Ýste, sana verilecektir; Ara, bulacaksýndýr; Çal ve kapý sana açýlacaktýr -Ýncil |
|
||||||||||
|
Dün düþündüm. Liseli yýllarýma doðru yolculuk ettim. Beden derslerini sevmezdim. Beden hocamýz sürekli okulun geniþ bahçesinde ýsýnmamýz için bizi koþturur, “týk nefes” kaldýðýmýzda da boynundaki düdüðü birkaç kez üfler, ardýndan da “Saðlam kafa saðlam vücutta bulunur” “koþmaya devam” derdi. Þimdi ben küresel ýsýnma dönemine girmiþ, kan kokan dünyamýzýn, Türkiye’sinde atalarýmýzýn söylediði bu öz sözün ne kadar “abes” olduðunu düþünmekteyim. Neden bu kanýya vardým? Posta kutuma þu son aylar haber üstüne haber ve felaket senaryolarý düþmekte. Her birini tek tek açýp, çoðunu okumadan siliyorum. Bir yazý dikkatimi çekti. “BÝLÝP DE SUSMAK ORTAK OLMAKTIR. M.DOÐRU/06.11.2009” Önce silmeyi düþündüm, çünkü son zamanlarda sýklýkla kafamýzý “GDO’lar ile dolduran bilgilerden biri” diye düþünüp, silecektim ki, faremin ucu þu yazýlarda takýlý kaldý. “Allah Allah, þimdi bu ne demek oluyor?!.” Diye yüksek sesle kendime sordum. Gören duyan da “bu kadýn aklýný mý, oynattý, kendi kendine konuþuyor?” demezse de þaþarým. Ve yazýnýn devamýný okuduðumda enikonu afakanlar geldi kafama. Ben bu kafayý saðlam tutmam için evimin bahçesinde koþsam neye fayda? Efendim haber þu; (*)“…Prens Charles Kaz Daðý'nda kendisi için yetiþtirilen organik sebzeleri ülkesine götürüyor. O civarda yaþayan birkaç aile sürekli kraliyet ailesinin sebzesini yetiþtiriyor ve kraliyet ailesi sadece bu sebzeleri kullanýyor… “ (**)“…Cumhurbaþkaný Talat, Köksal Toptan'a bir yemek sýrasýnda 'Türkiye'de en son yediðim domateslerin tadý hala damaðýmda' demiþti. Bu konuþma üzerine Toptan, Talat'a 'En kýsa zamanda size hormonsuz Anavatan domatesleri göndereceðim' sözü vermiþti. Abdullah Gül'e hormonsuz domatesleri emanet ediyor, Cumhurbaþkaný Gül de Toptan'ýn bu masum ricasýný yerine getiriyordu. Meclis Baþkaný Toptan'ýn Ankara'da ancak bir hafta araþtýrma sonucunda hormonsuz domates bulabildiðini de duymuþsunuzdur…” Benim güzel ülkem yok Kürt açýlýmý, yok Ermeni, Alevi, Sünni tartýþmasý, 1937 ve öncesine gidip de eskileri deþip; yüzlerce Türk Askerimizin uykusunda katliamýný yapmýþ, Dersim’li Aþiret Reislerinin “askere gitmicez, vergi vermicez” diye baþlattýklarý isyanlarý tartýþmaya açarsak, yok baþý açýk, kýçý açýk, magazin haberleri vs, vs, oyalanýrsak olacaðý buydu… Ne mi olmuþ? Benim güzel ülkemin %75 verimli tarým topraklarýnýn içine Ýsrail bir güzel etmiþ edeceðini. Tohumlarýn içine hastalýk yerleþtirmiþ, ayný zamanda zirai ilaç satýmýný da kendi tekeline almýþ. Ne acý bir gerçek ki, artýk “Köylü kendi bahçesinde tohum býrakmayacak” Çünkü tohum kullanma yasasý Ýsrail’in elinde. Eðer aksi olursa Uluslar arasý mahkemede yargýlanacakmýþ. Vah baþýmýza gelenler vah! Nasýl bir tehlike gelecekte bizi karþýlayacak, kimsenin haberi yok sanýrým. Var da susmayý ve “herkese ne gelecekse bize de o gelecek” düþünceleri ile ne hak arayan var ne de hak isteyen… Bir sürü soru az buçuk saðlam aklýma üþüþtü. Efendim 115 bin çalýþaný olan Tarým ve Köy Ýþleri Bakanlýðý, 30 tane Ziraat Fakültemizle, 70 Üniversitemizle, 50 tane tarým araþtýrma enstitülerimizle elimiz kolumuz mu baðlanmýþ? Ya 10 bin iþsiz kalmýþ ziraat mühendislerimizi neden sahiplenmemiþiz? Asýl konuya geleyim; Ýsrailli araþtýrmacýlar genleriyle oynadýklarý tohumlarýn bir gramýný nerdeyse bir gram altýna denk fahiþ fiyatla Türkiye’ye satýyor. Bu tohumlar bir ekimlik ve bir kez satýn almakla da kurtulamýyormuþuz. Nedeni ise genetik tohum topraðýmýza zarar verip kendisine alýþtýrýyormuþ. Artýk hep bu ölüm tohumunu ekmek zorundaymýþýz. Üstelik toprak bir daha geri dönüþü olmayan kansorejen maddelerle kaplanýyormuþ. Buna en somut örneði de patatesleri ile meþhur gözbebeðimiz olan Niðde’de ki patateslerde “kanserojen” maddeler olduðu tespit edilmiþ ve artýk o topraklarda “patates” ekimi yapýlmýyormuþ. Haydaa, artýk “sarý patates” sofralarýmýzda olmayacak. Tekirdað’ýn bazý bölgelerinde ayçiçeði ekimi olmuyormuþ. Yerine laleler ekilmiþ. Haydaa, artýk “ayçiçeði ve yaðýný” dirhemle mi satýn alacaðýz? Asýl beni baþka bir haber düþündürüyor. Hani bir zamanlar “Çernobil Faciasý” ile güzel yurdumun Karadeniz bölgesinin toprak dokusu da etkilenmiþ, hatta daha sonralarý da Tansu Çiller Çayý ile tanýþmýþtýk. Kuþburnu çayýný uzun yýllar sabah kahvaltýlarýmýzda “kanser olma” korkularý ile içmiþtik. Oðlumun arkadaþý ders çalýþmak için zaman zaman bizim eve gelir. Rizeli gencin ailesi Karadeniz’de “çay bahçeleri” olan bir aile. Bu gence sordum: “Sizin çay ekiminizde hangi gübreleri kullanýyorsunuz oðlum?” Verdiði yanýt kanýmý dondurdu: “Adý Tayyip olan suni gübreleri çocukluðumdan beri kullanýrdýk. O tohumlarý kullanmazsak, tarlada çay yetiþmiyor. Þimdi Tayyip deðil de daha farklý suni gübre alýyoruz, ama onlar da bir öncekilerin aynýsý.” “Yani, yerli gübre deðil!” “Hayýr, deðil, yerli gübre eksek çay yetiþmiyor ki.” “Siz onlarýn ölüm gübreleri olduðunu ve topraðýnýzý öldürdüðünü biliyor musunuz oðlum?” “Valla, bilsek ne çýkar ki Emine Teyze, ben çocukluðumdan beri babam ve diðer çay eken çiftçiler o gübreleri kullanýyor, yasaklanýrsa çiftçi isyan eder…” Haydiii, buyurun buradan yakýn!.. “Saðlam kafa saðlam vücutta bulunur.” Sözünü bilgi daðarcýðýmdaki tedavülden kaldýrýyorum. Ýçtiðim de, yediðim de kanserojen içeren “ölüm” gýdalarý beni zaten kanser etmiþ durumda. Elimde koskoca Edremit Devlet Hastanesinin Epikriz Raporu vardýr. Þimdi ben bilgilendim, öðrendim, BÝLÝYORUM ve bildiðim için SUSMAM ne anlama geliyor? Elimden ne gelir ki? Kimi kime þikâyet edeceðim? Hele ki, TBMM’sinden resmen yasayla jet hýzýyla geçmiþ, ülkemize ithal edilmekte olan bu ölüm tohumlarý için BEN ne yapabilirim ki? ÞÝMDÝ BEN SUÇLU MUYUM? ASIL SUÇLU KÝM? Emine Piþiren/Bursa 04.11.2009 Dip Not: (*)(**)http://www.genelhaberler.com/yazi_goster.php?id=1966
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Emine Piþiren, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |