..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ağlamak da bir zevktir. -Ovidius
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yüzleşme > Didem Duruöz




9 Ocak 2011
Korkuların; Engellerindir Yaşam Sevinçlerinin!  
Didem Duruöz
Yazımı okumadan önce Ali Yerli Beyin Kırılma başlıklı yazısını okumanızı öneririm, yazım da kendisinin önerdiği bir düşünceyi de sorguladığım için. Sadece kendimi harekete geçirmeye çalışıyorum, hayatın içine doğru, doğru bir adım atmak için güç topluyorum. Okuyan herkese teşekkür ederim. “Kol kırılır yen içinde kalır” durumu değil bu. Çoktan yırtılmış yen ve bırak kolu kemikler bile çıkmış dışarı. O kemiklerin yerine oturtulması bir de kaynaması var sırada. Hiçbir zaman eskisi gibi olmayacağı da malum üstelik. Bir anlık düşüncesizlik ve ardından gelenler. Bazen hatalar affedilir. Bazen de hataları affetmek, insanlara ağır gelir. Oysa ki; affetmedikçe üstümüzde birikenler bizi ezdiği gibi, enerjimizi de tüketir. Peki hangi hatanın affedilip, hangisinin affedilmeyeceğine karar veren içimizdeki hangi sesdir? Bu kararı, kendisine bile dillendirip, dillendirmemeye insan neye göre karar verir? Düşüncelerimi duymamak için müziğin sesini sonuna kadar açtım, yine de onlardan kaçamadım. Gözleri, kulakları kapatmak, bilginin girebileceği her yolu tıkamak gerçeklerden kaçış için yeterli değil. Duyulan bir söz, hiç duyulmamış gibi zihinden silinemiyor, “ Sen bunu duymamış say “demek yetmiyor. Kırılan bir vazonun yapıştırıldığında eskisi gibi olmadığı gibi, bazı şeyler de geride bırakılamıyor. Ali Yerli Bey’ in önerdiği gibi su gibi olmak lazım aslında, sadece insanın kalbinin değil, başka şeylerin de su gibi olması lazım.Olumsuz duygular ruhu istila ettiğinde kırıldım ya da incindim demek yerine bulandım demeyi seçtiğinde kazanan kişinin kendisi ve yıkılmayan ilişkileri olacak, dünyanın dönüşü durmayacak. Yeni bir adım, yine bir adım daha kolay atılacak. İnsanın kendi içinde yarattığı hastalıklardan kendini arındırma yolu açılmış olacak.


:BICB:

“Kol kırılır yen içinde kalır” durumu değil bu. Çoktan yırtılmış yen ve bırak kolu kemikler bile çıkmış dışarı. O kemiklerin yerine oturtulması bir de kaynaması var sırada. Hiçbir zaman eskisi gibi olmayacağı da malum üstelik. Bir anlık düşüncesizlik ve ardından gelenler. Bazen hatalar affedilir. Bazen de hataları affetmek, insanlara ağır gelir. Oysa ki; affetmedikçe üstümüzde birikenler bizi ezdiği gibi, enerjimizi de tüketir. Peki hangi hatanın affedilip, hangisinin affedilmeyeceğine karar veren içimizdeki hangi sesdir? Bu kararı, kendisine bile dillendirip, dillendirmemeye insan neye göre karar verir?

Düşüncelerimi duymamak için müziğin sesini sonuna kadar açtım, yine de onlardan kaçamadım. Gözleri, kulakları kapatmak, bilginin girebileceği her yolu tıkamak gerçeklerden kaçış için yeterli değil. Duyulan bir söz, hiç duyulmamış gibi zihinden silinemiyor, “ Sen bunu duymamış say “demek yetmiyor. Kırılan bir vazonun yapıştırıldığında eskisi gibi olmadığı gibi, bazı şeyler de geride bırakılamıyor.

Ali Yerli Bey’ in önerdiği gibi su gibi olmak lazım aslında, sadece insanın kalbinin değil, başka şeylerin de su gibi olması lazım.Olumsuz duygular ruhu istila ettiğinde kırıldım ya da incindim demek yerine bulandım demeyi seçtiğinde kazanan kişinin kendisi ve yıkılmayan ilişkileri olacak, dünyanın dönüşü durmayacak. Yeni bir adım, yine bir adım daha kolay atılacak. İnsanın kendi içinde yarattığı hastalıklardan kendini arındırma yolu açılmış olacak.

Yeri geldiğinde zihin de su gibi olmalı. Ancak suyun başı boş bırakılmamalı, su bulduğu her delikten içeri girer. Küçük yaramaz bir çocuk gibi ısrarlı, tutarlı ve kararlıdır, yayılmak doğasından kaynaklanır. Hiçbir engel tanımaz önünde, en ufak hatayı affetmez, her türlü fırsatı kullanır, ulaşır emeline. Gizli-saklı tanımaz, doğru-yanlış ayırmaz. Sadece doğasını yaşar, su bencildir demek gereksizdir, duygulardan bi haberdir. Bazen zevk verir bazen ise acı. Aslında doğru kullanıldığında, işini yapmasına engel olunmadığında, gerçekler göz ardı edilmediğinde, gerekli tedbirler ihmal edilmediğinde, yararlı ve karlıdır.

İnsanın kendine yapacağı en güzel yardımlardan biri ki bu aynı zamanda olgunluğun işaretlerinden biri; insanın kendine rağmen, kendini aşmasıdır. Ve herkes kendi yolunu, kendi bulmalıdır. Reçetesi yok bu işin, her sorun kişiye özel ve çözümü kişinin içinde saklı.Yeter ki doğru çözümün sesini duyabilsin ve onun gereklerini yerine getirmeyi kolaya kaçmadan gerçekleştirsin.

Duygular yönlendirir çoğunlukla insanı, bazen göz önünde olan, bile bile tercih edilen duygular, bazende zihnimizin, yüreğimizin derinliğinde kök salmış, onların farkında olmadığımız için bizi yöneten duygular. İş onları görebilmekte, duyabilmekte, bize kazandırdıklarının ve kaybettirdiklerinin farkına varabilmekte. Ve ne istediğine karar verip, ona göre kendini yeniden programlayabilmekte. Ah, bir de terzi kendi söküğünü dikebilse…

Suçluluk duygusu ile kıvranmak ve harekete geçmemek... Neden kendine eziyet ediyorsun, kimden ve nasıl, neyin intikamını aldığını sanıyorsun?Korkma artık kendinden ve diğer her şeyden!

Yaşam seni çağırıyor her an, her dakika! Yardım her an yanında. Bazen duysan da onun “Bana Katıl” diyen sesini, korkak kulakların kapatıyor kendini ve elinin tersi ile tepmiş oluyorsun en güzel şeyleri. Korkuların; engellerindir yaşam sevinçlerinin!

Kaçıp gidiyor ömrün ellerinden ve sense rüzgara kapılan uçurtmasını kaybetmiş çocuk gibi ağlıyorsun sadece onun peşinden. Kaldır başını ve yakala uçurtmanın ipini, yeniden dalgalandır göklerde uçurtmanı. Sıkı tut bu sefer hayatın ipini elinden kaçırma! Hayal Et, İste, Dene, Başar Başarama ama Yine De Yaşa!

Bil ki; en büyük korkun engeller, başkalarına zarar verecek bir şeyi, fırsat olarak görmeni. Fırsatı değerlendirmek için yapman gerekenlerden kaçınma. Korku hakim olduğu için kararlarına, yapıp yapamayacağını düşünme, farkına vardığın an atla üzerine, bir fırsatı daha kaçırma!

Yaşa Hepsini, Tüm Duyguları, Anı, Anında Yaşa! Hisset; sevinci, acıyı, hüznü, kızgınlığı, kırgınlığı, haksızlığı, adil olmayı, şaşkınlığı. Kırıl,Yıkıl, Düş, Kır Duvarları ve Yeniden Doğ, Yeniden Yaşa, Yeniden Başla Hayata. Deneyimlerinle var olursun, acılarınla büyür olgunlaşır kendini bulursun.

Zamanı geldiğinde, yaşam kırıklıklarının karşısında kalbinin, zihninin, ruhunun ve benliğinin cam gibi kırılması yerine, Ali Yerli Bey’ in dediği gibi “Su Gibi Bulanmasını” deneyimleyeceksin, deneyimlerin sayesinde.

Kalbindeki, zihnindeki, ruhundaki yaralar belki de yeniden kanamayacak ya da en azından kanadığında doğru pansuman yapmayı öğrenmiş olacaksın yaralarına.

Ve en önemlisi de Prof. Dr. Kemal Sayar’ ın da dediği gibi “Yaralarından İbaret Olmadığını” hatırlayacaksın. Hayatın içinde pişecek ve yeni yaralardan korkmanın hayatına taşıdığı zararlar yerine; yaşam acılarını yeri geldiğinde yenmenin keyfine varacak, yeri geldiğinde yaşam acılarına yenilmenden aldığın derslerle yola devam etmeyi bileceksin.

Merak etme yaşam yolunda yalnız değilsin. Tercih edip, sevgini ve senin için önemini onlara hissettirdiğinde, sevdiklerini iyi gününde de kötü gününde de imkanları ölçüsünde, yanında bulacaksın. Yandığında, yıkıldığında, yaşamın yükü ağır geldiğinde kollarına, bazen bir telefonla bazen bir mesajla sevdiklerinin yükünü hafifletmeye çalıştıklarının farkına varacaksın. Kiminin omzunda ağlayacak, kimine sarılacaksın. Kimi ile bazen bir bakışla, bazen bir mimikle anlaşacaksın. Sevildiğini hissedecek ve içini dökerken karşındakine, belki sana uygun olan çözümü, kendin bulacaksın.

Korkularından korkmamayı başarmak, sadece senin elinde. Korktuğun halde cesur davranmayı tercih edip uygulayamadığın takdirde, yaşam kırıklıkların çoğalacak gitgide. Yaşadığın mutlu anların bile, bazen değeri gözünde azalacak. Kendinden başka suçlunun olmadığını bilmenin verdiği suçluluk içinde, başkalarını suçlamaya ve gerçeklerden kaçmaya devam ettiğinde, kendi yarattığın kısırdöngü kaosun içinde yok olup gideceksin günün birinde. Sona yaklaştığında ; kırılmamak, kırmamak adına yaşanmadan yaşlanılan, hiçbir yerde esamesi okunmayan, zaman zaman, söyleyecek sözü, anlatacak anıları, akıtılacak gözyaşlarının yanında atılacak kahkahaları da olmayan biri olduğuna yanacak, işin işten geçtiğini o zaman anlayacak boş kollarına bakakalacaksın.

Ölmedikten sonra hiçbir zaman çok geç değil. Güven kendine ve bir adım at ileriye. Unutma, mutlaka senin hayatında da, tökezlediğinde seni tutmak ya da sızılarını azaltmak için bir işaret bekleyen en az birisi var. Sıfır hatayla hiç yaşamamış olmaktansa, binbir hatanın yanında bazı başarılarla hayatı tamamlamakta fayda var.

Didem Duruöz
                                                   

.Eleştiriler & Yorumlar

:: merhaba
Gönderen: Hülya Akyıldız / , Türkiye
20 Ocak 2011
Korkular: Aslında insan tek kendi olduğunda korkusuzdur aslında cesurdur... Fakat etrefında sevdikleri varsa eğer onlara zarar verecekse kendi davranışları duyarlı bir insan korkaktır evet ama korkusu kendi için değil sevdiklerine zarar verme korkusudur mutsuz etme korkusudur değer verdiklerini... Her ne kadar korkular ele alsada hayatı yaşamı eline karşısında cengaver olmak, olabilmek gereklidir doğru anda doğru zamanda... Güzel okunası yazıniz için teşekkür ederim Yüreğiniz dert görmesin saygılar... İçten samimi, değerli ve anlamlı yorumunuz için çok teşekkür ederim.Yorumunuza katılıyorum, okuduğumda aklımdan geçenleri sizinle paylaşmak istedim, beni düşündürdüğünüz için ayrıca teşekkür ederim.Kendi olmak benim için başlı başına bir korkudur, sanırım bencilliğim; güven, sevgi ve onaylanma konularındaki dengesiz ihtiyacım, bu cümlenin sorumlusu. Sevdiklerine zarar verme korkusu gereksiz ve aşırı boyutlara ulaştığında kişinin kendisini sezdirmeden mutsuz eder.Bazen kuşların uçabilmesi için yuvadan düşmeleri gerekir.Bir de;korkular bizim ellerimizden kaynaklanır, hayat sadece aracıdır.Doğru yer, doğru zaman beklemek ya da aramak, anın geçip gidişini gözden kaçırmamıza da neden oluyor bence bazen.Sizin de yüreğiniz dert görmesin, sevgi ve saygılarımla.Didem

:: Teşekkür
Gönderen: ALİ YERLİ / , Türkiye
11 Ocak 2011
Yazınızı beğenerek okudum. Bir yazımdan alıntı yapmışsınız. Çok gurur verici. Bir de bana ilham verdiniz ve aynı temayı işelyen bir yazı yadım. Teşekkür ederim.Rica ederim, yazımı beğendiğiniz için esas ben teşekkür ederim.Hemen sizin yazınızı okuyorum.Saygı ve Sevgilerimle.Didem

:: Merhaba, hoş geldiniz...
Gönderen: Ömer Faruk Hüsmüllü / , Türkiye
11 Ocak 2011
Moral verici, motive edici güzel bir deneme. Zevkle okudum. Okumakla kalmayıp uygulamaya da geçirmek gerek tabii ki... Selam ve saygılarımla.Merhaba Ömer Faruk Bey, hoşbuldum, haklısınız uzun zamandır yoktum,şu an bulunduğum yerde internet bağlantım oldukça sorunlu.Zarif yorumunuz için çok teşekkür ederim.Sevgi ve Saygılarımla.Didem




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yüzleşme kümesinde bulunan diğer yazıları...
Duru Sohbetler 2
Sarmaşık Sakal Yansımaları
Gündüz Düşlerim 2
Sekiz Saniye Yansımalarım B
Kendimi Kaybettim, Hükümsüzdür!
Öylesine
8 Saniye Yansımalarım A
Hataya ve Hayata Dair
Ölen Hangisi?
Siz=ben

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Cem Mumcu - Kendine Bakma Kitabı
Duru Sohbetler 1
Anlamlandırma Arayışı
Hayal Kafesi
Bir Aldanışın Ardından
Gözlem Yansımalarım2
Kısalara Selam
Gözlem Yansımaları
Gündüz Düşleri 1
İyi ki Var Can Dostlar

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Kırılmak [Şiir]
Yaşam yakında yakala [Şiir]
Sanatla Soluklanmak [Şiir]
Haykırmak İstiyorum [Şiir]
Anne Çocuk Eğitim Vakfı - Anne Destek Semineri [Öykü]
Gelen Gülüş [Öykü]


Didem Duruöz kimdir?

Kendini arayan, dünyayı ,hayatı anlamlandırmaya ve onun içinde etkin olarak var olmaya çalışan, suskunlar ordusundan ayrılmaya çabalayan biriyim. Yazılarımda bazen; aklımdan, yüreğimden, içimden geçenleri, bazende farklı kişilikleri deneyimleme örneklerimi görebilirsiniz.

Etkilendiği Yazarlar:
Doğan Cüceloğlu, Jülide Sevim, Üstün Dökmen, Louise Hay,Allice Miller,Leyla Navaro,Emre Kongar,Kemal Sayar, Milan Kundera, Engin Geçtan,Türkay Demir, Gabriel Garcia Marquez, J.R.R.Tolkien,


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Didem Duruöz, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.