"Hemen yüzüne gül suyu seperek Leyla'yı ayılttılar." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Totem alandaki doğumlar üzerindeki bakım, koruma yapma, gözetme, doyurup eğitme işi, sürü alana göre çok daha hızlı ve aktif işliyordu. Bir kazanımlar, sürü içinde bir süre sonra sürü disiplini olamazken totem alan içinde bu tür kazanım olanlar totem alan kazanımına dönüşüyordu. Totem alanda iletime çok güçlüydü. Totemi mana içinde doğuranların değil; grubun ortak sahipliği olan zekâ ve amaçlılıktı. Yalıtım içindeki totem alan zekânın yanına amacı koymakla her şeyi grubu için yapmıştı. Amaç totem alanın görünmez imgeli, ruhu olmuştu. Sürü içinde pek olmamakla nasıl ki totemi gruplar kendi içlerinde güçsüz yetişkin kişilerinin bakım, gözetim türü işlerini de bu amaçlılık içinde kolektife olan totemi mana gücü üzerine aldılarsa; totem grup ta bu yetkiyle; doğanların bakım, gözetim türü üslenmelerini de kendi üzerine almıştı. Doğuranlar, es kaza kendi doğurduklarını emzirip gözetseler bile doğurma; doğanlar üzerinde; özel bir anlamı oluşma değil, kolektif bir manaydı. Süreci çevrimli kılan zekâ, ya da zekâyı ortaya koyan çevrimler, ortaklaşadan birikiyordu. Kolektif süreçler de doğuran kişi üzerine doğru, doğurduğu yavruya ilişkin özel bir duygu ve özel bir koruma, gözetme, besleme hakkı olan duygu ve sahiplik bağı elbette yansır. Doğuran kişi üzerinde; doğana sahiplik duygusu yansısa dahi; doğurandaki bu özel ilgiseliler sürekli olacak bir geri beslenim hareketini oluşamamaktadır. Bu türden özel duygu beslenimli tutumlar totem alan içindeki kişilerde belirirseler de; süreç içinde tıkaçla olduğu için totemi koruyuculuk altında güçlü ve sürekli bir biçimde beliremiyordular. Çünkü kolektif bağın belirlediği tutumlar içinde, kişisi sahipliği güden desteklenmeler yoktur. Doğa karşısındaki baskı ve basınçtan ötürü totem alan içinde çocuk üzerinde atalar ruhunun koruyuculuğu ve gözetimi türü mana anlaması oluşmuştu. Totemi alan atalar ruhunun koruyuculuğu olan bu türden ruh içinde olmanın havasıyla da çalışıyordu. Bu bağlam altında doğan çocuklar üzerinde kadının etkisi doğum yapan işlev olmakla, bu işe vesile olması biçiminde mana ediliyordu. Anne oluşa ilişkin daha başka bir mana anlaması henüz yoktu. Şimdiki annenin, babanın mal mülk sahibi olmasıyla kendinden doğanlara miras bırakacağı bir sahiplik durumu da henüz ortada yoktu. Yani, anaların bastığı yerde gül bitmiyordu. Yani henüz anaların ayağının altında cennet yoktu. Grubun bastığı yerde gül bitiyor ve grubun ayağının altında cennet vardı. Totemi alanın içi; tekil durumla ve sürü durumla olan bir alan içindeki kişilerin anne olması gibi kişi özneli ve kişi sosyal özneli yalın dış bağıntı içeren şartları içermiyordu. Totem alan içinde olan, biten de; doğuran ana özelindeki duyguları sürekli devam ettirir yeğinlikle değildiler. Doğan çocuklar, emzikli oluşlarıyla denk getirildiği her doğurandan emerdiler. Emzikli olup emzirmenin ana olur manası, doğuran üzerinde zaten aktif olamazla hep vardır. Yani totem alan içinde doğuran doğurduğuna sahip değildi. Doğuran doğurduğunu mutlak emzirir değildi. Bunlar totem grup üzerinde, totem tüzel kişiliğine ait sorunsallardı. İşte totem alanlı süreç, annece olası şefkati totemi alana ait şekilde olmakla tasvip kıldıkla; kadına yüklenen annelik özelliği, totem aitliği üzerinde anlaşılır oldu. Bu nedenle şimdiki annelik doğuran üzerinde anlamaya uygun değildir. Doğuran üzerinde anneliğin her daim kavranamama durumu, tıpkı suyun kaldırma kuvvetinin her daim su özelliği içinde var oluşuna benzer. Nasıl suyun kaldırma kuvveti su ile her daim varsa, müşfiklik doğumları yapan kadın da hep vardı. Nasıl hemcinslerimiz suyun kaldırma kuvvetini bilseler dahi; suyun kaldırma kuvvetini Trans Atlantik ile bağıntılı kılıp; suyun kaldırma kuvvetini trans Atlantik ile kullanışlı hale getirememeleri varsa; doğuran kadının da çocuğuna sahip çıkmasının da kullanışlı olacağı bağıntı süreçler henüz ortada yoktu. Henüz kadın doğurganlığı, doğumla bağıntılınan bu kabilden yansıyanları ele veremiyordu. Söz gelimi doğuranın doğana sahip çıkmasının bir dış nedeni de şudur. Totemi alan, alan içindeki tüm kişilerin gelecek garantisi olmakla kişinin gelecek güvencesi dediğimiz sigortasıdır. Oysa köleci sistem böyle değildir. Köleci sistemde gemisini kurtaran kaptandır. Köleci sistemde çalışan kişinin kendi eylemleri ve çalışması; kişinin çalıştığı süre boyunca, kişiye gelecekte kendi garantisini birikir olmaktadır.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |