..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Bir gün karşıma biri çıkacak ve bana: "Herşey olması gerektiği gibi olmaktadır, efendim" diyecektir. -A. Ağaoğlu, Yazsonu
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Toplumsal Uçlar > Emine Pişiren




30 Temmuz 2012
Tavuk Toplumlar ve Elde Edilir Bir Kadın  
Emine Pişiren
“Hiç gecikmeyeceksin Öcünü almasına “aracılık” edeceksin. Bulmak istediği ne varsa, O´na Getireceksin. Nasılsa unutmuştur mutluluğun Yüzlerdeki yansımasını. Nasılsa zincirleri vardır, Kırmak istediği. Sen sadece bir “yol” göstereceksin.”


:BJFJ:
“Bilim ve sanat, bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavuk olur…
“Tavuk toplum”, önüne atılan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarının alındığının farkında bile olmaz!… “Darwin

Yukarıdaki sözler bellek raflarımdan aklıma süzülürken seneler öncesi yazılmış Darwin’in bu sözlerini düşündüm:“Bilim adamı acaba neden, kimlere, hangi şartları göz önünde bulundurup, hangi zamanda ve hangi toplumlara söylemişti?”

Sorulara yanıt beklerken, bir yandan da ülkemin Cumhuriyet öncesini ve sonrasını eş-zamanlı düşünmeye başlamıştım. Öncesi bir kabus, sonrası ise bir yükseliş ve günümüzdeyse felakete doğru hızla düşüşe geçen kanadı yaralı kuşlar gibiydik. Evet, biz uçamayan kuşlar gibiydik.
Hani o çok meşhur, “Stalin’in Tavuğu” hikayesi akla “şıp” diye damlayınca Darwin ve Stalin aynı yıllarda mı yaşamış, sorusu ister istemez düşünce kervanımın yolunu kesmişti. Bir ara yazmadan kendimi alı-koyup evdeki kütüphanemin raflarında tur attı gözlerim. O anda düşünsel yeteneğimle, önceden edindiğim birikimlerimi açıklığa kavuşturma isteği ile yanıp tutuşuyordum.
Keşke tarih bize sevdirilseydi, keşke…keşke…diyorum ve zaman zaman doğru bilgiye erişince de kendi kendime söyleniyorum.
Elime geçirdiğim kabarık bir niceliğe varan bilgi bankası Meydan Larousse’nin sayfalarını karıştırmaya başladım.
Tahmin ettiğim gibi İngiliz doğa bilimcisi ve evrimin tarihçisi, insanlığı 150 sene şaşkınlığa uğratan, on çocuk babası Charles Robert Darwin 1882 senesinde günümüz dünyasından ayrılmıştı.
Rus lider Stalin belki Darwin öldüğünde küçük bir çocuktu, ama insanlığı uzun süre düşünsel ve araştırma alanında tutan İngiliz bilim adamından etkilenmemesi mümkün olamayacağı kanısına vardım.
O tarihlerdeki liderlerin halkını yönetirken totaliter, zalim ve acımasız oluşlarıyla Darwin’in “uçamayan tavuk toplumlara ait sözlerindeki bağıntının; ne kadar doğru olduğu gözle görünür gibiydi.
Peki, bugüne döndüğümüzde de bu totaliter siyasi iradeyi hissedilir derecede de günümüz dünyasında yaşamıyor muyuz?
Ülkem topraklarında ve Ortadoğu’da yabancı mandanın gizli sancısını hissedip kendimi yumurtlayan, ama yumurtası çalınan bir “tavuk toplum bireyi” gibi hissedince adeta üşüdüm…Bosna’yı, Kosava’yı, Azerbeycan’ı, Kıbrıs’ı, Kerkük ve Musul’un emperyalistlerin nasıl zalim bir egemenlik kurduklarına tanık değil miydik? Her ne kadar zaman geçse de üzerinden 30-40 bine varan şehit listesini görmezlikten gelemeyiz. Gül solsa da dikenin acısı uzun süre kalıyor dokunduğumuz yerde.
Ben böylesi tarihin gizemli kulvarında dolanır dururken nedense Latin ozan Ovidus’un tatlı doğa fısıltısıyla soluklandım: ”Dönmez bir daha geri, akan giden sular. Geri gelmez geçen günler, yaşantılar.”
Ve şu can sıkıcı, bunaltıcı başakların boyun eğdiği sarı Temmuz’un son günlerinde şairin “bir aşk sanatıyla” yol alıyorum. Dizelerindeki buruk ekşi bir tadı duyumsayınca, sol yanım kıyım kıyım eziliyor sanki…Roma’nın gri küf kokulu sokaklarında cumhuriyetinin çöküş yıllarında dünyaya gelmiş Ovidus’ın, sürgündeki asi ruhunu hissedince, aşkla bağımsızlığımızı belki de özümsüyordum, kim bilir! Belki de yüreğime formel mantıkla hükmetmek istiyordum.
İmparator Augustus’u öfkelenmesine nedeni sonrası “Aşk Sanatı” adlı eserinin bedelini tam dokuz sene sürgüne gönderilerek ödemiş Romalı şair. Doğa aşığı bilge şairin duygu potama atışlarıyla bir anda farklı iklimlere yolcu oldum. Onun sürgünde geçen yıllarında eşine yazmış olduğu mektuplar, bugün insanlık tarihinde en okunaklı aşk mektupları olduğunu öğrenmenin hazlarındayım.
Latin bilge şairin, kalemiyle o dönemin baskısal siyasi rejimine aşkla bir karşı duruş sergilemiş olması daha çok kadınların ruhuna hitap etmiş, eril ruhun öfkelenmesini sağlamıştır. Buna rağmen toplumun “tavuk toplum” rolünden kurtulmasını dişil egemenliği bilinçlendirerek, az da olsa katkı sağlamıştır.
O dönemin kadınlarına tarihe altın harflerle işlenmiş dizeleriyle bakın nasıl ses olmuştur: Üstelik Roma döneminin egemen eril cinsinin, kadınlar üzerindeki baskısal poligam sex özgürlüğünde ikincil kalan kadınların, özgür duruşlarını kazandırmayı da başarmıştır Ovidus.
“Hiç gecikmeyeceksin
Öcünü almasına “aracılık” edeceksin.
Bulmak istediği ne varsa, O´na
Getireceksin.
Nasılsa unutmuştur mutluluğun
Yüzlerdeki yansımasını.
Nasılsa zincirleri vardır,
Kırmak istediği.
Sen sadece bir “yol” göstereceksin.”

Farklı nahoş duygu renkleriyle bezediği dokuz kitabında; özgür bir tine kavuşmanın yanı sıra, sevgili ilişkilendirmek konusunda Ovidus önerileri günümüzdeki psikiyatriye rehberlik etmesi de oldukça dikkat çekicidir.
Parmennides’in,” Kesin olan bir şey varsa o da; “var olmanın olduğu, hiçliğin ise olmadığı.” sözlerine her ne kadar sıcak baksam da gönlüm Ovidus’un düşüncelerine yakın durmaktadır.
“Elde Edilir Bir Kadın ve Tavuk Toplumlar” adlı araştırma yazımın devamını önümüzdeki günlerde yayımlayacağım.
Ve sevgili eşine kavuşamadan ölen şair ruhun önünde eğiliyorum saygıyla.

Emine PİŞİREN
Edebiyat Galerisi Net
Genel Yayım Yönetmeni



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Osho Yaşadığı Zaman Demiş ki...
Yanan O Küçük Kız Hala Yaşıyordu
Yanan O Küçük Kız Hala Yaşıyordu
Kırk Yıl Sonra Özgür Olacaktım
Şayet Bir Kadın, Bir Erkeğe Tecavüz Ederse - 1 -
Şimdi Aşkı Göze Alabilir Misiniz?
Hayat Ateş Üstünde Yol Almaktır - 3 -
Atatürk ve Rus Lideri Lenin Dostluğu
Tarihteki İlk Kadın Şair Sappho
Konfüçyüs'ün Hayatı ve Dünyadaki Beş Ağır Suç

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Adamdan Saymışız [Şiir]
Ah Ulan Istanbul! [Şiir]
7. Didim Şiir ve Şairler Buluşması [Şiir]
Çekinme Söyle [Şiir]
Yağmur Kuşu Suskunluğu [Şiir]
Hangi Dua İle Sana Gelelim? [Şiir]
İsterdim [Şiir]
Davetsiz Konuk - 1 - [Şiir]
Madem ki... [Şiir]
Git Demene Gerek Yok [Şiir]


Emine Pişiren kimdir?

Yazmayı, okumayı ve birikimlerimi paylaşmayı seven biriyim. Edremit'in yerel bir gazetesinin köşe yazarıyım. Bazı web sayfalarında da edebiyat adına paylaşımlarım yayınlanmaktadır. Sevgi ve ışık sizle olsun.

Etkilendiği Yazarlar:
Mehmet Emin Yurdakul, Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Victor Hugo, Balzac, Leo Buscaglia, Eric Frrom, Irvın Yalom, Dale Carneige, Doğan Cüceloğlu, Haluk Yavuzer...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Emine Pişiren, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.