..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Anka kuşu gibi yalnızlığı adet edin! Öyle hareket et ki, adın daima dillerde dolaşsın ama seni görmek olanaksız olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




7 Temmuz 2013
Masal Anlatıyorum  
Bayram Kaya
Tarihi bir gerçeği anlayamamak kusurumuzdan, insan muhayyilesinin dehası olan, masal doğmuştu. Bu ilkeye kusurdan doğan yarar ilkesi denir. İnsanlık anlayamadığı ama kendisine aktarılan söylence destan türü şeylerin kurgu gibi gelen büyüsüne öykündü. Günceldeki olup bitenleri, masaldaki gibi hoş gelen bir anlatımın (kurgu) tarzıyla, insanlar hayal gücünü harekete geçirmişti. Kusurdaki güzellik buradaydı.


:ACGA:
İnsanlar masal hayal edip masal yazmamıştır. Önceden oluşan bir üretim tüketim eksenli yaşam bağı vardır. Bu yaşam bağının tüm kurum ve kuralları günümüze gelişte kesintiye uğrar. Süreçler kesikli ve süreklidir. Kişiler hayatı da kesikli olmakla birlikte, kişiler hayatı ancak insanlık (tür) hayatıyla süreklidirler.

İlk yaşantı tipleri, günümüze gelene dek gelişmeler sonrasında ortadan kalkar. Bu gün bize anlatılan, o yaşamları bizler kavrayamayız. O eski yaşamlar ve ilişkin anlatımları; gerçekten de bize masal gelir. Olay ve olguları size anlatan, insanlığın bilincidir.

Bir kişi, yaşamı boyunca devrimler görebilir. Süreç kesikli sürekli olup devrimlere gebedir. Yeni süreç içindeki birileri devrimleri görmüş olabilir. Birbirlerine anlattıkları bir olayın bilinen ama geçmiş fi tarihinde olduğunu belirtmek için; "bu olay ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken olmuştu" der.

Burada baba dediğiniz bir yaşantı aşmanın içinde siz, babanızın beşiğini sallıyor olmanızın tarihi gerçek bir hayat hikâyesi olmalıdır. Bu yaşam şekli o günlerin devrim görmüş kişilerinin bildiği ve birbiri ile iletişteki olağan bir anlatım şeklidir. Yani bu söz baba beşiğinin sallandığı dönemler ilişkisini belirtmektedir.

Anlatılan bir olayın miladı; şimdi değil de, şimdinin miladı öncesinde olan bir sıradanlık denmek istediğinde; "bu olay ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallarken olmuştu" derdi. Bu süreç, gerek anlatan ve gerekse dinleyen tarafından; o günlerde biliniyor olabileceği gibi kendilerinden sonraya aktarılan bir veciz anlatımın dile pelesenk kullanımları da, olabilmektedir.

Bu tür milat belirterek yapılan anlatmalar, süreci yer ve zamanla kavramayı amaçlamaktadır. Zamanı da, saat olarak değilde; o yaşantının oluşturulduğu davranışlar ya da olay ve olguların, tam da kendileri olan kesikli sürekliliğidirler.

Sizin Van depremi sırasında ameliyat olmanız gibidir. Bu tür sözler, eşleyerek öğrenmenin ve eşleterek hatırlatmanın ve eşleyerek öğretmenin metodudurlar.

Bu anlatım bizlere masal gelir. Hiç olmayacak bir olay gelir. Hatta mitolojik bir destan gibi gelir. Bu gün baba dediğimiz kişi olan babamız, kendi çocuğundan önce doğar. Bu yüzden çocuğun baba beşiği sallaması olanaksızdır.

Peki, iyi de; bu insanlar uyduruyorlar mıydı? Kuşkusuz ki hayır. Burada şunu anlamalıyız. Geçmişte öyle bir ilişki tipi olmalı ki, yaşanmış olan bu ilişki tipi; kavram andırılırken, baba denen kişimiz; bu günkü gibi sizin doğumunuza neden olan kişi, değildi.

Baba kavramı beşikte olan, yani sizden sonra doğan ve sizin beşiğini salladığınız bir yaşantısal ilişki tipini, isimlendiriyor olmalıydı. Bebeğe siz o günlerde bebek demeyi bilmiyordunuz da, o günlerde bu bebeğe sadece; baba deniyor olmalıydı.

Bu mantıkı düşünce de sizi ittifakı sürecin başlangıç oluşmasına götürür. Burada, tarihte ilk kez ve yeni oluşan akrabalık süreçlerine ad vermenin yaşam ve iletişim şekli kılınmasına gelinir ki; değişkenlikler gösteren akrabalık isimlendirmesi sürekliliğine kadar gelinir.

Yani bugünkü baba kavramıyla, bu; "ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallarken" sözünü yorumlamaya çalışırsanız, sonu hüsrandır. Ve işin içinde asla çıkamazsınız.

Görülüyor ki insanlar masal anlatmamıştılar. İnsanlar gerçeği anlatırlarken, gerçek bugüne gelişe kadar gerçek olmaktan çıkmıştı. Bir zamanların gerçeğini şimdi gerçek olmaktan çıkaran şey neydi?

Kuşkusuz ki içinde olduğunuz ve değişken olan üretim, tüketim tarzının ilişkileriydi. Üretim tüketim ilişki tarzınızın değişkenliğine bağlı oluşla; ürettiğiniz her bir çalışma hayatına dek sözcüklerle yine sosyal hayatın akrabalık ilişkilerini tanımlayan kavramların, açınımları da değişmekteydi. Bu işlerin değiştirip dönüştürücüsü, toplumsal gelişme ve değişmelerdi.

Geçmişe değin yaşantılımların, şimdiyle arasındaki değişkenlik ve kopuklukları nedenle; düşünce olarak şimdiyle de eşlenemeyişle dinlenen olayları anlayamamak, insanlara masal gibi gelmiştir.


Yansıma kanunu gereği oluşla bu anlatılanları insanlar, benzetilmesini yaparaktan; elbette ki kendi anlatımlarını da ortaya koyacaklardı. Anlatılanlara benzetili esinlenmelerle insan dehası, hem kendisini; hem masalları üretmeye başlamıştır.

05.07.2013

Not: Bu konuda toplum ve halkın masal gerçekleri ve yansıma yazı dizilerime bakılabilir.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
El Bel Baal 2
Tarihsel 2
İrade 1
Tarihsel 1
Anlamak Gerek 71
Kurtuluşun Felsefesi (Açkı 2)
Sosyal İlişki Toplumu Hedeflemez 2
Anlamak Gerek 43
Anlamak Gerek 70
Anlamak Gerek 55

Yazarın bilimsel ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Müruru Zaman 14
Sahiplik İmanı 1
Hatırlama 1
Mal mı, İnsan mı?
Mamon'du Belirme 1
Müruru Zaman 7
Denge ve Dengesizlik Süreçleri 24
Anlamak Gerek 26
Bağ Enerjisi 1
Sistem 15

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Aslına Yüz [Şiir]
Vah ki Vah [Şiir]
İsis Dersem Çık Ereşkigal Dersem... [Şiir]
Görmez Şey [Şiir]
Tekil Tikel Tükel [Şiir]
ve Leddâllîn, Amin [Şiir]
Mavi Yare [Şiir]
Mevsimsel [Şiir]
Yıkılışa Direniş Direnişe Yıkılış [Şiir]
Meşrep 3 [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayı yaşantılaşan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payı giderek azalmaktadır. Sosyo toplum bazlı, genel bir açılımla başlayan çalışmalarım da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazıların tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doğa bilim verileri güdülü çalışma olmasına gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok bağıntısıyla söylüyorsanız, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.