Ýnsan melek olsaydý dünya cennet olurdu. -Tevfik Fikret |
|
||||||||||
|
Senin baðrýnda, Beyoðlu’nda, Pangaltý’da, Kurtuluþ’ta, Niþantaþý’nda, þýk giyimli, kýrmýzý rujlu, þapkalý, boynunda incileri, Rum, Ermeni, o yaþlý, kibar hanýmlarý aradý gözlerim. Bu yýl sayýlarý iyice azalmýþ. Vapurlarýnda, ince belli, yaldýzlý çizgilerle dairelenmiþ, hafif þýngýrtýlarla þekerleri karýþtýrýlan çay bardaklarý ellerinde, “Ah beyfendiciðim, ah hamfendiciðim” diye “e” sesinin iyice kapalý söylendiði, kahkahalarla bezenen sohbetlere yýllardýr rastlamýyordum zaten. Toplu taþýma araçlarýnda, benden daha yaþlýlara, önceki geliþime göre daha çok yer vermek zorunda kaldýðým için ayakta gittim hep. Eh, daha genç sayýlýrým, deyip sevinmeye çalýþtým. Küfür dilimi geliþtirmemek, deðiþen yollarda yitip gitmemek için, benim minik Þimþek Ayþe’yi kýþ uykusuna yatýrdým, benzin parasý cebime kaldý böylece. Levent-Taksim arasý Alýþ Veriþ Merkezlerinde, elleri kollarý, lüks maðazalarýn karton torbalarýyla dolu türbanlý hanýmlar azalmýþ, kocaman jiplerde direksiyon baþýna kurulanlar ise iyice çoðalmýþtý. Sürekli yaþayanlarýn yalancýsýyým, alýþveriþe Avrupa’ya, daha lüks AVM’lere gidiyorlarmýþ meðer, þaþýrdým. Gençler edepsizce özgürleþmiþ mi, yoksa, “Onu yapma, þunu içme, el ele tutuþma, elini sevgilinin omzuna atýp parkta oturma” diyenlere inat, yeni baþkaldýrý yöntemleri mi geliþtirmiþ, anlamadým. Metronun yürüyen merdiveninde, ayakta duran sevgilisinin beline bacaklarýný, boynuna kollarýný dolayýp yapýþarak inen genç kýzý görünce, benim yorumum yolunu þaþýrdý, afalladým kaldým. Ben mi yanýlýyorum diye, eþe dosta sordum, onay aldým. Doðru gözlemiþim gerçekten. Benim girdiðim orta halli AVM’lerde, orta yaþlý kadýn-genç erkek birlikteliðinin gözüme iyice batacak kadar arttýðýný gözlemiþtim. Ýlle nedenini anlayacaðým ya...Nasýl yorumlayayým, diye kara kara düþündüm. Vay, benim caným Amazonlarým, aþmýþlar kendilerini, sinsi sinsi, aldatarak hep öyle yaþamayý kendilerine hak gören erkeklerle yarýþa çýkmýþlar mý, diyeyim? Cinsel devrim tamamlanýyor, kadýn erkek eþitliði gerçekleþiyor mu diyeyim?..Dinazor kafasý durur mu?..Geldi art arda sorular...Hangi sýnýf ve katmanlarda, hangi alanlarda...Daha daha ne sorular... Eþ dosta sordum. Kýnadýlar beni. Cinsel alanda, kadýnlý erkekli ve her çeþit cinsel gruplaþmalarda ve bunlarýn arasýndaki iliþkilerde ne devrimler yapýlmýþ bu koca kentte... Neler neler oluyormuþ da, bunlar artýk sýradanlaþmýþ da, ben dünyadan bihaber yaþayýp duruyormuþum da... Bilgi edinmenin bir yolu da cehaletini ortaya koymaktýr. Koyar mýsýn, al aðzýnýn payýný, otur. Ben de sorup yanýt düþünmekten vazgeçtim. Yorgunum. Sonra efendim, poturlu, çarþaflý, sarýklý, türbanlý giysilerle dolaþýlan semtlerde; altýmda kotum, ayaðýmda botlarým, sýrtýmda kabanýmla avarelik yaparken, bana yönelen sevgi(!) yüklü bakýþlara ayný güçle yanýt vermekte zorlandým. Hadi yaz olsa, þortumu, askýlý bluzümü giyip de dolaþsam hak edeceðim bu sevgiyi(!). Biliyorsunuz, böyle kadýnlara, sevginin çok daha inceltilmiþ(!) hali olan tecavüz’ü bile haklý bulacak kadar hoþgörülüdür aziz din profesörlerimiz ve halkýmýz. Sevgili okur, öyle derinden etkilendim ki, baktým karþýlýk vermesem olmayacak. Her numaradan bakýþýmý sevgiyle(!) donatýp fýrlattým kendilerine. Ama bendeki sevgiden(!) ne olacak, boy ölçüþemedi elbette. Derhal bir koç bulup sevgi eðitimi almaya karar verdim. Ýki ayrý zamanda, iki ayrý ilginç haber verdi sekiz yaþýndaki torunum. Servisten alýp eve çýkana kadar ne varsa, bir çýrpýda döktürdü güzel yavrum. Dinleyelim: Anneanneciðim sana bi sýr vereyim mi? (Aaa tabi ver yavrum, bilirsin biz sýrdaþýz) Bak þimdi, Emre komik þeyler yapýyordu, ben de deli gibi gülüyodum. Ne dedi biliyo musun? (Eeee..Ne dedi?) Yapma böyle, içimde depremler, tsunamiler oluþuyor, dedi. Hýýýmmmm...Yorumsuz. Baþka birgün. Yine servisten iner iner inmez..Sýr konusunda ayný anlaþma. “Anneanneciðim, biliyo musun?” repliði... Bak þimdi, bugün Ali’nin doðum günüydü, ona bi hediye verdim. (Hýýýmm...Ne verdin?) Üç boyutlu yapboz.(???) Ne dedi biliyo musun? (Nerden bileceðim yavrum? Eee...Ne dedi?) Ne gerek vardý, sen benim için en büyük hediyesin, dedi. Haydaaa...Yorumsuz. Ýþte böyleee...Yine kaçmak üzereyim Ýstanbul. Heybem doldu. Hazlarla, sevinçlerle, giderilmiþ/giderilmemiþ özlemlerle, pekiþtirilmiþ/pekiþtirilmemiþ korkularla, her geliþte þaþýrtan yepyeni gözlemlerle...Yakasý açýldýk/açýlmadýk, kitaplarýn yazmadýðý ya da benim seçme özrüm nedeniyle okuyamadýðým bilgilerle doldu heybem. Doktor raporlarý, tetkikler ve sonuçlarý, reçetelerle de doldurdum heybemi, gideceðim artýk. Yorgunum. Yorgunluðuma, halsizliðime bakýnca ben de þaþtým ama neyse ki yaþýma göre iyiymiþim. (Laf aramýzda, kesinlikle inadýn doðurduðu bir sonuçtur bu) Bu sevinci de koydum heybeme. Ýstiklal Caddesinde; gazetecilerin, þifreye isyan eden liseli yavrularýn yanýnda, havada savrulan kolumu, Levanten binalarda yankýlanan sesimi sana emanet edip gideceðim. Yorgunum Ýstanbul, yorgunum. Ama 1 Mayýs da pek yakýn/ yoksa daha çook mu var? Geçen yýl 1977’de “Ben de oradaydým” saflarýndaydýk. Hatta, ara ara, hafiften dans ederek, Mecidiyeköy’den Taksime yürümüþtük. Bu yýl, pazar gününe denk geliyormuþ. Taksim kim bilir ne kalabalýk, ne görkemli olur..Çevre kentlerden koþup gelen ne çok eski dost buluþur orada. 30 Nisan’da dünyaca ünlü, viyolonselin pirlerinden bir virtüöz geliyormuþ, çok severmiþim, bir daha dinleme fýrsatým olmazmýþ. Bilet ta ne zaman alýnmýþ, kalýver iþte, diyor oðlum. Ahh...Çekme beni böyle kendine kendine, kýþkýrtma, durdurma Ýstanbul...Kovmaya uðraþtýðým baþka duygularý da depreþtirip durma, kanýrtma öyle sinsice...Bu mevsimde beni görmeye alýþkýndýr Poseidon, gücenmesin. Güllerim, Ege’nin sýcaðýný yemeden, en kocaman kocaman þimdi bakar gözlerime. N’ olur ýsrar etme Ýstanbul...Yolcu yolunda gerek...Yorgunum...Yorgunum... 13.04.2011 Vildan Sevil
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Vildan Sevil, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |