"Yumuşak olma ezilirsin, sert olma kırılırsın." -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
TCDD, İskenderun – Toprakkale arasında yol yenileme çalışmaları yapılacağı gerekçesiyle, İskenderun - Adana yolcu tren seferlerini 18. 02. 2008 tarihinden itibaren geçici olarak kaldırdı. Şimdilerde İskenderun’dan Adana’ya trenle yolculuk yapılmıyor. Görünen o ki, yaklaşık yüz yıldır yapılan bu tren seferleri 2008 yılında böylece sonlandırılmış oldu. Bu durum İskenderun için büyük bir kayıp olmuştur. Tren yolunun insan taşımacılığına kapatılması öyle tepki de çekmemiştir. Çünkü o yolu genelde ekonomik durumu iyi olmayan, dar gelirli vatandaşlar tercih etmekteydi. Nasıl geçmiş yıllarda İskenderun’dan İstanbul’a yapılan vapurla yolculuklar unutulduysa bu tren yolculuğu da gelecekte pek hatırlanmayacaktır. Ben de birkaç defa trenle Adana’ya trenle yolculuk yapmıştım. Saatlerce süren yolculuk beni hiç de rahatsız etmemişti. Bu yolculuklar hafızamda hoş bir anı olarak yerlerini aldı.. İskenderun’dan deniz kenarını arşınlayarak Toprakkale’ye varan demiryolu, Amanos’ların ayağı altından geçer. Bu seyahat toprağı kucaklayarak ve doğa ile sarmaş dolaş sürdürüldüğü için, sürenin uzunluğu ve kısalığı da hiç de rahatsız edici bir ortam yaratmaz. Cumhuriyetin ilk on yılında(1923 – 1933) memleket çelik ağlarla örülmüş; 2000 kilometre satın alınmış, 2000 kilometre de yeni demiryolu yapılmıştır. Cumhuriyet’in kazanımları birer birer elden çıkarılmıştır. Atatürkçü düşünceye sahip insanlar bırakınız elden çıkarılmayı, devletleştirmeyi hep savunagelmiştir. Ancak son elli yılda, adamakıllı yönetime gelemediklerinden, bu düşünceler havanda su dövmenin ötesine gidememiştir. Güzel ve faydalı düşünceler de hiç kâale alınmamıştır. Sadece demiryolları değil, havayolları, limanlar ve benzeri kamu iktisadi teşekkülleri böylece aynı akıbete uğramamaktan kurtulamamıştır. İşte kriz kendisini hissettirmeye başladı, yoksulluk yavaş yavaş bütün katmanları abluka altına almaya başladı. Lüks tüketime alıştık, artık cep telefonsuz, televizyonsuz, kredi kartsız, otomobilsiz, hatta yazlıksız yapamıyoruz. Tüketmeyi çok seviyoruz, üretmeyi değil. Anlatılanlar doğru çıkarsa bizleri iyi günler beklemiyor. Belli standartlara göre yaşamaya alışan insanlar, o standartların altında yaşamaya başladıklarında sosyal ve bireysel sorunlar yaşayacakları aşikardır. Bununla ilgili olarak olabilecek sosyal yarılmaların önüne geçebilmek için gerekli tedbirleri almak devletin görevleri arasındadır. İşsizlik, avarelik ve boşgezerlik adına ne denirse densin insanın en büyük düşmanıdır ve bütün kötülüklerin anasıdır. Biz buna çok da hazır değiliz toplum olarak. 1950’den sonra demiryollarına gereken önem verilmemiştir.. Yeni demiryolları yapılmadığı gibi, pek çok demiryolu da işlevsiz hale getirilmiştir. Zamanla da bu demiryolları tamamen ortadan kaldırılmıştır. Tren yolları bir ülkenin uygarlık ölçüsüdür. Çok lüks otomobiller bir ülkenin gelişmişliğini değil, dışa olan bağımlılığını gösterir. Demiryolları ise bulunduğu ülkenin özsermayesinin çapını ve bağımsızlığını ortaya koyar. Bağımsız bir ülkenin savunmasını da milli varlıkları güçlendirir. Halkımız trene, demiryoluna hep önem vermişdir. Türküler yakmış, maniler dizmiş, bilmeceler efsaneler yaratmıştır. Ne yazık ki, ona bir siyasi simge giydiren düşünce sahibi iktidarlarca gereken seviyeye gelemediği gibi mevcut halleri dahi korunamamıştır. Nasıl ki düne ait ne varsa ortadan kaldırıldığı veya söndürüldüğü gibi… Bir ülkenin doğal kaynakları elbette önemlidir, ancak toprağı bir dantel gibi süsleyen yollar, limanlar, garlar, havaalanları ve fabrikaları, tarihi ve turistik tüm yapı ve tesisler de göz ardı edilemez. İşte İskenderun… ne çok tarihi yapılar var görmezden gelinen, oysa onlarsız bir kent, beton yığınından öte bir anlam ifade etmez. Geçmişimizle övünmek kuru laflarla olmaz; düne sahip çıkmakla, saygı duymakla, onu korumakla, bakımını yapmakla yarınlara taşımakla olur. Yüzyıllar boyunca oluşan doğal oluşumlar, emek / makine gücüyle değiştirmek mümkündür. Ancak kendisine karşı yapılan hataları doğa affetmez . 23 Aralık 2008 Tarihi, doğal, turistik ve bunun ötesinde zengin bir kültürel, inanç ve düşünce güzelliklerine sahip İskenderun; adını ne şekilde duyuruyor ülkemiz kamuoyuna; bu, bilinen bir gerçek. Akdeniz’in doğusunda yer alan İskenderun sayısız kültüre, uygarlığa beşiklik etmiş bir konuma sahiptir. Mazide kalmış kültürlerin mükemmel bir sentezi olan İskenderun, kültürel yapısı ile eşine az rastlanır bir konuma da sahiptir. İçinde bulunduğu coğrafya, yaşadığı tarih stratejik özellikleri ile hep güncel kalmıştır. O’nu besleyen damarlardan önce denizyolları şimdilerde de demiryolları bir şekilde yolcu taşımacılığından uzaklaşırsa büyük bir kayıp olacaktır. …
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © kemal düz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |