Þiir, tarihten daha felsefidir ve daha yüksekte durur. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
POETÝKA “Poetika” sözcüðünün kökeninin, eski Yunanca’daki “poesis” sözcüðüne dayandýðý varsayýlýyor. Poesis, “Yapma, kurma” anlamýna geliyormuþ. Antik Yunan’da, tiyatro yapýtlarýnýn dili olarak olarak þiir, yaþamýn sürekli içindeydi. Ülkemizde, kimini görece ayakta, kimini ise pek çok ören yerinde yýkýk dökük gördüðümüz anfitiyatrolar, o zamanlarýn yaþamýna bugün de tanýklýk ederler. Poetika sözcüðüne, ilk kez, Ý.Ö.300’lü yýllarda yaþamýþ olan Aristotales’de rastlarýz. Aristo, Poetika adlý yapýtýnda, o zamanlar, tiyatro aracýlýðýyla günlük yaþamýn ayrýlmaz parçasý olan þiir üzerinde düþünür. “Þiiri güzel yapan nedir, þiir bilgisi nedir?” diye araþtýrýr. Aristo’dan sonra, Horatius þiir sanatýný inceler. Horatius’tan sonra, 1674 yýlýna deðin bu konuda yazýlmýþ yapýt varsa da bugüne ulaþmamýþ. Avrupa, Rönesansýný yapýp da klasisizmle birlikte, sanatçýlar, geçmiþin, Antik Yunan’ýn izlerini bulmaya baþlayýnca þiir sanatýyla ilgili sorular da tekrar gündeme gelir. Üçüncü bilinen ve önemli poetika, Fransýz Boileau(1674) tarafýndan yazýlýr. Avrupa yazýnýnda, Boileau’nün ardýndan, her döneme, akýma ait pek çok poetika yazýlýr. Rus yazýnýnda Mayakovski’nin poetikasý ünlüdür. Bizim yazýnýmýzda ise poetika üzerine düþünce üretme Tanzimat’tan sonra baþlar. Namýk Kemal, Ziya Paþa, Muallim Naci, daha sonra Servet-i Fünun, Milli Edebiyat dönemlerinde de kimi sanatçýlar, çeþitli yazýlarýyla görüþlerini dillendirirler. Þiir üstüne düþüncesini geniþçe ve baðýmsýz bir yapýtla ilk kez ele alan Ahmet Hamdi Tanpýnar’dýr. Edebiyat Üzerine Makaleler adlý yapýtý bu konuda yazýn tarihimizde bir ilktir. Tanpýnar’dan sonra poetika konusunda basýlý yapýt vermiþ sanatçýlar olarak, Salah Birsel, Ýlhan Berk ve Ýsmet Özel’i biliyorum. Özel’den sonra yazan varsa burada dile getirmediðim için þimdiden özür dilemem gerekir. ÝNTERNETTEKÝ ÝKÝ OZAN/ÞAÝRDEN POETÝKA SESLERÝ Yazýnsal Yaratý Üstüne Fikir Uçuþmalarý dizisinin önceki bölümlerinde, þiirin temelinde, ozan soluðunun yattýðýný, ancak insanlýðýn bugünkü güzelduyu(estetik) ve bilgi birikiminde vardýðý noktada, salt soluðun yeterli olamayacaðýný anlatmaya çalýþmýþtýk. Ýnsan, Ses’ten Söz’e/sözcüðe geçtiðinde, Söz’ü bilinçle ürettiðinde, donattýðýnda, çoðalttýðýnda yavaþ yavaþ þiir de oluþtu. Söz, boy attý, genleþti, iç seslerini, þarkýlarýný oluþturdu ve sýnýr tanýmaz oldu. Söz, insanýn sesinde, dilinde, tininde, aklýnda yaþam bulur ve çoðalýrken, insan da varoluþunu kavradý. Bu olaðanüstü bir kaos ve olaðanüstü bir düzendi. Hem ulu, kutsal bir ayrýþma, hem olaðanüstü tümleþme ve alýþveriþ... Söz’ün týlsýmýna en yakýn insan, Ozan’dý. Büyücüydü, otacýydý, þamandý, kamdý. Çünkü Ozan, o görkemli, gizemi çözülmez evrenin, yeryüzündeki izdüþümüydü, kutsaldý. En iþe yarar söz ondan çýkardý. Canlar ve ölüler ve ölümler ondan sorulurdu. O, zanaatkâr ve sanatkârdý, þarkýcý ve çalgýcýydý, seçilmiþti ve seçkindi. Kabilesinde, oymaðýnda tekti. Ýþte o günlerden, bugünlere gelindi. Onlar el verdi ozan/þaire. Sevgili okur, benim “þiirde, güzelduyu (Estetik) yaratýcýlýðýnýn gizemi” diye tanýmladýðým poetikaya dönelim. Anlý þanlý poetikalarý bulup okumak olasý. Ben sizlere internette þiirleriyle tanýþtýðým iki ozan/þairin, güzelduyu yaratýcýlýðý sürecini, bunalýmýný, sancýsýný nasýl yaþadýklarýný kendi dillerinden aktarmak istiyorum. Ýþte adeta poetika. Birlikte izleyelim: Þiir ve Ýd’den “Birdenbire bastýran zorlu bir rüzgar gibi, boran gibi, fýrtýna gibi, sessiz yýldýrýmlarla gelir... Ýlkin parýltýlar... Ardýndan ýþýklar... Hareler, bildik kýyýlara çarpar, öncesiz kýyýlara yankýlanýr, sonrasýzlýða sürüklenir... (Esin, ozan-evren iliþkisi... Esriklik baþlýyor./V.Sevil) Derken, yine anlarýn eklem noktalarýndan ses, ezgi, aný ve görümler düþer. Yine alacalý ebrular kýpýrdanýr, halkalar iç içe yayýlýr. Derken yeniden parýltýlar, yeniden sessiz yýldýrýmlar, bir de bakarsýn ki, düþlem titreþimleri kayan yýldýzlar gibi art arda patlar... (Evren, ozanýn içinde. Yoksa ozan mý evrene karýþtý? Tanrým, söz geliyor...Ve müzik, resim.../V.sevil) Nereden gelir nereye gider bilemezsin, anlayamazsýn. O yýldýzlý týnýlar sürükler, savurur, fýrlatýp atar gönlünü, özlemlerin, gölgelerin, ve umutlarýn sonsuz sahillerine. (Labirentlerdeyiz...Nerdeyiz?../V.Sevil) Kazadan kurtulan yolcu gibi, bilinmeyen kýyýlara varýrsýn. Çakýmlar canýný yakar, büyük çýnlamalar, uðultular oluþur ruhunda. Beynin ve yüreðin yýrtýlacak gibi olur.. Çakýmlarla yýkanýr, arýnýrsýn. Artýk vardýr, tek, Sen ve O: Ego deðil, Ýd’ sindir. (Ýd’sindir...Sýnýr yok...Denetim yok.../V.sevil) Evreni açýlmýþ görürsün. Tanrý sana bakar. Evrensel Tanrý... Kozmik eli senin üzerindedir. Bunu hissedersin. Bilirsin. Tek o bakar sana . Seni gördüðünü, seni izlediðini sezersin. Çünkü, tek o okur þiirlerini. Saklý yüreðinin en gizli acýlarýný, en kutsal özlemlerini o bilir. Sen öyle deðerlisindir ki bilemezsin. Ama o þiirlerini ezbere bilir. Saçlarýna dokunur, seni kucaklar, kollarýnda tutar, rahat ve huzurlu uykularda emzirir seni. O hep bebek halinle seni sever. Ve seni hep öyle görür. O’nu sevmesen bile, bil ki, daha dünyalar kurulmadan çok önce, o hep seni sevmiþti. O’na inanmasan bile, o sana inanýr. (Nereye, nasýl bir yaklaþma bu böyle?../V.Sevil) Büyük sessizlik olur. Büyük yalnýzlýk olur. Beethoven gibi alkýþ seslerini iþitemezsin. Bir melek elinden tutar ve yüzünü yeryüzüne döndürür. “Çok uzak yüzyýlda bin yýl süren gün” tamamlanýr. Hiçbir þey görmez, hiçbir þey duymazsýn. Esrik yüreðin sendeler. Yumak yumak birbirine geçmiþ, kenetlenmiþ, düþünceler, düþler, hülyalar, o fýrtýnadan geriye kalan týnýlar, uðultular bakarsýn kaðýda dökülmüþtür: Ýþte o þiirdir. (Doðum...Evrenin, varoluþun en büyük gizemi.../V.Sevil) ..........þiir belki de id'in en büyük ödülüdür. Ýþte bu nedenle olsa gerek, þair aynada kendini gördüðü gibi þiirini dýþarýdan, dýþtan göremez. Çünkü o þiirin içindedir, þiir de onun içinden çýkmýþtýr. Onun için en zor þey þiiri yorumlamaktýr. Çünkü þiir binbir baþlý Lerna Hydrasý gibidir. Asla tümden çözümlenemez, bilinemez, yok olmaz ve ölmez.” Þiir ve Ýd- Hulki Can Duru/Ýzedebiyat.com. Ýþte ozanýn içsel yolculuðu, yaratý süreci...Ýnsanýn en derinlerindeki canlýnýn, en çýplak ve dizginlenmez halinin þiir sanatýný doðuruþu, söze bürünüþü...Kaos...Sýnýrsýzlýk... Peki, þiir, salt id’in izdüþümü olabilir mi? Ozan, binlerce yýldýr iyice olgunlaþmýþ ben ve üst beni, çiðneyebilir ya da yok sayabilir mi? Sanýrým, burada þair devreye giriyor. Duyguyu; kendi seçimine, çaðýnýn dayatmalarýna göre ya içe yönlendirerek, bunalýmý baþat ve süregen kýlarak iþliyor ya da dýþa yönelterek, toplumunun, çaðýnýn sorunlarýna açarak, sýnýrlarý orada zorlayarak, orada o içsel acýnýn kapsama alanýný geniþleterek daha ötelere ulaþmak istiyor. Ortaya çýkan iç-dýþ ve biçim-öz iliþkisinde/çeliþkisinde, en uygun ve güzel çözümü üreten, kesiþme noktasýný yakalayan da ozan/þair oluyor ve sanýrým ölümsüzleþen ozan/þairi ölümsüz kýlan da bu beceridir. H.C.Duru, þairin, bilginin devreye giriþini, iþçiliðini, emeði anlatmamýþ yazýsýnda. Belki, eleþtirmenler ya da iyi þiiri arayanlar çözsün, dedi. Þimdi de yaratý sürecini, bir baþka ozan/þairin satýrlarýnda ve dizelerinde izleyeceðiz: Ben Sana Demedim mi Olric’den “Ýðnedenliðinde bir avuç minyatür kuþlar vardý haným kýz, hangisini batýrsan tenine acýmazdý bedenin.Gülerdi biri, gülerdi diðeri, ama bilmezlerdi acýlar havzasýnda çoktan yol almýþ ruhunun kuþlarý rotasýz kelimelerdi, Aðlardý biri, aðlardý diðeri, bilmezlerdi yine nereye gider içindeki yolculuk ,ömrün zincirinden boþalmýþ yelkovan gibi ekseninde dönüyorsun deðirmenlerin. Emanet þiirler tiryakiliðinde un olup akýtýyorsun yazdýklarýný. (Haným kýz, iðnedenlik...Kadýna biçilen rol...Bakýn nasýl batýyor iðneler. Acýlar havzasýnda yol alan kuþlar...Rotasýz kelimeler...Boþalmýþ yelkovan...Un olmak/öðütülmek acýnýn deðirmeninde...Denetimsizliðe doðru, sýnýrsýzlýða...Akmak.../V.Sevil) Lambayý neden söndürdün Olric!.Þu lanet olasý lamba dedim ,neden odayý karanlýða gömdün. Görmüyor musun kaðýdýn üstüne metaforlar karalýyordum. Beyin boþalmasý diyorum. Þu lanet olasý karanlýkta karýncalar beynimi oyuyor. (Karýncalar beynini oyuyor...Üstben(Süperego) çýkamýyor devreden, rahat býrakmýyor. Kadýn olduðu için mi bu denli rahatsýz edici üstben? Sahi neden kadýn ozan/þair azdýr çaðlar boyunca?../V.Sevil) (Ben sana demedim mi Olric?)” (Ama Olric’i kovamýyor. Neden?../V.Sevil)” ...........-Hayýr susmayalým Olric, içimizdeki delileri boþaltalým odanýn ortasýna, kurgulayalým. (Delileri boþaltmak...Kurgulamak...Ozan, þairi /cevheri iþleyeni mi çaðýrýyor? /V.Sevil) Lacivertiðnedenlik// Edebiyatdefteri.com ......................... Ruhumdaki Taylar’dan “kalbimin çeperlerinde ölüm abdestsiz hüzünler sarmaladý yelelerimi tanrý emzirmedi çocuklarýný geri çekti düþleri birikti tutsak kuþlarým gözlerimde külrengi su kum saati aktý gecenin derinliðine (Derinlerin, en derinlerin kendine çekiþi...Uyku yok...O, uçmak isteyen bir tay...Henüz izin yok. Ne acýlý bir süreçtir bu, bu ne sancý?...Bu ne kendine sýðamayýþ...Ya sizin sancýlarýnýz?...Kývranýyor musunuz?../V.Sevil) ......................... “ruhum çimenlerin þarkýsýný duydun mu? beni çaðýrýyor sonsuzluk doðuya mý gideyim güneþ doðurdu kendini her defasýnda yoksa kuzeye mi düþeyim karlarýn ortasýna (Duyumsayan, düþünen her insandaki yalnýzlýk, kaçma, kabýna sýðamama, isteyip de söyleyememe, ulaþamama...Ama böyle dile getirmekten yoksunluk...Ýþte þiir ben oluyor, ben de þiirim, ozanýn dilinde...Lacivert’in dizelerinde bütün bu duygularý en derinlerimizde duyumsarken, kendi þiirinin sýnýrlarýna sýðamayýþýna da tanýk oluyoruz./V.Sevil) “ruhum atla çýlgýn taylara al beni uçur yelelerinde yol al kendince rüzgâra doðru (Ýkircimlenmeler, baskýlar dindirmiyor özgürlük ve sýnýrsýzlýk özlemini...Yeryüzü dar ona ve þiire...Pegasus O, kim koyarsa koysun sýnýrlarý aþmalý, baþka çare yok/V.Sevil)” Ruhumdaki Taylar//lacivertiðnedenlik Edebiyatdefteri.com Ýþte þiir, iþte yaratý ve týkanma anlarý... Sýçrama, aþma isteði... “Onun için en zor þey þiiri yorumlamaktýr. Çünkü þiir binbir baþlý Lerna Hydrasý gibidir. Asla tümden çözümlenemez, bilinemez, yok olmaz ve ölmez.” diyor, Hulki Can Duru. Doðru elbette.. Ozan kendi sýnýrlarýný ne denli aþtý, kendi derinliklerine ne denli indi?..Yeryüzünü ne kadar dolaþtý, neler gördü?..Evrenle tümleþmede katedilen yolda hangi duraklarda?.. Okurun derinliklerine inmede hangi duraklarda?..Okur ozaný içselleþtirmede hangi sýðada?.. Uygarlaþtýkça ozansal sezgi artýyor mu, eksiliyor mu? GELECEKTE POETÝKA Zamanda geriye doðru gittiðimizde, ilk toplumlarda sanat ve sanatçýlar en tepelerdeyken ve saygýnken, karanlýk çað dýþýnda, küreselleþme adýmlarý atýlana, 1970’lerin ortalarýna deðin varlýðýný duyumsatan bu saygýnlýk, neden hýzla gerileme yok olma sürecine girmiþtir? Uygarlaþtýkça ozansal sezgi artýyor mu, azalýyor mu? Acaba hâlâ uygarlaþma denilen bu süreç, her deðerde olduðu gibi hýzla, sanatý ve sanatçýyý metalaþtýrýyor mu? Ýletiþimdeki sýnýrsýzlýða karþýn, dünya neden artýk her alanda büyük sanatçýlar yetiþtiremiyor? Neden, felsefe neredeyse ölüm döþeðinde? Neden, metalaþmayý reddeden gerçek, tanrýsal/evrensel sanat, dýþlanýyor, engelleniyor, yerlerde sürünmeye mahkum edliyor? Kuzey Afrika ve Ortadoðu kan gölüne dönerken, Vietnam savaþýnda dünyayý ayaða kaldýran aydýnlarýn yerini, TV kameralarý ve koruma ordularýyla gezen, yapay Afrodit Angelina Jolie’lerin almasý nasýl bir rastlantýdýr? Yarýnlar, duyguyu, sezgiyi hepten yitirmiþ, robot ya da robotlaþmýþ sanatçýlara mý gebe? Matrix... Sanat; hýzla, istendiðinde bir anda yok edilebilecek bir sanallýða itilmek suretiyle, insanlýðýn deney, bilgi, kültür aktarýmýnýn yolu mu týkanmak isteniyor? Sevgili okur, yoksa torunlarýmýz, robotlarýn kurgulanmýþ poetikasýný mý inceleyecek? Bol bol soru sorup düþünmek ve yanýtlarý bulmak dileðiyle sevgiler... 18.06.2011 Vildan Sevil
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Vildan Sevil, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |