi;
-Paşam halıyı almışsınız. Fakat halı evime geri geldi. Müsaade ederseniz, arabanıza koyduralım. Dedi. Atatürk de;
-Abdülhalim Efendi, halı yine bizim olsun. Biz arada sırada sana kahve içmeye geldikçe onun üzerinde kahvemizi içeriz. Diyerek halıyı açtırdılar ve odaya serdirdiler. Kahveler içildi ve sohbet edildi. Giderken Abdülhalim Efendi yine bizi kapıya kadar uğurlayarak;
-Paşam eğer müsaadeniz olursa halıyı..... derken Atatürk sözünü keserek mütebessim,
-Abdülhalim Efendi, onu sana emaneten bırakıyoruz. Her gelmemizde onu burada görmek ve üzerinde oturmak isteriz diyerek veda edip ayrıldılar.
Böylece Atatürk, Abdülhalim Çelebi Efendi’ye, kitapçıya bile belli etmemeye çalışarak ihtiyacı olan yardımı yapmış, fakat halıyı almamışlardı.”
Bu ibret verici anı; O büyük asker, devlet adamı ve devrimci liderin, en az bu nitelikleri kadar büyük olan insanlığını anlatmasının yanı sıra Onun, gerçek dindar ve üstelik bir tarikat mensubu olan Çelebi’ye saygısını göstermek bakımından da ayrı bir önem taşıyor.
Ayrıca; Herkese açık sofrasını sürdürebilmek için halısını satan bir tarikat ehlinin, dini siyasete alet ederek para, mevki ve güce ulaşan, saf ve eğitimsiz vatandaşları sömürerek trilyonluk mal varlıklarının sahibi olup sefa süren günümüz din ve tarikat bezirganlarından farklılığını da ortaya koyuyor.
Tabii ki anlayana ve anlamaktan yana azıcık ta olsa nasibi olanlara...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın politik olaylar ve görüşler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Pkk Şimdi Kimin Güdümünde
Bildiğini Bilen mi, Bilmediğini Bilmeyen mi?
"Ne Yaptın Kardeş?"
Şah! …ve Mat…
Geri Dönen Sevgili Olursun Kırşehir
Başkanı ve Vekili Kim Seçiyor?
Güçlü Demokrasi İçin Güçlü Yerel Basın
Neler Oluyor, Açılımı Niye Kimse Açamıyor?
"En Sonunda Gelip Beni Götürdüler"
Cesur Yüreklere Ne Oldu

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
"Senin Eline Diken Batar Mı?"
Kaçmak İstiyorum Buralardan…
Güneş Tekrar Parlar mı?
Bakalım Daha Nelerimiz Çalınacak?
Saadet Zinciri ve Türkiye Treni
Halimiz Belli de İlmihalimiz Eksik
Güneş Tekrar Parlar mı?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dikiz Aynası [Öykü]
"Satıldık, Uyandırın Bizi!" [Deneme]
İşte Bu Benim Ramazan’ım [Deneme]
Sizin Ampul Kaç Mumluk? [Deneme]
Her Şeyi "Örtün"! [Deneme]


Ramazan Karalar kimdir?

Lise çağlarımdan itibaren yazıyorum. Güncel olaylardan yola çıkarak yazdığım bir çok öyküm var. Ancak bir türlü yayınlayamadım. Bu öykülerin bir bölümünü Çağdaş Kırşehir gazetesinde yayınladım. Aynı gazetede güncel siyasi olaylarla ilgili köşe yazarlığı yapmaktayım. Yazdığım yazıların konusu ile yönetenlere, topluma, sisteme, yolsuzluklara, düzene, adaletsizliğe, haksızlığa karşı kendi düşünce ve fikirlerimle bir duruş sergilemeye çalışıyorum. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ramazan Karalar, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.