Müzik söylenemeyeni, ama sessiz de kalınamayanı anlatıyor. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Duydunuz mu Ali Babanın çiftliğinde bir de öküzler varmış. Bu öküzlerin yalnız değişik bir özelliği var, bunlar iki ayaklı öküzlerden... İnsanlık yanlarından yörelerinden geçmediği için, iki ayaklı öküz olarak adlandırılıyorlar... Baş Öküz Bey kaçmış gitmiş Uruguay diye bir ülkeye... Hanımı memeliyi de boşamış. Hanımı memeli neyse göz altına alınmış da binlerce kişinin üzerilerinde ahı varmış... Yirmi yedi yaşında öküzlük mertebesine ulaşmak o kadar kolay değil. Her öküz beceremez yani bunu... Kartlaşmış bir öküz. Kim bilir belki de önümüzde ki Kurban Bayramında da kesebilirler bu iki ayaklı öküz biraderi ve yanındakileri... Kestikten sonra derisini nereye bağışlarlar ki onuda bilemedim. Belki derisini davul yapımında kullanıp müzik dünyamıza katkıda bulunabilirler... Nasıl böğürür ki acaba bu öküz kesilirken... Beee Beeee Beee diye mi bağırır artık bilemiyorum... Bu öküz arkadaş bundan sonra ki hayatının, parası da var ya haspanın, rahat geçeceğini filan zannediyor da olabilir. Çok sıcakmış Uruguay denen ülke... Eee bu arkadaşta yıkanmayı pek sevmiyormuş, hep de cenabet gezermiş, o zaman da kafasında, yanında yöresinde bitler mitler oluşunca, geride kalan borçlarını da biriktirip, biriktirip bitleri, Bitcoyin ile ödeyecekmiş... Helal olsun vallahi ne kadar alicenapça bir davranış... Ali Babanın çiftliğinden kimseye zarar gelmediyse de bu öküzün çiftliğinden seksen bine yakın kişi perperişan olmuş durumda... Bebek yüzlü de, masum görünüşlü de bir çocuk. Görünüşüne aldanmış tabi bizim saf ve temiz vatandaşlarımız... Uruguay nereee Türkiye nereee... Orada da arkadaş müteahhitlik yapacakmış. Yapsın bakalım. Nasıl olsa para götürdü ya dünya kadar, Uruguay ekonomisi de düzlüğe çıkar onun götürdüğü parayla... Ne ince bir davranış ''Geçmiş olsun'' deyip sayın Çiftlik Bank mağdurlarını aklından çıkartamadığını, gece uykularının kaçtığını da belirtmiş beyzademiz... Seksen bin mağdurun en az elli bin tanesi de sırayla sabaha kadar rüyalarına giriyormuş her gece... Ertesi gün de geri kalan otuz bini tekrardan giriyormuş rüyalarına... Bak sen, demek ki rüya da görüyor karata. Kim bilir belki de yakında rüyaları kabusa da dönüşebilir... Eskiden bir Banker Yalçın'ımız vardı, öldü gitti rahmetli... Parsadan vardı, Sülün Osman vardı... Herhalde arkadaş ''Türkiye'ye bir kaç tane dolandırıcı az gelir bir de ben çıkayım da dolandırıcılarımız ne kadar az ya da eksik demesinler.'' diye içinden geçirmiş belli ki... Bebek Yüzlü dolandırıcı ananın ak sütü gibi hel..... ne helali yahu haram zıkkım olsun da karnında paralansın o haram paralar, nefes bile alama, tuvalete bile çıkama...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |