"...Ve hepimiz az ya da çok rüyacý deðil miyiz!" -Dostoyevski |
|
||||||||||
|
“Tavuk toplum”, önüne atýlan bir avuç yemi gagalarken, arkadan yumurtalarýnýn alýndýðýnýn farkýnda bile olmaz!… “Darwin Yukarýdaki sözler bellek raflarýmdan aklýma süzülürken seneler öncesi yazýlmýþ Darwin’in bu sözlerini düþündüm:“Bilim adamý acaba neden, kimlere, hangi þartlarý göz önünde bulundurup, hangi zamanda ve hangi toplumlara söylemiþti?” Sorulara yanýt beklerken, bir yandan da ülkemin Cumhuriyet öncesini ve sonrasýný eþ-zamanlý düþünmeye baþlamýþtým. Öncesi bir kabus, sonrasý ise bir yükseliþ ve günümüzdeyse felakete doðru hýzla düþüþe geçen kanadý yaralý kuþlar gibiydik. Evet, biz uçamayan kuþlar gibiydik. Hani o çok meþhur, “Stalin’in Tavuðu” hikayesi akla “þýp” diye damlayýnca Darwin ve Stalin ayný yýllarda mý yaþamýþ, sorusu ister istemez düþünce kervanýmýn yolunu kesmiþti. Bir ara yazmadan kendimi alý-koyup evdeki kütüphanemin raflarýnda tur attý gözlerim. O anda düþünsel yeteneðimle, önceden edindiðim birikimlerimi açýklýða kavuþturma isteði ile yanýp tutuþuyordum. Keþke tarih bize sevdirilseydi, keþke…keþke…diyorum ve zaman zaman doðru bilgiye eriþince de kendi kendime söyleniyorum. Elime geçirdiðim kabarýk bir niceliðe varan bilgi bankasý Meydan Larousse’nin sayfalarýný karýþtýrmaya baþladým. Tahmin ettiðim gibi Ýngiliz doða bilimcisi ve evrimin tarihçisi, insanlýðý 150 sene þaþkýnlýða uðratan, on çocuk babasý Charles Robert Darwin 1882 senesinde günümüz dünyasýndan ayrýlmýþtý. Rus lider Stalin belki Darwin öldüðünde küçük bir çocuktu, ama insanlýðý uzun süre düþünsel ve araþtýrma alanýnda tutan Ýngiliz bilim adamýndan etkilenmemesi mümkün olamayacaðý kanýsýna vardým. O tarihlerdeki liderlerin halkýný yönetirken totaliter, zalim ve acýmasýz oluþlarýyla Darwin’in “uçamayan tavuk toplumlara ait sözlerindeki baðýntýnýn; ne kadar doðru olduðu gözle görünür gibiydi. Peki, bugüne döndüðümüzde de bu totaliter siyasi iradeyi hissedilir derecede de günümüz dünyasýnda yaþamýyor muyuz? Ülkem topraklarýnda ve Ortadoðu’da yabancý mandanýn gizli sancýsýný hissedip kendimi yumurtlayan, ama yumurtasý çalýnan bir “tavuk toplum bireyi” gibi hissedince adeta üþüdüm…Bosna’yý, Kosava’yý, Azerbeycan’ý, Kýbrýs’ý, Kerkük ve Musul’un emperyalistlerin nasýl zalim bir egemenlik kurduklarýna tanýk deðil miydik? Her ne kadar zaman geçse de üzerinden 30-40 bine varan þehit listesini görmezlikten gelemeyiz. Gül solsa da dikenin acýsý uzun süre kalýyor dokunduðumuz yerde. Ben böylesi tarihin gizemli kulvarýnda dolanýr dururken nedense Latin ozan Ovidus’un tatlý doða fýsýltýsýyla soluklandým: ”Dönmez bir daha geri, akan giden sular. Geri gelmez geçen günler, yaþantýlar.” Ve þu can sýkýcý, bunaltýcý baþaklarýn boyun eðdiði sarý Temmuz’un son günlerinde þairin “bir aþk sanatýyla” yol alýyorum. Dizelerindeki buruk ekþi bir tadý duyumsayýnca, sol yaným kýyým kýyým eziliyor sanki…Roma’nýn gri küf kokulu sokaklarýnda cumhuriyetinin çöküþ yýllarýnda dünyaya gelmiþ Ovidus’ýn, sürgündeki asi ruhunu hissedince, aþkla baðýmsýzlýðýmýzý belki de özümsüyordum, kim bilir! Belki de yüreðime formel mantýkla hükmetmek istiyordum. Ýmparator Augustus’u öfkelenmesine nedeni sonrasý “Aþk Sanatý” adlý eserinin bedelini tam dokuz sene sürgüne gönderilerek ödemiþ Romalý þair. Doða aþýðý bilge þairin duygu potama atýþlarýyla bir anda farklý iklimlere yolcu oldum. Onun sürgünde geçen yýllarýnda eþine yazmýþ olduðu mektuplar, bugün insanlýk tarihinde en okunaklý aþk mektuplarý olduðunu öðrenmenin hazlarýndayým. Latin bilge þairin, kalemiyle o dönemin baskýsal siyasi rejimine aþkla bir karþý duruþ sergilemiþ olmasý daha çok kadýnlarýn ruhuna hitap etmiþ, eril ruhun öfkelenmesini saðlamýþtýr. Buna raðmen toplumun “tavuk toplum” rolünden kurtulmasýný diþil egemenliði bilinçlendirerek, az da olsa katký saðlamýþtýr. O dönemin kadýnlarýna tarihe altýn harflerle iþlenmiþ dizeleriyle bakýn nasýl ses olmuþtur: Üstelik Roma döneminin egemen eril cinsinin, kadýnlar üzerindeki baskýsal poligam sex özgürlüðünde ikincil kalan kadýnlarýn, özgür duruþlarýný kazandýrmayý da baþarmýþtýr Ovidus. “Hiç gecikmeyeceksin Öcünü almasýna “aracýlýk” edeceksin. Bulmak istediði ne varsa, O´na Getireceksin. Nasýlsa unutmuþtur mutluluðun Yüzlerdeki yansýmasýný. Nasýlsa zincirleri vardýr, Kýrmak istediði. Sen sadece bir “yol” göstereceksin.” Farklý nahoþ duygu renkleriyle bezediði dokuz kitabýnda; özgür bir tine kavuþmanýn yaný sýra, sevgili iliþkilendirmek konusunda Ovidus önerileri günümüzdeki psikiyatriye rehberlik etmesi de oldukça dikkat çekicidir. Parmennides’in,” Kesin olan bir þey varsa o da; “var olmanýn olduðu, hiçliðin ise olmadýðý.” sözlerine her ne kadar sýcak baksam da gönlüm Ovidus’un düþüncelerine yakýn durmaktadýr. “Elde Edilir Bir Kadýn ve Tavuk Toplumlar” adlý araþtýrma yazýmýn devamýný önümüzdeki günlerde yayýmlayacaðým. Ve sevgili eþine kavuþamadan ölen þair ruhun önünde eðiliyorum saygýyla. Emine PÝÞÝREN Edebiyat Galerisi Net Genel Yayým Yönetmeni
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Emine Piþiren, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |