..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yalnızlık güzel birşey, ama birilerinin yanınıza gelip yalnızlığın güzel birşey olduğunu söylemesi gerekir. -Balzac
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Tarihsel Olaylar > Emine Pişiren




9 Ekim 2011
Keyif Eşekte Olur  
Emine Pişiren
2. Dünya harbinden sonra Alman Kadınları “uçan balonlara” adlarını, adreslerini ve tüm iletişim bilgilerini yazarak, savaşta ölen erkeklerinin yerine geçecek “erkek adayı” aradılar.


:AIGI:
Emine PİŞİREN
08.10.2011
Efendim, biz asıl hatamızı nerede yaptık, biliyor musunuz? Sürekli Atatürk’ü anıp, “ah ile vah ile” elimizde bayraklarla onun gölgesinde kaldığımız için. Ne hikmetse bir türlü de gölgesinden çıkmıyoruz… Oysa O, ışığa doğru, geleceğe doğru ilerlememizi isterdi…
Biliyor musunuz?
2. Dünya harbinden sonra Alman Kadınları “uçan balonlara” adlarını, adreslerini ve tüm iletişim bilgilerini yazarak, savaşta ölen erkeklerinin yerine geçecek “erkek adayı” aradılar. Yeniden çekirdek aile kurdular. Yeniden yapılandılar, sanayide, ekonomide ilerlediler, makine kimyada bir dev ülke oldular.
Oysa savaş sonrası ağızları kokuyordu açlıktan. Ve açlıktan ayakkabı kemirdiler, kedi yediler, sokaklarda küçük evcil hayvan kalmadı. Bu yüzden kedilerini şimdilerde tasma takıp dolaştırıyorlar.
Ya bizler, 2.dünya savaşı sonrası ne durumdaydık?
Atatürk sayesinde Osmanlının ve bizim borcumuz sıfırlanmıştı. Ata altını basıldı. Demiryolları hızla yurdun her bölgesine kuruldu. Sümerbank, Etibank, vb kurularak, yurdun alt-üst toprağından üretilen maden-petrol vb, elde edilenlerle, sanayimize oldukça katkısı olan bir siyasetle toprak reformuyla, tarım-ekonomimiz gelişti. Etibank’ın senelik geliri yükselip, Sümerbank yurdun her iline kuruldu, yerli mallarımızla devletin anaparası nemalandı. Çiftçi “efendiliğini” yaşadı.
Ya şimdi bizim ülkemiz ne durumda?
Ben şu an sadece Almanya ve Türkiye’yi örnek aldım. Hangi ülke aydınlığa doğru ilerlemiş? Cumhuriyet sonrası, Atatürk sonrası Türkiye hangi sanat, ilim ve bilim adamıyla dünya insanına yararlı olacak icadı olmuş. Osmanlı hanları-hamamları-kervansarayları-camileriyle övünürken bizler dikili ağaçları “nakil” diyerek uyduruk, geçici kanunlara sığınıp, asırlık ağaçlarımızı köklerinden söküp, %80 telef ettiğimiz ormanlık alanlarımıza ileride çölleşecek betonlar inşaat ediyoruz.
Oysa eleştirdiğimiz ve kin güttüğümüz “iki kardeş kavmin çocuklarından” biri olan İsrail’e lütfen bir bakar mısınız, çölü nasıl yeşertmiş!..
Bir arkadaşım anlatmıştı:(Mehmet Seviş)

“İsrail tarımda korkunç ilerledi. Öyle ki bir dostum İsrail’de akıl almaz bir görüntüye tanık olmuş. Kendisi ziraat mühendisidir. “GDO, toprak ve nano-teknoloji ” konulu bir semineri için gittiği İsrail tarımda ilginç bir başarıya da imza atmış. Arkadaşımın ağzından dinleyelim:
‘Sıcak çöl kumlarına İsrailli Çiftçiler bellerine bağladıkları önlüklerinden beyaz beyaz tohum ekiyorlardı. Şaşırmıştım!.. Çünkü hiç toprağı olmayan çölde hangi bitki tohumu ektiklerini görmek için yanlarına yaklaştığımda daha da çok şaşırdım. Küçük dilimi yutacaktım az kalsın. Her bir İsrailli Çiftçinin avuçlarında beyaz beyaz canlı solucanlar vardı. Sıcak kumlara düşen solucanlar kıvrılarak kumun içlerinde kayboluyorlardı. Daha sonra çiftçiler sıcak kumları sulamaya başladılar.
Anlam veremediğim bu beyaz solucan ekimini sorduğumda, beni daha önce ektikleri ve yemyeşil olan tarlalara götürdüler. İşte o anda gözlerim yerinden çıkacakmış gibi açılmıştı. Zira adamların gerçekten bir harika yarattıklarına tanık oldum.’
Efendim, gerçek şu ki o beyaz solucanlar meğerse dört metre kumun altındaki toprağa varıp, her sulama gerçekleştirildiğinde de “yağmur yağdı” sanıp ağızlarıyla yukarı toprak taşıyorlarmış. Sıcağı görür görmez toprağı kumlara bırakıp gerisin geriye, yerin altındaki toprak alana doğru kaçıyorlarmış.”

Arkadaşımdan dinlediğim bu mucize buluş Arap ülkelerinde vahalara, sonsuz yeşilliklere kavuşacaklarına işaret değil mi?
Ama nerdee?
Yat kalk, fetva ver, şeriat adına trafikte seyreden kadın sürücüye kırbaç cezası ver, kol kes, beş dakikada bir “muta nikâhı” kıy ve şeriatın yasallaştırdığı “zinayı” helal kıl, haremine bir sürü kadını tıkarak özgürlüklerini kısıtla. Nerede kadın hakları, nerde çağdaş demokrasi, nerede aydınlık ve modern bir yaşam, nerede barış ve huzur?
“Hadi, de get be! ” demiş adamın biri ve eklemiş:
“Kılıflarına göre minare uyduruyorlar.”
“Sen niyetini temiz tut da camiden kilim çal.”
Vay vay vay, deme ya!..
Bizler Arap kültürünü benimsedik. İşimiz gücümüz ” hobini gırtlak-püfünü kandil-tombi yatak. “
Osmanlı’nın bir zamanlar Üsküdar’da “Miskinler Tekkesi” imar edip, nerede tembel ve avare varsa o tekkede barınıp, beslendiklerini biliyor muydunuz?
Osmanlı bütçesinin dibine darı eken miskinleri, o tekkeden çıkartamadılar, ama yangın çıkartıp tarihten adını sildiler.
Günümüzde çağın harikası bilgisayarla ödev yapıyor, oyun oynuyor, sohbette dünya 3.cülüğü ile başı çekiyor, işyerlerinde internet yüzünden işler gecikiyor, “kolay yoldan nasıl üne-paraya kavuşabilirim,” düşüncesiyle popüler kültür-sanat yarışmaları adı altında insanların henüz küçük yaşlarda kişisel gelişimine ket vuruluyor. Ders kitaplarımızdan bazı yararlı dersler kaldırılıyor. Güzel Türkçemiz gelişeceğine, farklı dillerle süslenip, unutturulmaya çalışılıyor. Tarih bilgilerimizi yanlış öğreniyoruz.
Akıldan dökülecek daha neler neler var da… Söylenecek çok söz var, ama yazmayacağım.

Atatürk’ün adını anmayı bile hak etmiyoruz biz. Bir adım bile ilerlemedik onun açtığı yolda. Onu rahat bırakalım da ebedi uykusunda hiç olmazsa dinlensin.

Keyfimize çok düşkünüz. Hani atalarımızın elli sene önce söyledikleri bir söz vardı:
“Keyif eşekte olur” diye…Acaba o keyfi BİZ hak ediyor muyuz?
Eşek, dedim de aklıma EŞEK ADAMIZ geldi. Sahi o da elimizden gitti mi yoksa?
Efendim, sözün özü tek bir sözcükte gizli.

“Miskiniz…Miskin!..”

Sevgi ve saygıyla

Emine PİŞİREN
08.10.2011



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın tarihsel olaylar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Rüzgar Estikçe Otlar Eğilirler
Türk Rakısı ve Rus Votkası
Zaman Ne Çabuk Geçiyor!..
Aşırı Mütevazilik Siyasi İtibarımızı Sarstı
Çünkü Mehmetçik, Bedelini Çanakkale - de ve Sarıkamış - Ta Ödemiştir
Kanlı Sırtlara Adım Atmıştım - 2 -
Amerikan Lobisi ve Avrupa Lobisi Acaba Alzhemir Hastalığına mı Tutuldu?

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Değerli Yazım Dostumuz Sayın...
Yarım Somun Yemek İçin Orospuluk
Entellektüel Kadınlar Nasıl Bir Erkek Arar?
Yoksa Canınız Hoşaf mı Çekti?
Allah'ın Laneti Üzerlerine Olsun!..
Eh, Burası Türkiye
Her İkisi de Bir Şairin Asil Yüreğine Sahiptiler
Havada Bok Kokusu Var Baba
Atatürk'e Duyulan Bu Öfke, Bu Nefret Nedendir?
Hadi Yıkayalım Ruhumuzu!..

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Adamdan Saymışız [Şiir]
Ah Ulan Istanbul! [Şiir]
7. Didim Şiir ve Şairler Buluşması [Şiir]
Çekinme Söyle [Şiir]
Yağmur Kuşu Suskunluğu [Şiir]
Hangi Dua İle Sana Gelelim? [Şiir]
İsterdim [Şiir]
Davetsiz Konuk - 1 - [Şiir]
Madem ki... [Şiir]
Git Demene Gerek Yok [Şiir]


Emine Pişiren kimdir?

Yazmayı, okumayı ve birikimlerimi paylaşmayı seven biriyim. Edremit'in yerel bir gazetesinin köşe yazarıyım. Bazı web sayfalarında da edebiyat adına paylaşımlarım yayınlanmaktadır. Sevgi ve ışık sizle olsun.

Etkilendiği Yazarlar:
Mehmet Emin Yurdakul, Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Victor Hugo, Balzac, Leo Buscaglia, Eric Frrom, Irvın Yalom, Dale Carneige, Doğan Cüceloğlu, Haluk Yavuzer...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Emine Pişiren, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.