Öyle yaşamalısın ki ölünce mezarcı bile üzülsün. -Mark Twain |
|
||||||||||
|
İnsanlık ve Medeniyetler tarihi boyunca halkların kurmuş oldukları yönetimler Zaman içinde Firavun,Nemrut,Budha gibi liderleri-kanaat önderlerini “Yarı Tanrı-Tanrı” Biçiminde “İkon” konumuna sokmuşlar veya Antik Yunan’da olduğu gibi “antropomorfojist” Bir metodla Tanrıları “insanileştirerek” insan ve toplumun kronik problemlerini aşmaya çalışmışlardır.. Amon ve Ra-Ay ve Güneş’in oğlu Firavun,Marduk’un yeryüzü temsilcisi ve ruhu Nemrut, Evren’in “Sonsuz ruhu”nun tecessüm ettiği Budha.. Bunlar artık o toplumlar ve yaşayan insanlar İçin sorgulanamaz “otorite” ve bütün çözümlerin kutsal kaynaklarıdır.. Bu anlayış ve “Tek Adam” miti bunlardan sonra da asırlar boyunca devam etmiştir.. Bazen bu “Mit” bir savaşçı komutan-lider olarak,.. Bazen ruhani bir kanaat önderi olarak tezahür etmiştir.. O toplum ve insanlar için adeta birer “ruhsal merkez” olmuşlardır.. Piramitleri inşa ederken acı ve açlık içinde can veren Mısırlılar için o şartlar da dahi Firavun Kendilerine “nimet” sunan bir “kutsal aziz”di.. Bir Hintli ve Çinli için Budha’nın dharmaları ve aforizmaları ruhunu ölümsüzlüğe götüren Bir “kutsal iksir”,onun heykeli evlerinde ve mabedlerinde kendilerini koruyan “Kutsal Giz”di.. Bazıları otoritesini “güç ve baskı” ile,.. Bazıları ise spiritüel motiflerle çevreleyerek sağlamışlardı.. Çağlar boyu insanların ve toplumların “yazgısı” olarak devam eden bu “evrensel statüko” 1789 Fransız İhtilali ile sekteye uğramış ve halkların kendilerinin “yönetim” üzerinde hak talep Etmesine uzanmıştı.. Asırların bu yerleşik statükosunu yenmek kolay değildi,.. Kanlı olmuştu,bedeli ağır olmuştu ama “ruhlar,inançlar ve düşünceler”in kendilerini otoriteden Bağımsız olarak ifade etme ve yaşama isteği sonunda galip gelmişti.. Fakat bu defa da “İktidarlar”ın ortaya çıkardığı,.. Ruhani kimlikten bağımsız “ideoloji” ve “şövenizm”in tek kişilik aktörleri sahne almaya başladı.. Monarşi ve aristokrasinin “jakobenleri”nden kurtulduğunu zanneden Yeni Dünya Bu kez “faşizm” apoletli “tek adamlar” ile tanışmaya başladı.. Bolşevizm’in topraklarında doğan ve önce Marx’ın daha sonra Politzer’in ilham kaynağı olduğu “devrimci komünizm”in Lenin ile başlayıp Stalin ile süren “tek adam” yürüyüşü “şövenizm” boyalı faşizm ile Almanya’da Hitler ve İtalya’da Mussolini olarak ortaya çıktı.. 40 milyondan fazla insanın hayatına mal olan bir dünya savaşından sonra Avrupa bu Heyuladan kurtuldu ve İspanya’da Franco’nun düşüşü ile “tek adam faşizmi” sona erdi.. Ve Şark.. Ahh Şark Dünyası.. Tarihin bütün güzellikleri ve çirkinliklerinin boy verdiği o “münbit” topraklar.. İnsanın ve toplumun maddi ve ruhi güzelliklerinin “medeniyet” kisvesi ile tezahür ettiği Güneş’in doğduğu dünya.. Şeddad,Firavun,Hamurabi,Nemrut ile başlayan “Tek Adam” serüveni sosyolojik genleri Olarak günümüze kadar süregelen “değişmez yazgı”nın kurbanı toplum.. Halklarını “cellatları”na aşık olacak kadar duygusal atraksiyonun esir aldığı arabesk Kültürün çocukları.. Kurtuluş ve saadetini semadan gönderilmiş gibi ete-kemiğe bürünmüş insanların “uluhiyyeti”nde arayan umutlar ve düş kırıklarının,ağıtların makberi.. İşte Şark ve insanı bu.. Dünya Tarihi boyunca bir çok “Tiran” ile karşılaşan insanlık Firavun,Sezar,Konstantin,Budha, Hitler ve Mussolini için yazılmayan övgüyü ve “tek adamlık”ı bu topraklarda gördüler.. Şevket Süreyya Aydemir ,M.Kemal’e ithaf ettiği “Tek Adam” ile bu alanda tüm “Şark”ın tercümanı oldu.. Genlerimizde uyuyan o çocuğu kalemiyle uyandırdı sadece.. Sosyal,ruhsal,kültürel ihtiyaçlarının çözüm dinamiğini kendi ferdi ve sosyal enerjisinde Gör(e)meyen,aramayan Şark insanı için klasik hale gelen iki eylem vardır; -ya ellerini açıp göklerden görünmez kurtarıcılar beklemek, -ya da Göklerin Yer’e armağanı ve Tanrı’nın gölgesi olan bir “İkon”a bağlanmak.. Bu bağlanma; Bir müridin şeyhine, Bir talebenin hocasına, Bir toplumun peygamberine olan bağlılığından bile ötedir.. Onun her sözü “semavi dogma”, her eylemi “kanun” mesabesindedir artık.. eleştirilemez,muhalefet edilemez,sorgulanamaz; sadece boyun eğilir.. Bu da artık “itaat kültürü” olarak o toplumun yerleşik kültü olmuştur.. Ya dini-ruhani bir kisve ile “kanaat önderi”, Ya siyasi bir kimlik ile “lider”, Ya askeri üniforma ve apoletleri ile bir “tiran”, Ya da saray monarşisinin armağanı bir “kral-sultan” olarak karşımızdadırlar.. Aslında her türlü bağlılık ve bağımlılıktan azade olarak sadece Allah’a “kul” olmak bilinci Yerine o “kulluğa giden ara yol-araç “amaç”a dönüşmüş ve “alt-bilinç” olarak üst bilincin Yerini almıştır.. Hani Cahiliye döneminde kestikleri kurbanları veya yaptıkları “dualar”ı önce “ikonları”na getirip sunan ve oradan Rabblerine ulaşmasını isteyen,bekleyen pagan insanları lanetlerdik ya;.. Şimdi artık “çağdaş paganlar” olduk ama bunu söylemeye veya itiraf etmeye cesaretimiz yok.. Şeyhimizle, liderimizle, tiranımızla, kralımızla Allah’a ulaşabiliriz; aksi takdirde hiçbir eylemimiz o kutsal “İzzet-i Dergah”a ulaşamaz, “Tek Adam”ın rızasını kazan(a)madan “Rıza-i Bari”yi de kazanmak mümkün değildir.. Eskiden “İkonlar” taş veya ağaçtan açıkta teşhir edilirdi; Şimdi biz “çağdaş paganlar”ın ikonları ise “gizli şirk” olarak kalplerde ve gönüllerde.. Bakarsanız dışarıda “şeklen” Allah’a kuluz ama içimizde “Tek Adam”ın aşkı,sevgisi ve otoritesi var.. İrademiz “hür “ ama bu hürriyetin kumandası “Tek Adam”da, Bizler ise uzaktan kumandalı,Allah’ın yarattığı en mükemmel robot,pardon,varlığız.. Evren,evet,bu mükemmel varlğın etrafında dönüyor ama biz mükemmel varlıklar ise “Tek Adam”ın etrafında dönüyoruz hatta Evren’i ve zamanı bile ona endekslemeye gayret ediyoruz.. Yani Firavun’dan ve Şeddad’dan, Nemrut ve Konstantin’den, Sezar ve Budha’dan Günümüze değişen sadece araçlar ve takvimlerdir.. Şevket Süreyya Aydemir’in “Tek Adam”ı kimdir?.. Sermayenin kucağında “zikir “çeken “Şeyhler”, Küresel Güçlerin İstihbarat kurumlarıyla koyun koyuna yatan “Kanaat Önderleri”, Küresel Sermaye’nin proje ortağı “Siyasi Muktedirler”, Saraylarında halklarının alın terlerini uluslar arası trustlere peşkeş çeken “krallar”.. O kitap aslında “Şark’ın beyin-düşünce anatomisi”ni çekiyor.. “Tek Adam”ın coğrafi seyahatini, Tarihi serüvenini anlatıyor.. Yani “Biz”i, Yani “Şark”ı .. Yani “Efendi hazretleri”ni, Yani “Hoca Efendi”yi, Yani “Reis”i, Yani “Emir hazretleri”ni anlatıyor.. İçindeki putları-ikonları kır ey İbrahim!!..
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © lütfi akarçay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |