..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Hiçbir şey yaşam kadar tatlı değildir. -Euripides
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Dinler, İnançlar ve Ateizm > Ömer Faruk Hüsmüllü




4 Mart 2010
Kitapsız Bir Din Doğdu,haberiniz Var mı?  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Tek tanrılı semavi dinler gibi bir kitaba sahip değil bu yeni din,ancak çok güçlü bir tanrısı var. Bu tanrı ödüllendirme ve cezalandırmayı öteki dünyaya bırakmaz,her şey bu dünyada olur ve biter.Hem de anında!O tanrıya sahipsen yaşadın,değilsen yandın… Bu tanrı ya kağıttandır,ya da madenden.Bankalarda yatar, kasalarda, cüzdanlarda, ceplerde saklanır.


:DDHE:


Bazılarının bazılarını neden peygamber olarak gördüklerini anlamak için lütfen bu yazıyı sabırla okuyunuz…

Zırvaladığımı düşünenler olacaktır,ama gayet ciddiyim.Evet tekrar ediyorum kitapsız yeni bir din doğdu…
İsterseniz önce din nedir sorusuna kısaca bir cevap arayalım:

Din bir inançlar sistemidir.Doğaüstü bir güç ya da güçlere inanılır. Dinlerde kutsallar ve ahlaki öğeler , çeşitli ayin ve uygulamalar yer alır.Kısacası bir değerler toplamıdır din.
Dinler öteki dünya hakkında bilgi vermekle birlikte bu dünyaya ait birtakım kurallar da koymuşlardır. ”Günah ve sevap” yaptırımları ile insan davranışlarını düzenlemeyi amaçlarlar.

İnsanoğlunun bilinen tarihinin her döneminde din olmuştur.Din uğruna verilen mücadelelerin,dökülen kanların haddi hesabı yoktur.Üstelik yapılanların hepsinin de kutsal bir amaca yönelik olduğu iddia edilmiştir..

Kendilerini din adına yetkili gören kişiler de toplumsal yaşamda olumlu gelişmeler sağladıkları gibi birçok olumsuzluğu da neden olmuşlardır.
Mesela felsefenin babası olarak kabul edilen Sokrat’ın öldürülmesi buna bir örnektir.Sokrat’ın yaşadığı toplumda çok tanrı inancı vardı,ama o tek tanrıya inanan bir anlayışa sahipti.Bu ve kendince yanlış olduğunu düşündüğü diğer konularda halkı uyandırmak için konuşmalar yapıyor,rastladığı her kişiye düşüncelerini anlatıyordu.Sanırım mevcut dinsel inanca karşı çıkarken bazılarının menfaatlerine zarar verdiğini fark edemiyordu.Çünkü oradaki esnafın çoğu tanrı heykelleri yapıp satarak geçimini temin ediyordu.Tek tanrılı bir din anlayışı onların kazancını engelleyecekti.Bu nedenle Sokrat’ı şikayet ettiler ve yargıçlar da ölüme mahkum ettiler.Baldıran zehirini içen büyük filozof bu yaşamdan ayrıldı.Bunun gibi sayısız örnek bulabilirsiniz tarih sahnesinde.Yani kısacası din her zaman bazı insanlar tarafından kullanılmak istenmiştir,kullanılmıştır.
*
Neyse tekrar konumuza dönelim:

Tek tanrılı semavi dinler gibi bir kitaba sahip değil bu yeni din,ancak çok güçlü bir tanrısı var.
Bu tanrı ödüllendirme ve cezalandırmayı öteki dünyaya bırakmaz,her şey bu dünyada olur ve biter.Hem de anında!O tanrıya sahipsen yaşadın,değilsen yandın…
Bu tanrı ya kağıttandır,ya da madenden.Bankalarda yatar, kasalarda, cüzdanlarda, ceplerde saklanır.
Peygamberi bir tane değildir.Çoktur ve her geçen gün daha da artmaktadır.Patron, yazar, bürokrat, politikacı, kısacası aklınıza gelebilecek her statüye sahip kişiler peygamber olarak karşınıza çıkabilir.Bu sayılanlar kitapsız dinin ruhban sınıfını oluştururlar.
Tek bir millete ,topluluğa özgü bir din değildir. Tüm dünyaya yayılmıştır.Evrensel olma özelliği taşır. Küreselleşme ya da globalleşme hikayeleri ile tüm dünyaya yutturulmak istenmesinin nedeni budur.

Bu dinin müritlerinin sayısını milyarlarla ifade etmek gerekir.Hatta en fazla inanana sahip olduğunu da iddia edebiliriz. Bu din müritlerini çoğunlukla samimi olarak başka bir dine inanan insanlar arasından seçer.Çünkü saf ve temizdirler,farkına varmadan kendilerini bu dinin içinde buluverirler.Müritlerin çoğu böyle bir dini benimsediklerini anlamazlar,söyleseniz karşı çıkarlar,ama biat etmekten de geri kalmazlar. Sadakaya,dilenciliğe alıştırılırlar,verilene şükrederler. Veren sanki babasının malından veriyormuş gibidir;halbuki bilmez ki verilen kendi malının ufacık bir parçası bile değildir.
Bu dine karşı direnmek çok zordur.Bükülmeyen bilekleri büker,eğilmeyen başları eğer, el-ayak öpmeyen dudakları öper hale getirir.

Bu dinsel anlayışa göre,yararlı olan şey iyidir,doğrudur.Felsefi bir temelden kaynaklanan bir inanç biçimidir.Pragmatist düşüncenin bir ürünüdür.Yarar için her şeyi mübah sayar.Mesela milyonlarca insanı öldüren bir savaş, sömürüldüğü için açlıktan kırılan bir ülke,hastalıktan ölenler , üç kuruş için çalışmaktan canı çıkanlar, kaynakları hızla tükenen dünya, doğallığını kaybeden,kirlenen bir doğa…bu din mensuplarını enterese etmez. Bütün bunlar olurken bazılarına yarar sağlanıyorsa mesele yok demektir.

Bu dinsel anlayışın ilk bilgilerine ilkçağ filozoflarında rastlamakla birlikte,asıl temellendirmenin Kapitalizmin gelişmesinde öncü olan İngiltere’de John Stuart Mill ve Amerika’da Charles Peirce,William James ve John Dewey tarafından ortaya atılan fikirlerle yapıldığını söyleyebiliriz.Bazen “İnsancıllık” öğretisi olarak da karşımıza çıkabilir.Kısacası Pragmacılık ya da Pragmatizm dediğimiz şeydir bu…
Bir felsefi kaynakta bu anlayış bakın şöyle özetleniyor:
“Pragmatistlere göre bir düşünce, yaşamımız için elverişli olduğu sürece “doğrudur”.İyidir yerine doğrudur diyebiliriz; çünkü bu iki kavram birbirinin aynıdır. Doğru sözcüğü inanç alanında iyi olduğunu ispat eden her şeyin adıdır. Doğru olan, belirli sebepler ölçüsünde aynı zamanda iyidir. “Bizim için neye inanmak doğru olurdu?” desek bu söz şu anlama gelir: Neye inanmak zorundayız? Bu sorunun karşılığı şudur: İnanılması bizim için daha iyi olan şeye inanmak zorundayız. Şu halde, bizim için daha iyi olan ile bizim için daha doğru olan arasında hiçbir başkalık yoktur.Pragmatizm doğruyla iyiyi birleştirmektedir. Yani Erdem yaşayışımız için elverişli olduğu sürece, pratik fayda sağladığı hallerde doğrudur. Her şey pratik fayda ölçüsüne vurulmalıdır. Her şey pratik faydaya göre değerlendirilmelidir.”

Kısacası her şeyi fayda ölçüsüne vurmak gerekiyor.
Tabii ki böylesini bir anlayışın nesnelliğinden bahsedemeyiz.Tamamen öznel bir yaklaşımdır.Çünkü bir insan için faydalı olan şey bir başkası için zararlı olabilir.
**
Bu dinin amacı bir dünya imparatorluğu kurmaktır,tabii kendi yönetimlerinde…
Aç gözlüdürler,doymak bilmezler.Acımasızdırlar.Vatan,millet gibi kavramlarla alay ederler. Hatta vatanı bir kadının bilmem nesine satabileceklerini çekinmeden söylerler.
Dünyadaki sermayenin,silahların,zenginlik kaynaklarının önemli bir kısmını ellerinde bulundururlar,ama gene de bu onlar için yeterli değildir.Hepsini ele geçirmek amacındadırlar,hepsini…
Tüm insanlığa hizmet etmek,barışı sağlamak amacıyla kurulduğu iddia edilen beynelmilel kuruluşlar tam tersine bunların çıkarları doğrultusunda çalışmaktadırlar.O nedenle Birleşmiş Milletler’in, IMF’nin, Dünya Bankası’nın v.s çok iyi sorgulanması gerekmektedir.

**
Son söz: Bazıları bu din sayesinde çok şey kazanacaklar/kazanıyorlar ,ama insanlık aksine çok şey kaybediyor/kaybedecektir.Dünyamızın sonu geldi galiba;çünkü bu küresel tehdit gezegenimizde yaşayanların görecekleri en son,en büyük tehlike olacaktır.




.Eleştiriler & Yorumlar

:: Elinize, aklınıza, klavyenize sağlık hocam
Gönderen: Bekir Öğretici / , Türkiye
6 Mart 2010
Balzac'ın roman tiplerinden birisine söylettiğ söz geldi aklıma "Ben çağımın adamıyım, paraya taparım madam." Aslında bu konuda söyleneeck o kadar çok şey var ki, bu dinin en belirgin ve çarpıcı özelliği en sağından en soluna kadar milyarlarca müridinin olması sizin de belirttiğiniz gibi. Saygılar.

:: ELE
Gönderen: Levent Ölçer / , Türkiye
4 Mart 2010
Extinction Level Event diye bir tabir vardır bilimde. Nesil Tüketen Seviyede Olaylar gibi kötü bir çeviri yapabilirm.. Ama anlamı budur.. Dinazorları yok eden bir meteordu diyor bilimadamları.. İnsanlığı da galiba kapitalizm yok edecek. Güzel bir yazı Ömer Bey.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın dinler, İnançlar ve ateizm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sadaka Kutusu Mu Rant Kapısı mı?

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Atatürk’ün Ordu - Savaş ve Barış Hakkındaki Sözleri
Türk Devletleri Ne Zaman Kuruldu ve Ne Zaman Yıkıldı?
İnsanoğlu Dur ve Dinle!
Kızılderili Soykırımı / American Natives Genocide
Bayrağın Türklerde Önemi
Kitapları Yakın, Kütüphaneleri Yıkın!
Facebook’a Bir Önerim Var
Mağaranın Kamburu Romanından Seçmeler…
Eleştirinin Eleştirisi - 3
İktidara Gelebilmek İçin Tüyolar!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Siyasi Taşlama: Neşezâde - 2 [Şiir]
Siyasi Taşlama: Karamsarzâde [Şiir]
Kusurî"den Tırtıklama [Şiir]
Zam Zam Zam... [Şiir]
Tırtıklama (Kazak Abdal'dan) [Şiir]
Yoklar ve Varlar [Şiir]
İstanbul,sana Âşık Bu Kul [Şiir]
Âşık Dertli"den Tırtıklama [Şiir]
Namuslu Karaborsacı [Şiir]
Dostlarım [Şiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yıldırım adını kullanarak çeşitli forumlara yazı yazdım. İddiasız iki romanım var. Çok sayıda siyasi içerikli yazıya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öğretmeniyim. Yazmaya çalışan her kişiye büyük bir saygım var. Çünkü yazılan her satır ömürden verilen bir parçadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Az veya çok okuduğum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.