"Bir kitabýn kaderi okuyanýn zekasýna baðlýdýr." -Latin Atasözü |
|
||||||||||
|
Düþüncelerimdeki fay hatlarýnda bulunan sessizliði yýrtan bir depremle irkildim, “Kimse var mý orada?” diye seslenen, bir çýðlýk duydum. Belki de çoðunuz duymadý, ama benim zihnimde o çýðlýk hâlâ yankýlanýyor. O nedenle cevap veriyorum: Evet var, Sayýn Soner Yalçýn. Hem de sesinizi duyan çok sayýda kulak olduðuna eminim, ama ne yazýk ki çoðu duymuyormuþ gibi yapýyor. Soner Yalçýn’ýn çýðlýðý þu cümlelerle sonlanýyor: “Sevgili dostlar, evet siz benim 'suç' ortaðýmsýnýz! Sizi harekete geçirmeye çaðýrýyorum. Yalnýz olmadýðýmý gösterin. Sessizliðe mahkum ediliþime son verin. Sesim olun, kalemim olun. Yýkýn yalanlarla örtülü þu zindanýn dört duvarýný. Yoksa... Bu yine; topraða, çiçeðe, aðaca ve en dayanýlmazý 12 yaþýndaki oðlumun kokusuna hasret; insani niteliklerimi kaybetmem için yoðun tecrit uygulanan cezaevindeki koðuþumda kendimle konuþmaya devam edeceðim: 'Kimse var mý orada?.. “ ** Tarih, kendilerine haksýzlýk yapýlan, zindanlarda çürütülen, hatta öldürülen yazarlarla, bilim adamlarýyla, filozoflarda, toplum önderleriyle, siyasetçilerle dolu. Ýþte bunlardan birkaç örnek: Bruno(1548-1600), evrenin sonsuz olduðunu ve evrende dünyadan baþka gezegenler bulunduðunu söylediði için 1600 yýlýnda Roma Katolik Kilisesi'nin Engizisyon mahkemesinde yargýlanýp sapkýn ilan edildi ve Roma'da diri diri yakýlarak idam edildi? Oysa, Bruno’ya düþüncelerinden vazgeçmesi ve sonsuz evren görüþünün din sapkýnlýðý olduðunu kabul etmesi durumunda kilise tarafýndan affedileceði söylenmiþti. Ama o, gördüðü bütün iþkencelere karþýn, görüþlerinden taviz vermedi. Thomas More(1478-1535), Ýngiliz devlet adamý ve ayný zamanda bir hukukçu. Ütopya’nýn yazarý. Lordlar Kamarasý Baþkanlýðý’na kadar yükseldi. Önce kralýn boþanýp yeniden evlenmesine karþý çýktýðý için hapsedildi, sonra da Ýngiliz Kralý VIII. Henry’yi kilisenin baþý olarak kabul etmediði için ölüm cezasýna çarptýrýlarak 1535 yýlýnda kafasý giyotinle kesilerek idam edildi. Giyotine baþýný koyarken celladýn heyecanlandýðýný görüp ona dedi ki: “Senin bir suçun yok, sen sadece görevini yapýyorsun. Yalnýz, þu sakalýmý düzelt de baþým kesilirken o da kesilmesin. Çünkü suçlu olan benim, sakalým deðil.” Galileo(1564-1642), kendisinden önce Copernicus'un öne sürdüðü güneþ merkezli evren kuramýný benimsemiþ ve bu nedenle Vatikan kilisesi tarafýndan iki defa yargýlanmýþtýr. Kilise dünya merkezli bir evren anlayýþýný savunuyordu ve Copernicus teorisini dine aykýrý buluyordu. 1614'te ilk mahkemesinde görüþlerini yaymasý ve öðretmesi yasaklanmýþ, 1632'de yazdýðý bir kitap nedeniyle yargýlanmasý sonucu ömür boyu ev hapsine mahkum edilmiþtir. Aslýnda Galileo’ya verilen ceza idamdý, ama “Dünyanýn güneþ etrafýnda dönmediðini” beyan etmesi üzerine hayatý baðýþlanmýþtý. Sokrates (MÖ 469-MÖ 399) Platon(Eflatun) ve daha birçok öðrencisi olan bir filozoftur. Felsefeden baþka bir uðraþýsý yok. Yalýn ayak gezer ve gençleri aydýnlatmaya çalýþýr. Yaþadýðý dönemde çok tanrýlý dinler hakimdir, ama o tek tanrýya inanýr ve bu görüþünü de her yerde dile getirir. Tanrý heykelcikleri yaparak satan ve bu yolla geçinen esnaf, iþlerini kaybedecekleri korkusuyla onu gençleri zehirlemekle suçlar. Yakalanýr, yargýlanýr, ölüm cezasýna mahkum edilerek hapse konulur. Sokrates’in hapisten kaçma imkaný olmasýna ve bunu kendisine teklif etmelerine raðmen “yaþadýðý toplumdaki kanunlara uymasý gerektiðini, uymadýðý takdirde suç iþlemiþ olacaðýný” söyleyerek reddeder. Düþünce ve idealleri uðruna kendisine verilen bir kase baldýran zehrini içerek yaþamýna son verir. Onlar tarihteki saygýn yerlerini aldýlar, ama bu haksýzlýklarý yapanlarý hatýrlayan var mý? Yok. Aslýnda burada önemli olan kiþiler de deðildir; zihniyettir. Tarihin her döneminde dogmatik zihniyet, aydýnlýðý boðmak istemiþtir. Çünkü dogmatik düþünce, eleþtiriyi sevmez. O nedenle de sorgulayan kafalarý ya kopartýr ya da hapishane ve zindanlarda çürütür. ** Soner Yalçýn suçlu mudur, deðil midir? Bunu ben bilemem, çünkü bu konuda bir yargýda bulunabilecek hukuk bilgisine sahip deðilim. Ama zihnimin köþesinde beni rahatsýz eden bir soru var: Ya suçlu deðilse? Ne olacak o zaman? Onca çektikleri, ömründen giden günleri yanýna kâr(!) mý kalacak? Son sözler Oruç Baba’dan: *Masumun özgürlüðünü, adalet adýna kýsýtlayan, adaleti katletme suçu iþlemiþtir. *Haksýzlýklarýn artmasý, cesur insan sayýsýnýn azaldýðýný gösterir. Ömer Faruk Hüsmüllü
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |