..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Şiir, duyguların dilidir. -W. Winter
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
İzEdebiyat - Yazar Portresi - harun şeker
harun şeker - Araştırma
Site İçi Arama:


Son Eklenenler
  Topacımın Kabarası Yok (harun şeker) 7 Şubat 2011 Anı 

Kasabadaki bir çocukluk hatırası

  Tiryakisi Olmak (harun şeker) 30 Ocak 2011 Yaşam 

tUTKUN VE TUTSAK OLMAK

  Nevbahar Oldu (harun şeker) 31 Mayıs 2009 Anılar 

Baharı nasıl karşıladık.

  Yerköprü'den Taşkent'e (harun şeker) 31 Mayıs 2009 Doğa ve Dünya 

Asıl şelale burada ama bilen yok.

  Gavut ve Gölle (harun şeker) 28 Şubat 2009 Yaşam 

Yöresel yemekleri hikaleştirdik.Belki sizinde çocukluğunuzu yansıtır.

  Dışarda Sonbahar İçerde Bitmeyen İşler (harun şeker) 3 Aralık 2008 Pastorel 

Bazen herşey bunaltırya insanı işte tam o zamanda ne yapmalı bence.

  Otuz Üç Yaşına Kadar Neler Öğrendim (harun şeker) 2 Kasım 2008 Günlük Olaylar 

Öğrenecek ne çok şey var ama ben bazılarını öğrendim.Aslında herkes bunları biliyor ama ne kadar farkındayız.

  Sanal Dünyada Zamane İnsanı (harun şeker) 3 Ekim 2008 Yüzleşme 

Zamanımızın insanı doyma duygusundan uzak,amaçsız ve yorgun dolaşıyor caddelerde....

  18. Yüzyılda Göksu Vadisindeki Köyler (harun şeker) 14 Ağustos 2008 Anadolu Kültürü 

Bilinmeyenleri ortaya çıkardık.Yeni bir belge niteliğinde.

  Köylü Annelerin Günü (harun şeker) 3 Ağustos 2008 İyileşme 

Annelere ve çocuklarına

 

 



Araştır herşeyi, yaz


  24.08.2008 19:18:36  

ZAMANE İNSANI
Artık sevgiler de sanal. Özlemlerde. Hayat koşturmakla geçiyor. Bir başka yorgundur zamane insanı.Tükenmeyen kuyruklar, acılar ayrılıklar. Hasretler dinmiyor. Kavuştukça artan hasretler var . Artık karşılıklı konuşurken canlı seyrediyorsun dostlarını. Ama hasret eskisi gibi değil, muhabbetlerde öyle...Bir mektup parçası kadar doyurmuyor, bu canlı konuşmalar. Görüşmeler, konuşmalar, boş ve anlamsız. Kaç tilki dolaşıyor artık zihnimizin  kıvrımlarında bilmek daha zor.
İçimizde  bir yalnızlık ve yoksulluk var. Aldıkça eşyaları daha da artıyor bu
Yoksulluklar, açlıklar. Daha fazla, al al al yine  de aç gözümüz doymuyor.Tıpkı susuzluğunu gidermek için kar yiyen adam gibi yedikçe artıyor susuzluğumuz.
            Artık anneler, babalar, kızlarını sevmiyor. Paran varsa etrafında yalandan dostların var. Paran yoksa kapını çalan da yok.İftarların bile karşılığı var artık. Herkes kendi sınıfından yada üst sınıftan insanları  çağırıyor, sofralarına. İftarlar da  bile  sırasıyla. Siz gördünüz mü bir yoksulu , bir öğrenciyi başka sınıf insanların arasındaki sofrada.
Sevgilerde artık korkutuyor beni . Seni seviyorum demek Ferhat a dağ deldirirken, günümüzde farklı anlamlara geldi .Şefkatli bakışlarda yok artık. Başları okşanan çocuk da
zor bulunur bundan böyle. Beklentimiz olmadığı yerlere telefon dahi etmezken, işimizi yapacak olanlara ne hediyeler almıyor muyuz? Annemize almadığımız hediyeleri kimlere almıyoruz ki.
İnsanlar açlığın dan ölürken, bazıları da obezite den kurtulmanın çaresini arıyorlar. Koştukça daha çok yoruyorlar kendilerini . Ah!! Yalnızlıklarımızı otolarda ki müziğin sesiyle bastırmaya çalışmıyor muyuz? Çevremiz gittikçe daralıyor. Daraldıkça  biz de daralıyoruz.
Stres de bizim ayrılmaz bir parçamız olmuş . Hastane köşelerinde dostlar, akrabalar yalnız.
Ziyaretçileri yok. Anneler,  babalar , kardeşler,  bakım evlerinde. Yılda bir kez de olsa günlerini bekliyorlar . Ya gelirse…. Diye. Bayramlarda akraba ziyareti değil, otelin yıldızını soruyorlar.Sahi sizin ki kaç yıldızlı?
Çocuklarımız bir yarışçı . Hep hayatı boyunca birilerini geçsin ki, bir yere gelebilsin. Geçemeyenler  ise,  bir başka bahara bıraksın ümitlerini.Yada yıllarca içinde bir uhde olarak kalsın ne çıkar bundan. Üstte kalana ne mutlu , altta kalanın vay haline.
            Bekarlar evli olmadıkları için umutsuz ve üzgün, evlilerde bekarlıktaki kadar serbest ve huzurlu değil. Kaynanalar gelini beğenmez, gelinler kaynanayı. Kız annesine gitmek ister; babası tatlı gel kızım der, kaynata oğlum gelini getir der gelin “aman bıktım annenden ,baban dan” der. Dost bildiklerin harcamak için bekler köşe başlarında. Yüzüne gülüp de arkandan ne dolaplar döndürür , yıllar yılı dost sandığın insanlar . İhtiyacın varsa biraz paraya,  istemekten dönersin maskaraya.  Gel gülme arkadaş, sende dua et bu bahtı karaya. İnanmazsan yaz bir kenara.
            “Çabuk unutuluyor nice ölen kahramanlar” dese de birileri; Unutulanlar, unutanları asla unutmazmış. Ne yapalım kader der,  geçeriz bazen. Her yokuşun bir inişi, Bal yapan arının arkasında iğne varmış. Gül dikensiz, fasulye, kökensiz olmazmış.
            Yorgunum bunları düşünmekten.Yorgunum…Çok yorgunum. Bitmekte olan sularımızı mı düşüneyim.Tasarruf etmediğimiz parayı mı, havayı mı , tabiatı mı , tasalanayım. Dostluklar içinde dostsuzluğu mu, düşüneyim. Kusursuz dost arayanı mı?


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © harun şeker, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.

 

Bu dosyanın son güncelleme tarihi: 03.12.2024 21:03:40