Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin. -Nâzım Hikmet |
|
||||||||||
|
Bir bardak çay dolduruyorum kendime açık renk.İçine de beş tane şeker atıyorum.Çay mı, şerbet mi içeceğim belli değil.Olsun! Ben babamın kızıyım;çayı böyle içerim işte!..O da çok severdi şekerli çayı,tatlıyı ve reçeli..Yanımda babam olsun istiyorum birden.Ne yazık ki geçersiz bir hayal!...Odanın duvarlarında,kapısında,pencerelerinde dolaşıyor bakışlarım;hepsini babam yapmıştı.Dudaklarım bükülüyor.Koskocaman bir bulut gelip gözlerime oturuyor sonra.Biri gelip,dokunsa da ağlasam diyorum.Sonuçta bu da oluyor:En son baktığım duvara astığım babamın resmi canlanıyor ve ebeliyor beni.Dur,gitme dememe rağmen kayboluyor.Elini tutmak,sıkıca sarılmak istiyorum,ne mümkün!..Kapanıyorum kenetleyip kollarımı duvara;ağlıyorum!... Onun yokluğunu taşıyamayacağım galiba.Kocaman bir dağmış meğer O; sırtımı yasladığım!..O dağın yıkılışında kapaklanmışım hayatın çekilmez yanına demek ki!..Oysa soluklanmak;bu evrenin oksijen denen gazını hücrelerimde yakarak hayatı sürdürmek zorundayım..Gidip yüzümü yıkıyorum ani bir kararla.Aynaya bakıyorum;göz kapaklarım suyunu emmiş tohum gibi şişmiş.Hüznüm yazılmış bakışlarıma ve tufan yemiş bir bahçeye dönmüş yüzüm.Ne çiçek kalmış üstünde,ne kuş,ne de gülüş!..Baharı özlüyorum!Bir göçmen kuşun gelip gönlümde yuva yapmasını,beni mekan olarak kabul etmesini istiyorum.Elimi sol yanıma bastırıp duruyorum öylece.. Hayır durmuyorum:pijamalarımı çıkartıyorum.Yatak odasındayım şimdi.Gece hiç uyumadım.Ne zaman bir yere gitmek istesem uyku tutmaz nedense.Ya geç kalırsam,ya kaçarsa otobüs,tren..Bir sonraki aracı,yada bir sonraki günü beklemeye sabrım yetmez.Bu ruhla yedi aylık doğmam ve doğar doğmaz yürümem gerekirdi bence.Bu konuya aklımın takıldığı çok oldu.Hatta bir keresinde anneme sordum bunu.”Hayır,sen dokuz aylık doğdun,dokuz aylık da yürüdün”dedi bana annem.Bu gecikmenin sebebi beslenme hatası olmalıydı.Yoksa ben garanti yedi aylık yürürdüm.Fakat bu kez gecikmemeliydim.Saat 8.40' ta Haydarpaşa garından kalkan,bir sonraki durağı Söğütlüçeşme olan Doğu Ekspresine yetişmeliydim.Saate baktım 8 di.40 dakikalık zamanım vardı daha.Bu zamanı ikiye bölüp ilk yarısının sonunda çıkmalıydım evden.Küçük valizime üç-beş parça eşyamı tıkıştırdım hemen.Diş fırçamı,gece yatarken üstüne şiir karalayıp yastığın altına mayalansın diye koyduğum kağıtı,babamın canlanıp bana dokunan resmini unutarak... (devam edecek)
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Tayyibe Atay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |