..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Dünyaya geldiğinden, dünyada bulunduğundan, dünyadan gideceğinden hoşnut olan bir kimse görmedim. -Namık Kemal
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Toplum ve Birey > M.Nazım Güler




29 Kasım 2010
Bölgede Okuyan Çocuklarımız ve Sınav Maratonları  
M.Nazım Güler
Çocuklarımız geleceğimizdir; zaferleri de başarılarında gizlidir. Gelin, onların gizli elleri biz olalım ve onlara sahip çıkalım. Elbirliğiyle onları, başarıdan başarıya taşıyalım.


:BJEA:
BÖLGEDE OKUYAN ÇOCUKLARIMIZ ve SINAV MARATONLARI

Bildiğimiz gibi, Türkiye’de öğrencilere uygulanan sınavlar, ülke genelinde aynı soru ve ölçülerde ve tek tip yapılmaktadır. İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa’da yapılan Fen Liseleri ve Üniversitelere giriş sınavları ile KPSS vb. her türlü sınava girenlere sorulan sorular, geri kalmış bölgelerimizde; örneğin, Hakkari, Şırnak, Mardin, Adıyaman, Batman, Siirt gibi yerlerdeki öğrencilere de olduğu gibi aynen sorulmaktadır.

Peki, TC’nin batısı ile doğudaki eğitim ve öğrenimin altyapıları aynı ve eşit midir ki, bu iki farklı bölgelerin öğrencileri aynı sınavlara tabi tutulabiliyorlar? İki bölge (doğu ve batı)’nin Fen Liseleri, Anadolu Liseleri, Düz Liseleri ve Meslek Liselerinin hiç birinde eşit koşullarda eğitim verilmiyor. En iyi okullar, batıda; en iyi öğretmenler, batıda; en iyi üniversiteler, yine batıdadır. Bu açık kayırma, gayet açıktır.

Bu demektir ki, “Merkezî” olan eğitim sistemi gereğince, ayrı bölgelere farklı muameleler yapılmaktadır. Ülkeyi her alanda yönetmenin yanısıra eğitim ve öğretimin de kararları tek ve aynı merkezde alındığı ve uygulandığı için, bu bariz dengesizlik oluşmaktadır.

Hepimiz biliyoruz ki, bu ülke, tek bir merkezden artık yönetilemeyecek kadar geniş ve büyüktür; çetrefilli ve çok yönlü sorunları bulunmaktadır. Yerinde tespitler yapılmadan, yerinde çözümler üretilmeden, idarecileri, bölgesel sorumluluklar taşımadan hiçbir sorun, sağlıklı bir şekilde çözüm bulamaz ve çözümler için zamanında doğru müdahaleler de olamaz.. İdari ve işlevsel her alandaki sorunlar için bu böyledir…

Ancak, ana sorunlarımıza çare bulununcaya kadar, hiçbir sorunumuzu, merkezi idarenin insafına havale edemeyiz, etmemeliyiz. Bizim de yapabileceklerimiz olmalıdır.

Örneğin; çocuklarımız, batıdaki iyi eğitimli öğrencilerle yarışırken, aynı sınava, eşit olmayan koşullarla girerken, altyapı ve eğitim boşluklarını asgariye indirmek için neler yapabiliriz veya neler yapmalıyız ki, çocuklarımız, başarılı olabilme çetelelerini daha yükseğe çıkarabilsinler?! Bunun için okul yönetimleri ve öğretmenleri, özel dershaneler ve öğretmenlerinin yanı sıra, öğrenci ve velilerine de büyük sorumluluklar ve görevler düşmektedir.

Batıdaki kolej öğretmenleri, özel dershane öğretmenleri, çoğu yerde, öğrettikleri kitapların yazarı olabiliyorlar; doğudaki öğretmenlerin çoğu ise, ya stajyer düzeyinde, tecrübelerinde yenidirler veya eksik kadrolar nedeniyle, kimi boş geçen dersleri, branş dışı öğretmenlerle idare edilip eğitimleri geçiştiriliyor. Yeterince donanımı olmayan öğretmenlerle ya da sözleşmeli ve ücret karşılığı (gönülsüz çalışmak zorunda bırakılan ve haksızlıklara uğramış) öğretmenlerle eğitim boşluğu (idare) ediliyor. Bunlar da, eğitsel alanda çocuklarımızın aleyhine sonuçlar doğuran yetersizliklerdir ve ihmallerdir.

Batıdaki öğrenciler, okullarındaki laboratuarlarda deneyli eğitim görüyorlarken; doğudaki öğrenciler, çoğu yerde laboratuarlarının kapısından içeriye adımlarını bile atamamışlar ve deneylerden mahrum bırakılmışlardır.

Batıdaki öğrenciler, 25- 30 kişilik sınıflarda eğitim görüp; öğretmenleriyle birebir çalışabilirken; doğudaki sınıflar 50- 70 arasında olup, bazen öğretmenler, öğrencilerini bile tanıyamaz durumda kalabiliyorlar.

Bütün bu ihmal ve haksızlıklar karşısında, mevcut duruma kader deyip, kendimizi ve çocuklarımızı boşluğa; işi de oluruna bırakamayız. Bu acı durum karşısında, kimler, neler yapabilir? Soruna şöyle bir baktığımızda;

Bir kere, bölgedeki öğrenciler kadar, öğretmenler de aynı mağduriyeti ve ihmalkârlığı yaşıyorlar. Her şeye rağmen, ellerindeki koşullar (okul ve sınıfların mevcudu, kadrolu öğretmen yetersizliği, laboratuar eksikliği, akademik sorunları vs.) göz önüne getirilince, öğretmenler, öğrencilerini, daha sistematik, planlı ve programlı yetiştirmek gayretiyle mücadele vermeleri gerekmektedir.

Öğretmenler, sürekli test sınavlarıyla öğrencilerini test edip, onları, genel sınavlara hazırlıklı hale sokmalıdırlar. Öğrenci velilerini, sıklıkla bilgilendirmek için onlarla sıkı bir diyalog ağı geliştirip, çabada işbirliği sağlamaları gereklidir. Sık sık veli toplantıları yapmak; çocuklarının sınav sonuçlarını onların cep telefonlarına yollamak, vb. yöntemlerle diyalogda işlerlik kazandırıp, ortak çabaları yaşam bulmalıdır.

Veliler neler yapabilir ve neler yapmalıdır? Görmeleri gereken durum şuna benzer; onların çocukları, batıda eğitim gören çocuklarla aynı yere gidiyorlar ve bunun için karşı yakaya (Fen Liselerine veya Üniversitelere) geçecekler; ancak batıdakiler Galata Köprüsü gibi kolay imkânlarla geçebiliyorlarken; kendi çocukları ise, tahtaları sökük, yer yer dökülen asma köprülerden yaya geçecekler. Burada velilere düşen, çocuklarının bastığı tahtaları tahkim ederek, yürüyebilmelerini sağlayarak, zoraki de olsa karşı yakaya (Fen Liselerine veya Üniversitelere) geçmelerine yardım etmektir.

Tahtaların tahkimi nasıl olacaktır? Veliler, öncelikle kendilerini tanımalılar; acaba çocuğuna yaklaşımında totaliter mi davranıyor; yoksa yapıcı mı yaklaşıyor? Kendi pozisyonunu doğru tespit edip, kendi eksiklerini gidermelidir. Öncelikle, çocuğuna güven verip, onu, en az kendisi kadar düşündüğünü ona hissettirmesini bilmelidir.

İkinci olarak, çocuğunu tanıyor mu? Çocuk, derslerini çalışması gerektiğinin sorumluluğunda ve bilincinde midir? Önünde bir amacı var mıdır? Okulda olduğu gibi, evde de, planlı ve programlı ders çalışması gerektiğinin bilincini edinmiş midir? Değilse, bu bilinci çocuğa aşılamada veli de, en az öğretmeni kadar çaba göstermelidir. Baskı yapmadan, ona, kendi sorumluluklarını hatırlatmalıdır. Çocuğuna, ders çalışma ortamı hazırlamalıdır. Çocuğun bir çalışma odası (ya da köşesi) olmalı; kendini sınamak için her ders için bol test üniteleri olmalıdır. Ona, yardımcı kitaplar sağlanmalıdır. Eğer velinin gücü yetiyorsa, çocuğunun eksiklerini gidermek ve boşluğunu aldırmak için, iyi eğitim veren bir dershaneye de yollamalıdır.

Bütün bunlar sağlandıktan sonra; veliler, gerek okuldaki sınıf hocalarıyla ve gerekse dershane hocalarıyla sıkı iletişim gerçekleştirip; çocuğunun okuldaki hal ve davranışlarını, derslerinin durumunu öğrenmeli ve öğretmenlerin tavsiyeleri varsa, o doğrultuda hareket etmelidirler.

Ayrıca veli, çocuğu, ne tür arkadaşlar ediniyor, sınıfta ders dinliyor mu; öğretmenlerine saygılı mı; ders anlatmalarına kalkıyor mu; dershaneye de gidiyorsa, oradaki durumu nasıldır, diye hocalarından bilgi almalıdır.

Şayet, çocukların bir eksiği veya olumsuz bir davranışı varsa, onun bu durumu, velinin okul ve dershane ziyaretleri sayesinde erken fark edilip, telafisinde rehber öğretmenlerinin yol göstermesiyle birlikte çözümler üretebilirler. Veli, hiçbir şey için gecikmiş olmaz böylece.

Görüldüğü gibi ve anlaşılacak olan sonuç şudur; okul hocaları, dershane hocaları ve velilerin işbirliği sayesinde ve öğrencinin kendine olan özgüveni ve mücadelesi sayesinde, batı ile olan aramızdaki eğitim, öğretim açığını özel bir çaba ile en aza indirebiliriz. Çocuklarımızı, planlı, programlı olarak; gönüllü ve bilinçli bir çalışmaya teşvik edebilirsek; hocalarından ve velisinden her türlü desteği de görünce, bu çocuklarımızın başarmamaları için hiçbir neden kalmaz ve başarısızlık asla olamaz.

Çocuklarımız geleceğimizdir; zaferleri de başarılarında gizlidir. Gelin, onların gizli elleri biz olalım ve onlara sahip çıkalım. Elbirliğiyle onları, başarıdan başarıya taşıyalım.
Selam ve sevgiyle kalın.

M.Nazım Güler
info@mnazim.com

http://www.mnazim.com/konu-bolgede-okuyan-cocuklarimiz-ve-sinav-maratonlari-840.html



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplum ve birey kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ev Bir Okuldur; Eğitim, Oradan Başlar!.
Unutmayalım ki Öğrencilerimiz, Geleceğimizdir!.
İki Dil Fobisi ve Bölünme Korkusu
Gençliği Harcayan ve Tüketen Diziler
Bally'cilerin Hali ve Yöneticilerimizin Duyarsız Ahvali

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sadece Yazmak, Yazarlık Mıdır?
Bu Ülkede Barışı İsteyen Var Mıdır?
Tahammülsüzlük, Gelecek Korkusundandır!
Hatip Dicle Olayı, Açılıma ve Çözüme Çomak Sokmak Mıdır?
Demokratik - Kürt Açılımı Nereye Kadar?
Kendi İrademiz Varsa Özgür Olabiliriz.
Kocaman Bir Asır Heba Edildi; Neden veya Kimler İçin?
Seçim Sürecinde "Demokratik" Yalanlar Yarışı Başlayacaktır!..
Kürtleri Temsil Sorunu ve Çözüm Sürecine Dair
Bilge Köyü Vahşetinin Gerçek Sorumluları Kimlerdir?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Yüreğime Lehimliyorum Seni [Şiir]
Veda Edemem! [Şiir]
Uyan Ey Zergan Deresi! [Şiir]
Seni Arıyor Gözlerim [Şiir]
Dağlar Yüreğimi, Bu Dağlar! [Şiir]
Esirin Olmuşum [Şiir]
Tu Her Bijî Yilmaz Guney [Şiir]
Sende Buharlaşmaktayım [Şiir]
Ben, Kendim Olmak İstiyorum. [Şiir]
Zor Kabulleniriz [Şiir]


M.Nazım Güler kimdir?

www. mnazim. com ------- M. Nazim Güler Kitap okumak, Şiir yazmak, Resim yapmak özel zevklerim arasındadır. Vücudumu zinde tutacak ve koruyacak kadar spor yaparım. .

Etkilendiği Yazarlar:
Yoktur, kimsenin günahını almayayım.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © M.Nazım Güler, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.