Dünyaya geldiğinden, dünyada bulunduğundan, dünyadan gideceğinden hoşnut olan bir kimse görmedim. -Namık Kemal |
|
||||||||||
|
İnsan olmayan durumlarla karşılaşırsınız. İlk başta insanı anlamak için insandan uzaklaşmak gerekir. Bazen de tabulaştırmadan yine insan tanımı üzerinde anlama doğrultmaları yapmak için de günümüz içindeki insandan uzaklaşmak gerekir. İşte ekici ve çoban gruplar iradesini ve şimdiki sahipliğin temelini, özgür iradeyi anlamak içinde ekici ve çoban gruplardan uzaklaşıp doğa süreçlerinin içine girmemiz gerekmişti. Bir şeyi söküp parçalarına kadar ayrıntılayıp (çözümleyip) yeniden o şeyi inşa (bütünleştirme) edebiliyorsanız o şeyi biliyorsunuz demektir. Konuyu sonuç neden bağlamında ele alan anlayışla; ultra durumlu süreçlerin bir ve aynı şey olması anlayışını şu örneğimle bitireyim. Siz telefonda birisine, “Ankara’ya yaklaştım” diyorsanız bu ayrıldığınız yer olan Kırşehir’de uzaklaştım demektir. Tersten, zıttan söylenen; evrik söylemlerle ortaya konan bu tarz söylemleri; her iki durumla belirtme olan şey; aynı şeydir. Aynı şey olan Ankara ve Kırşehir’in aynı enerji kökeni oluşla, aynı şeydi. Ancak aynı enerji kökenli salınımlar farklı enerji düzeyli zaman, mekân devinmeli olmanın masif ligidir. Böyle olmakla her bir masif durum, ana kütleden bu masiflik ile parça parça uzay zaman bükülmesini oluşurlar. Oluşmalar araya bu türden birçok boşluk devinmeli başka olgu ve olaylar yansımalı uzamları (mesafeyi) ortaya koymuş olurlar. Artık başka-başka durumlarla, başka-başka niceleyişler olmuşlardır. Ara mesafeler toprak rengini oluşan frekans değişmelerinden tutun da, yer engebe durumuna; iklimi, bitki örtüsü, nüfusu, üretim ilişkisi, yaşam tarzı vs. hep farklı zaman mekân devinmeli oluşun yansıma bağıntılı bezemeleri olacaktır. Bu nedenle Kırşehir’e yağmur yağıyorken Ankara’ya yağmayabilecektir. Şimdi aynı niceli durumun, farklı enerji düzeyli konum özelliklere birkaç olay durum yansıması içinde bakalım. Bu mesafe aralığına, mesafe aralığını ortaya koymanın olay durumları olarak bakalım. Zaten Ankara Kırşehir arası, bu olay durumlar özelliği nedeniyle; bir ve birçok mesafe olaylar olarak vardır. 200 km’lik mesafe birçok farklı km’lerden oluşur. Bu uzam içinde süreç, her defasında aynı koordinat ile seyreden zamanlar gel-gidi içinde; hep Kızılırmak’la karşılaşırsınız. Kızılırmak aynı şeyin iki konum özellikli belirmesi içinde, size başka bir enerji boyut düzlemi içinde başka bir şey gibi yansır. “El hak” doğru da. Kızılırmak’ın başka bir şey gibi yansıması; kendi özel bağıntısı içinde olmasıyladır Bu özel bağıntılar, Ankara-Kırşehir arasında olmakla, Ankara-Kırşehir arasına bir uzam tümlüğü oluşla yansırlar. Ankara’yı, Ankara gibi Kırşehir’i de Kırşehir gibi davrandırırlar. Bu uzam kırıklığından dolayı da Ankara, Ankara gibi Kırşehir de Kırşehir gibi davranır. Bir tümlük üzerindeki iki nokta kendi frekans yoğunluğu ile sabitlenince (referans değeri olunca) içteki enerji salınımları değişken durumlarla Ankara, Kırşehir arasında birbirine doğru olacaklardır. Aradaki dalgalı frekans geçişleri, farklı zaman zemin devimli enerji boyutuyla yansıma bağıntısı olacaktır. Bu tarz özel bağıntılı farklı enerji boyutları; Ankara-Kırşehir arasını parçalı olaylar süreci haline getirir. Parçalı olanlar da, iki nokta yoğunluğu da aynı şeyin süredurum boyutudurlar. Genel durumun görece oluşuyla, farklı bir olay ufku gibi davranırlar. Bunlar olmasa Ankara Kırşehir arası uzam da, olmazdı. Bu sürecin içinde parça olay durumları olmakla yansıyan bağıntılar üzerinde; köprüyle geçme olayları, uzayıp giden inişli çıkışlı bükülen yollar; bizim süredurum hareketimize yol karşılaşmaları oluşuyla bize yansırlar. Aslında tüm bunlar bir ve aynı şey olanın; enerji düzeyindeki farklı özellik ve bağıntı durumuyla süreci parçalı hale getirmesiydiler. Yukarıdaki aynı moleküler enerji düzeyli buz örneğini ele alım. Su, buz, buhardaki, enerji düzeylerinin farkından dolayı, hareketle ölçülen bir sıcaklıkları vardır. Enerji düzeyi bu sıcaklıkla farklı konumda ve farklı bağıntılı özellikler girişmeli olur ve yansır. Buzdaki sıcaklıkla, suda ve buharda ölçülen sıcaklıklar, aynı olmamakla; su, buz ve buhar enerji düzeyinde bulunan yansıma ve özellik bağıntıları bize dalgalı frekans geçişlerini vermektedir. Bu nedenle bir su kütlesi tümlüğü içinde farklı enerji düzeyleri az yoğun (tatlı su) çok yoğun tuzlu su, buz) ya da soğuk su akıntısı, sıcak su akıntısı (golfstrim) olmaktadır. Bu süreçler, tümlüğü; parçalı hale getiren olay ufkuyla; zaman, mekân, devinmeli olmanın özellikler boyutu olur davranışlardır. Ve bu süreçler makro düzeydedirler. Bunları siz mikro düzeyde parçacık içinde yoğunlaştırdığınızda durum bambaşka olmaktadır. Parçacık yek pare görünür ama öyle değildir. Uzaydan ve çok uzaktan dünyaya bakın. Bu bakış içinde Dünya size toplu iğne başı gibi gözüksün, gözükmesin durumla olsun. Toplu iğne başı gibi gözüken gözükmeyen şeyin içinde bir süredurum boyut olmakla bina, siz varsınız. Dünya süreçleri var. Sayılanların ve sayılmayanlardan dağ, taş, deniz, orman, Ankara’sıyla milyarlarca olay durumlu zamanlara mekânladır Dünya. O toplu iğne başının içi ne çalkantı ve frekanslar salınımıyla dolu. İşte kendisi ile aynı şey olan enerji parçacık içinde de böyle bir şeydir. Yani parçacık bile homojen değil. Bir El irade konusu bizi nerelere götürdü. O köprüyü siz irade kullanmakla geçmiyordunuz, o koordinatla o köprüden zorunlu olmakla geçiyordunuz. Kızılırmak şartları size, üzerinde geçilmez bir durum olmakla yansıma yapmaktadır. Planı siz çizebilirsiniz. Köprü kararını siz akıl edebilirsiniz. Ama asla köprüyü siz yapmış olamazsınız. Köprüyü, kolektifin toplum gücü yapar. Kolektifin yaptıran gücü olmasa siz plânda yapamazsınız. Köprü yapmayı da akıl edemezsiniz. Siz üreten ilişkiler üzerinde buraya köprü yaparsınız. Köprüden geçerken de özgür kullanım yaparsınız. Köprü deniz gibi zorunluluklar üzerine, kendi mühendislik zorunluluklarıyla bir inşadır. Yeniden ve yeniden üretilebilirdir. Kızılırmak’ın dar bir kıstağı üzerine denk düşmekle devrilen uzun bir ağaç; sizin için üzerinde geçilen köprü olabilir. Ama sürekli ve her durumla üretilen bir durum değildir bu durum. Taşkın sonrasında sürüklenen köprü ağaç nedeniyle Kızılırmak yeniden geçilmez halde olacaktır. O yerin yeniden orman olmasını ve yeniden bir ağacın oradaki kıstak üzerine devrilme olasılığını belki de boş boşuna beklemek zorunda kalacaksınız. Hâlbuki yeniden ve yeniden üreten ilişki öyle değildir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |