Bir deliyle aramda tek bir ayrım var. Ben deli değilim. -Salvador Dali |
|
||||||||||
|
Dünya çalkalanıyor. Orta Doğu Coğrafyası da hepinizin bildiği, gözünüzün gördüğü gibi kan gölü. Bizim ülkemizde bu hainlerden ve bunların alçaklıklarından üzülerek söyleyelim ki nasibini alıyor. Mezhepler arasında birlik ve beraberlikten yoksun bir İslam Dünyası var karşımızda. İslam Dünyası, diğer dinlerde ki ve ateist milletlerin dolduruşu ile birbirine düşmüş durumda, bir bölünmüşlük yaşanıyor. Oysa ki bu çok mezheplilik Rabbimiz olan Allah cc.'nin Kur'an da işaret ettiği ve hiç de hoşa gitmeyen bir durumdur.''Bölük bölük bölünmeyin sonra gücünüz azalır zayıflarsınız.'' buyurmuyor mu Rabbimiz. Ama kim okuyor ki hakkıyla onun Kur'an-ı Kerim de yazdıklarını? Kim dinliyor ki Hazreti Peygamberin zamanında ümmetine yaptığı nasihatleri, kim? İlimden yoksun, bilim üretemeyen bir İslam Dünyasının varacağı yer yokluk, yoksulluk, fakirlik, kargaşa ve hüzün dolu günler olacaktır bundan sonra. Ne yüzle gelecekler birbirine düşen bu İslam Devletleri yarın bir yer de yapılacak İslam Konferansı Toplantılarına. Şu an da Orta Doğu Coğrafyasında bir sürü İslam Devleti emperyalist ülkelerin kuklası durumunda ve kuklalık durumundan da pek rahatsız olmuşlar gibi görünmüyorlar. İpler kimin elinde, diye bir soru sorduğunuz zaman, az çok yaşananları takip edenler de şöyle bir düşünmeliler ''Dünyanın en büyük silah şirketlerine sahip devletler hangileri acaba?'' İşte bu sorunun cevabı bu cümlenin içinde gizli; hatta gizli bile değil aşikâre, gün gibi ortada... Dünyaya ayar vermeye kalkan, tüm dünyayı kendi emelleri doğrultusunda dizayn etmeye kalkan süper güçler de bir gün gelecek, oldukları yere çökeceklerdir. Varsın bu gün onlar kuklacı durumunda olsunlar. Bu gün kukla gibi görünen devletlerinde kendini bilen, vatansever, aklıselim sahibi insanları sabredip de seslerini çıkarmıyorsa, mutlaka bilsinler ki taşları bile çatlatacak sabırları vardır, lakin sabrın sınırları da zorlanırsa, gün gelir sabır taşları da çatlar... Bu gün dünya da süper güç olarak adlandırabilecek, o kategoriye sokabileceğimiz beş altı ülke var hali hazırda. Dünya da bu ülkelerin pazar paylaşım savaşlarına her zaman açık. Geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerin zenginliklerini sömürmek ise bu emperyalist devletlerin artık hayat felsefeleri olmuş, bundan vazgeçmelerini beklemek hayal olur. O zaman yapılacak hareket bu emperyalistlerin oyuncağı olan ve olmaya aday ülkeleri bir an önce tatlı uykularından uyandırmak ve kendi ülkeleri için güzel rüyalar görmelerini sağlamaktır. Kukla devletlerin, bir şekilde satın alınan idarecileri her ne kadar iş birlikçiler tarafından parlatılsalar da bu onların kukla olma durumlarını değiştirmez. Gerçekten hüzünlüdür bir millet için devletlerinin başında kukla idarecilerin olması. Kukla devletlerin kukla idarecileri şunu unutmasınlar ki alkışı her zaman için kuklalar değil, kuklaların iplerini elinde tutanlar alır, bu sanatta da böyledir devletlerarası ilişkilerde de hiç şüpheniz olmasın... Bir de sizlere geçmiş dönem kuklalarının laflarından alıntılar yaparak örnekler verelim.''Padişah ve benim yegâne ümidimiz Allahtan sonra İngiltere'dir.''Damat Ferit Paşa-Sadrazam. Bir diğer kukla Şerif Hüseyin ihanetinin bedeli karşılığında hiç bir şey elde edemediği gibi, hayatının sonlarında dizlerini döverek ''Ah ben ne yaptım ah ben ne yaptım yaptığımın cezasını çekiyorum.'' diyerek pişmanlık içinde ölmüştür. Bu örnekleri çoğaltmak tabi ki olası günümüzde de, içimizde dolu bu tür kuklalar, bunların kimi eş başkan, kimi bakan, kimi bir partinin ileri gelenlerinden. İnsan kılıklı kuklaları içlerinde barındıran milletler, o kuklaları önemli mevkilere getirdiler mi ülkelerde ne istikrar olur ne de aydınlık günler bekliyor olur o ülkeyi. Oyun bitip de kukla perdesi indiği zaman kuklacı kuklaları kutusuna koyar ve başka oyunlara hazırlanır, bazen eskiyen kuklalar kaldırılır yerine yeni kuklalar oyuna sokulur. Halk uyuyor ve uyutuluyorsa tabi ki kuklacılara değil de kuklalara odaklanacak ve uyku hali de devam edecektir. Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna bile az demiş atalarımızda. Hepinize en derin sevgi ve saygılar yine ...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |