Öküzün rengini dışında, insanın rengini içinde ara. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Yağmur yağıyor bu gece şehre. Herşey uykuda. Çıt çıkmıyor etraftan ama nedense benim uykum gelmiyor. Ne kadar zorlamamda göz kapaklarımı bu gece kapanmamaya niyetliler. En sonunda pes edip yağmuru izlemeye koyuluyorum bende. Nazlı nazlı iniyor her bir damla. Toza bulanmış ağaç yapraklarını, araba camlarını temizleyip öyle karışıyor toprağa. Yerlere atılan çöpleri de temizliyor yağmur suları, sel olup akarken onları da götürüyor. Bunlarla yetinmiyor yağmur ve nihayet geceyi de götürüyor giderken. Bense tozların ve kirlerin gidişine, yepyeni bir güneşin doğuşuna şahit oluyorum böylece. İnsanların çoğu yağmuru görmüyorlar ama ilk ışıklarla uyandıklarında, tertemiz toprak kokusunu çekiyorlar ciğerlerine ve gülümseyerek bakıyorlar bu yeni güne. Derken aradan günler geçiyor ve toprakta bir kıpırdanma başlıyor. Ekilen tohumlar göğe kaldırıyorlar başlarını. Rengarenk çiçekler sarıyor dört bir yanı, hem gözümüz hem gönlümüz şenleniyor. Yağan yağmur götürdüğü şeylerden sonra baharı hediye ediyor bize. Kabil bir cahillik edip kardeşi Habil’i öldürdükten sonra çaresiz kalmış kardeşinin cansız bedenini ne yapacağını bilememişti, derken toprağı eşeleyip ölü bir kargayı oraya gömen kargayı görmüş ve “yazık bana şu karga kadar olamadım” demişti. Kabil’ de aynı şekilde toprağı kazmış ve böylece kardeşini defnetmişti. Kabil bir kargadan almıştı dersini. .. Ben de yağmuru izleyip, baharı gördükten sonra yağmurdan alıyorum dersimi. Yazık bana yağmur kadar olamadım, akıtıp ta gözyaşlarımı içime, kalbimdeki günah kirlerini yıkayamadım. Nasıl ki her bir yağmur damlasını melekler indiriyorsa yeryüzüne, her bir tövbe gözyaşına da meleklerin dualarının da katıldığını hesabedip; temizleyemedim kalbimdeki lekeleri. Ancak ben Kabil gibi umutsuz değilim, hele dönülmez bir yolda hiç değilim. Biliyorum ki rahmet yağmurlarının mevsimi varken , rahmet yözyaşlarının mevsimi yok. Ne zaman kalp titrer, gözyaşı akarsa; rahmette o an iner kalbe. Benim de öğretmenim yağmur oldu böylece. Karar verdim ğözyaşlarımı yağmur yapıp kalbime tövbe tohumları ekmeye. Madem ki yağmur rahmettir, benim tövbe tohumlarımda elbet yeşerir…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © ayşe kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |