Aşık olmayan âdem / Benzer yemişsiz ağaca. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Bilinç altım, sanki bu olayı bekliyormuş gibi benden önce olayı kabullenmiş görünüyordu. İkimizde ayakta camın yanında dışarısını seyrediyorduk. Adam anlatmıya devam etti “ Sizcede uygunsa artık açık açık anlatmakta bir zarar görmüyorum.” Dedi. “Derinden gelen bir sesle “Buyurun !”dedim. “Annenizin ailesi baştanda söylediğim gibi hali vakti iyi birileriydi. Annenizden başka çocuklarıda olmayınca tüm servetleri annenizin mirascısı durumunda olan size ve kız kardeşinize kalıyor.” Ayakta sallanmıya başladığımı gören adam koluma girerek masamın önündeki koltuklara oturmama yardım ediyor. “Kızkardeşim…. Kız kardeşim…” diye söylenmiye başlayınca adam” Evet kızkardeşiniz” diyor. Boş gözlerle karşımda oturan adama bakıyormuşum. “Beni nasıl buldunz” diyebildim. “Çok uzun hikaye ama sonunda hem seni hemde kız kardeşini buldum. Böyle durumlarda evlatlık verilen çocuklar hem evlatlık verilenlerin mirasına hak kazanıyor hemde kendi anne ve babalarının miraslarınıda alıyorlar. İşte bunun için tüm bu çabalarım” Ne söyliyeceğimi bilemiyordum. Tekrar ayağa kalktım. Camın önüne geldim. Adamda camın önüne geldi. “Kızkardeşim şu ande nerede” diyebildim. “Burada.İstanbul’da” dedi. “Görüşmek istersen oda seni görmek istiyor” dedi. Bir müddet düşündükten sonra “Bana birkaç gün müsaade edermisiniz,kendimi hazırlamam gerekiyor da” dedim. Adam “tabi” dedi. “Burada nerede kalıyorsunuz” dedim. Adam bana kartvizitinin arkasına kaldığı otelin adını telefon numarasın yazıp verdi. “Sizi arayacağım” dedim. Akşam eve geldiğimde annem halimden bir şeyler yolunda gitmediğini anlamış olacak ki “Hayrola evladım,iyi görünmüyorsun” dedi. “Evet anneciğim öyle” diyebildim. “Anlatmak istermisin” dedi. “Başka çarem yokki ama yemekten sonra” dedim. Bu arada eşim de halimi hiç beyenmemiş “Ne oldu” diye soruyordu. Başka çare bulamadığımdan odamızda bir yandan üstümü başımı çıkarırken bir yandandan kısaca olayı anlattım. Arkamı döndüğümde eşim yatağın üzerine oturmuş kocaman gözlerle bana bakıyordu. Ağzından ”n’olacak” kelimesi çıktı. “Bilmiyorum. Yalnız sen bildiğini belli etme yemeğe inelim” dedim. Bahçeye annem,eşim ve ben havuzun başındaki koltuklara oturduk. “Bak anneciğim bu zamana kadar seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun. Şimdi sana bir şey soracağım beni seviyorsan lütfen doğruyu söyle” dedim. Annem birden ayağa kalktı birkaç adım attı havuzun başında durdu.Sağ elini ağzına götürdü. Çok derinden gelen bir sesle “Demek öğrendin” diyebildi. “İşte evladım senelerce hep bu andan korktum.Bu anla karşılaşmamak için buraya İstanbul’a taşındık. Ama kader bizi burada da buldu.” “Niye bu zamana kadar bana söylemediniz anneciğim” dedim. “Seni okadar çok seviyorduk ki kaybetmekten korktuk. Hem anneannen seni ve kız kardeşini ne arayıp ne sormuştu. Sanki Olanlardan seni ve kız kardeşini sorumlu tutuyordu. Bende daha sonra anneanneni çok aradım ama bulamadım. Sana anlatmamamızın bir sebebi de yanlış insanlarla karşılaşıp kötü duruma düşmemen içindi evladım” dedi. Yerimden kalktım annemin yanına geldim. “Beni bu yaşa kadar baktınız, büyüttünüz, bana evlatlık olduğumu hiç hissetirmediniz size karşı borcumu ne yapsam ödeyemem. Bilseydim de sizi nasıl terk ederdim ki ?… siz benim annem ve babam değilmisiniz?” Bütün olanları, büroma gelen adamın anlattıklarını olduğu gibi anlattım. “İşte herşeyi öğrendin oğlum, artık ne düşünüyorsun” dedi. Eşim “Bak birde kız kardeşin ve yeğenlerin varmış, ne güzel” dedi . Annem,eşim ve ben havuzun başında birbirimize sarılmış olarak bir müddet öylece kaldık. Neden olduğunu bilmiyorum ama hepimizin gözyaşları boşanmıştı. Eşimle otelin önüne geldiğimizde ofisime gelen avukat yanında bir kadın ve bir erkekle otelden çıkıyordu. Eşim “Bunlar olmasın” dedi. “Bilmiyorum !” dedim. Arabamın içinden uzaktan onları izliyorduk. Biraz yürüdükten sonra durdular. Ofisimiz gelen adam kadına güler yüzle bir şeyler anlatıyor,kadında yüzündeki tebessümle onu dinliyordu. Ayrıldılar. Kadın ve yanındaki adam caddenin yukarısına doğru gitti, ofisime gelen adamsa aşağıya doğru yürüdü. Eşim “Gel çıkalım” dedi. Birlikte kadınla adamın arkasından eşimle bende yürümeye başladık. Bir müddet sonra pastane gibi bir yere girdiler. Eşimle bende arkalarında oraya girdik. Onların oturduğu masanın yanındaki masaya oturduk. Ismarladıklarını ve ısmarladıklarımızı yerken onların konuştukların duyabiliyorduk. Kadın “Bak hayatım avukat oğlan kardeşimi bulmuş” dedi. Kocası “ Ne güzel hayatım bak seninde bir kardeşin oldu kutlarım seni.Hem bu durumuda kabullenmiş” dedi. Biz eşimle duyduklarımız karşısında sanki büyünün bozulmasını istemiyormuşuz gibi sessiz sessiz oturup yandaki masanın konuşmaların dinliyorduk. Adam “Bak canım,şu anda kardeşin şu masaya gelip şuraya dikilse, ben senin yıllardır görmediğin erkek kardeşinim dese ne yaparsın” Kadın bir an durakladı ve “Boynuna öyle bir sarılırım ki yıllardır hiç tatmadığım,nasıl olduğunu bilmediğim kardeş kokusunu doyasıya içime çekmiye çalışırım” derken kadın iki kolunu göğsünde kavuşturup gözlerini kapadı. Gözünden yaşlar akmıya başladı. Kocası kadına kağıt peçete uzatarak “Al canım” dedi. Artık eşimle bende yerimizde duramıyorduk. Elimde olmadan masamdan kalktım…Yürüdüm… Onların masasının önünde durdum. Kadın hala kollarını göğsünde kavuşturmuş o vaziyetde ağlıyordu. Benim masalarının önüne yaşlı gözlerle gelip durarak kadına içten baktığımı gören adam da ayağa kalktı, kadında ayağa kalktı. Masanın karşı tarafında kızkardeşim ve eşi,beri tarafında ise ben ve eşim öylece konuşmadan duruyorduk. Ben kadına kadında bana bakıyor ikimizde ağlıyorduk. Sadece “Abla… Ablacığım” diyebildim. Gözlerimi açtığımda hastanedeydik. Baş ucumda canım annem, eşim, ablam ve eşi vardı.,. Artık benimde bir ablam ve yeğenlerim var. Her fırsat bulduğumuzda birbirimize gelip gidiyor.Yılların bıraktığı hasreti gidermeye çalışıyoruz.Hepimiz çok iyi kaynaştık, büyük bir aile olduk. Hepimiz o kadar iyi anlaşıyoruzki… Ha bu arada gerçek annemden bana düşen mirası,ablama kabul ettirmek çok zor oldu ama olduğu gibi ablama bıraktım. Mustafa Arif Razgartlı
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mustafa Arif Razgartlı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |