..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Mutlu insanlar tatlı şeylerden söz ederler. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Toplum > Osman AKTAŞ




6 Şubat 2008
Hapı Yutmak  
Bir düşünün “hapı yutmak” değimini

Osman AKTAŞ


Bir düşünün “hapı yutmak” değimini, ne kadar korkunç bir şey ifade ediyor. Bizi umarsızlıkta en uç noktaya ulaştırıyor. Geriye dönüşü yok. Peki, hiç düşündünüz mü? Hapı yutmak bu kadar korkunç ise, ya hap ne hissediyor yutulurken? Acaba kim daha şanslı, yutan mı, yutulan mı?


:CJHE:

Bir düşünün “hapı yutmak” değimini, ne kadar korkunç bir şey ifade ediyor. Bizi umarsızlıkta en uç noktaya ulaştırıyor. Geriye dönüşü yok. Peki, hiç düşündünüz mü? Hapı yutmak bu kadar korkunç ise, ya hap ne hissediyor yutulurken? Acaba kim daha şanslı, yutan mı, yutulan mı?

Kişiler arasında hap yutmanın değişik yollarını gördüm. Biri, bir bardak su ile hemen yutulan hap. Hap önce karanlık dil üzerine hapı yutacak kişinin iki parmağı ile yerleştiriliyor. Dil geri çekiliyor, parmak geri. Sonra hap için belki de geven denilebilecek dil üzerinde ilk rahatsızlık… Sonra ağız dolusu suya gömülüyor hap. Ağzın çeşitli bölümlerine çarpmadan, suyun gırtlak ve yemek borusundan açtığı yolla suyun içinden yuvarlanarak mideye düşüyor.

Bir başkası; hapı yutmakta zorlanıyor biraz. Hapı kutusundan çıkarır çıkarmaz son hızla ağız boşluğuna adeta fırlatıyor ve hemen suyu yetiştiriyor. Korkunç bir su kütlesi hap üzerine düşüyor. Önce zifiri karanlıkta çarpılan dikenli bir zemin, sonra o korkunç ve büyük su kütlesinin son hızla düşüşü... Ardından dişlere, gırtlağa, yemek borusuna çarparak ulaşılan mide…

Bir başkası; aheste hapı çıkarıp ağzına atıyor. Hap, dilin dikenli zeminine çarpıyor, ardından dişlere. Dil ile ağız tavanı arasına sıkıştırılıp, bir ileri bir geri sürtünerek yavaş yavaş zımpara yapılıyormuşçasına eritiliyor. Bu korkunç manzarayı bir düşünün; eriyen kısımlar akıyor gırtlaktan ve yemek borusundan mideye.

Bir başkası; hapı hemen çıkarıyor ve ağzına atıyor. Hap ilk çarpmasını tamamladıktan sonra, dil ile ağız tavanı arasında kuvvetlice bir sıkılıyor, dil ucuyla ağız tavanından zorla sökülerek, alt ve üst öğütücü dişler arasına alınıyor, ikiye, dörde bölünüyor (belki de beş ya da altıya). Ardından çiğnenerek öğütülüyor. Tükürük bezleriyle çamur haline geliyor, sonra su ile çalkalanan ağızdan kalıntıların zorla sürüklendiği mide.

Evet, mide; korkunç bir asit gölü… Hem kaynıyor, hem daralıp genişliyor içine düşen unsuru istenen kıvama getirmek için. Neden bilmem, ama hep mideyle ilgili bir şey düşünsem, aklıma salça kazanı gelir, aynı kaynama midede de varmış gibi.

Ve hap… Eğer şanslıysa tek parça halinde gelmez bu kazana. Tek parça halinde gelirse, düştüğü bu yerde yavaş yavaş erimeye başlayacak, kimyasal bir değişim olacak sonunda. Eninde bir şey yok. Acaba cehennem midenin gelişmiş bir fonksiyonu mu?

Sonra bağırsaklar… Midenin ara ara bir barajın kapaklarının açılması gibi açılarak bağırsaklara gönderilen çıplak sıvı… Bağırsakların sıkışması sonucu emilen sıvı… Acaba bir çocuğun annesini emmesi gibi mi, bir sürüngenin bir sıvıyı emmesi gibi mi?

Ve artıklar…

Şimdi hapı yutan mı olmak daha iyi, hap olmak mı daha iyi? Yutturan malum…





Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sevgi Ya da Aşk Algısı
"Korkma Sönmez... "" Şairi
Aşkın Tarifi
Doğanın Çılgın Yaratığı ve Aşk
Bugün 23 Nisan
Eros'a Rekabet
Temel (Siz İç) Güdü
Kendimle Empati Kurmak
Sarı Gelin
Bir İşgalin Eşkâli

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bir Veda Partisinde Veda Hutbesi [Şiir]
Düş Geçiti [Şiir]
Saat Gökyüzüne Yaklaşıyor [Öykü]
Efsun [Öykü]
10 Kasım [Eleştiri]
Sefiller ve Sefilliğe Kefiller [Eleştiri]
İslam ve Rejim [Eleştiri]
Millet Olmak İçin Toplumsal Değerler [Eleştiri]
İrade ve Kudret [Eleştiri]
Çağın Ütopyası [Eleştiri]


Osman AKTAŞ kimdir?

1965 Erzurum doğdu. Gazi üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, TDE bölümünden mezun oldu. Sırasıyla Van, Bartın, Antalya,Bursa, Ankara, Bodrum'da öğretmen olarak görev yaptı. Halen Kocaeli'bde görev yapmakta. yaklaşık 40 yıldır şiir,öykü ve eleştiri yazıları yazmakta. Eserleri: 1. ayArsız; Uludağ Yayınları 2007 (Şiirler) 2. bermudayı tek geçmek; Cinius Yayınları 2016 (Şiirler) 3. AsiMilat(ör); Cinius Yayınları 2017 (Politik Denemeler) 4. (D)OKU(N)MUŞTUK; Cinius Yayınları (Kitap Eleştirileri) 5. cennet cazgırları; Cinius Yayınları 2017(Şiirler) 6. çorak düşler ülkesi; Cinius Yayınları 2018 (Şiirler) 7. Yağmur Yankıları; Artus Yayınları 2018 (Öyküler) 8. Sessiz Çığlık; Cinius Yayınları 2018(Kitap Eleştirileri) 9. dar vakitte aşk; Cinius Yayınları 2018 (Şiirler) 10. Âşık Hüseyin Fizâhî; Cinius Yayınları 2018 (Şiirler) 11. Şuaraya Elhan Olmak; Cinius Yayınları 2019 (Şairler Üzerine Denemeler) 12. ναυάγιο αγάπης (enkaz-ı aşk): Cinius Yayınları 2019 (Şiirler)


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.